"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2728 E., 2023/2861 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/184 E., 2023/122 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; mirasbırakan babaları ...’in 152 ada 7 parsel sayılı taşınmazını davalı oğluna satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırmak amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakan babasına yıllarca baktığını, ayrıca yurt dışında çalışıp kazandığı paraları da mirasbırakana verdiğini, mirasbırakanın çevreye olan borçlarını ödediğini, diğer yandan mirasbırakanın başkaca taşınmazlarının da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.07.2022 tarihli ve 2021/106 E. 2022/131 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın taşınmazlarını erkek çocuklarına devretmek amacıyla paylaştırdığı, taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.10.2022 tarihli ve 2022/2489 E. 2022/2675 K. sayılı kararıyla; eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği, akit tarihinde mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı taşınmazların değerinin belirlenerek temlikin makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığı, mirasbırakanın sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırmada bulunup bulunmadığı, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki, yakınlık durumu ve mirasbırakanın gerçek iradesinin ortaya çıkarılması gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, mirasbırakanın dava konusu taşınmaz haricinde başkaca taşınmazlarının bulunduğu, dava konusu taşınmazının devir tarihindeki değerinin mirasbırakanın tüm mamelekine oranının %17,51 olduğu, bu oranın mirasbırakanın tüm malvarlığı içerisinde önemli bir yer edinmediği, makul sınırda kabul edildiği, dinlenen davacı tanıklarının mirasbırakanın mal varlığı, sosyal hayatı ve taşınmaz satmaya ihtiyacı olup olmadığı hususlarında bilgi sahibi olmadıkları, temlikin muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın taşınmaz satmasını gerektirir bir durumunun olmadığını, davalının da alım gücünün bulunmadığını, mirasbırakanın yatalak olmadığını, elden ayaktan düşmediğini, davacıların ve özellikle eşinin mirasbırakana çok iyi baktığını, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, böyle olmasaydı davacı annenin davalı oğluna karşı dava açmayacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespit ve değerlendirmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık beyanlarından mirasbırakanın akit tarihinde mal satmaya ihtiyacı olmadığını, fındık geliri olup geçimini rahatlıkla sağladığını, davalının ise inşaatlarda çalışan, boyacılık yapan ya da tekstilde çalışan, kirada
oturan biri olduğunu, halen mirasbırakan adına gözüken taşınmazlardan üç tanesinin ise fiilen yapılan taksimde başkalarının kullanımında olduğunu, taşınmazın gerçek değerinden oldukça düşük bedelle devredildiğini, anneleri dahil tüm mirasçıların davalıya karşı dava açtıklarını, satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706 ıncı, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddeleri.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu' nun (HMK) 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1925 doğumlu mirasbırakan ...'in 25.07.2016 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davanın taraflarının kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 152 ada 7 parsel sayılı taşınmazını 06.01.2011 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti HMK'nın 190 ıncı ve TMK'nın 6 ncı maddeleri gereğince davacı tarafa aittir.
Somut olayda; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın davalıya temlik ettiği dava konusu taşınmazın tüm mamelekine oranı gözetildiğinde temlikin makul karşılanabilecek sınırda kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de makul oranın sadece mirasbırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikler bakımından göz önünde bulundurulacağı, satış suretiyle yapılan eldeki temlik bakımından mirasbırakanın başka taşınmazlarının bulunmasının mirasbırakanın gerçek iradesinin tespiti açısından önemli olduğu, ancak HMK'nın 190 ıncı ve TMK'nın 6 ncı maddeleri uyarınca mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği iddiasının davacılar tarafından usulünce ispatlanamadığı gözetilerek bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ret kararı verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru olan İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 inci maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesine ait hükmün değiştirilen bu gerekçe ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2 nci maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.