"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/267 E., 2023/414 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın, davalı Hazine vekili ve vekalet ücreti yönünde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 06.07.2020 tarihli 2016/14460 Esas, 2020/2669 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş, tarafların karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 14.06.2021 tarihli 2020/9591 Esas, 2021/5302 Karar sayılı kararı ile onama ilamının ortadan kaldırılarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacılar vekilleri ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/454 Esas sayılı davasında davacılar vekilleri dava dilekçesinde; Anamur ilçesi, Köprübaşı köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 119 ada 73 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tescilin hatalı olduğunu, taşınmaza davacıların zilyet olduğunu, imar-ihya ettiklerini ileri sürerek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kaydının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tapuya tescilini istemişlerdir.
Birleştirilen Anamur 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/141 Esas sayılı davasında davacı vekili; aynı sebeplerle Hazine adına tespit ve tescil edilen 119 ada 73 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile... mirasçıları adına tapuya tescilini istemiştir.
Asıl davada ve birleştirilen Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/454 Esas sayılı davasında davacılar ayrı ayrı, çekişmeli taşınmazın müstakilen kendi adlarına tescili istemi ile dava açmış iken yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile bu taleplerini değiştirerek çekişmeli taşınmazın... mirasçıları adlarına tapuya tescilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.05.2016 tarih ve 2014/275 Esas, 2016/185 Karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 119 ada 73 parsel sayılı taşınmazda teknik bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen 4.415,39 m2'lik kısım ile (G) harfi ile gösterilen 14.010,90 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile davacılar adlarına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı Hazine vekili ve vekalet ücreti yönünden davacılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
Kararın,Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 06.07.2020 tarihli 2016/14460 Esas, 2020/2669 Karar sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş, tarafların karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16.Hukuk Dairesinin 14.06.2021 tarihli 2020/9591 Esas, 2021/5302 Karar sayılı kararı ile “Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, temyize konu (C) ve (G) bölümleri ile taşınmazın temyiz dışı bölümlerinin birbirine bitişik olup eğimin çok yüksek, erozyon tehditi fazla ve imar ihyasının henüz tamamlanmadığı bildirilen (A), (B) ve (F) harfleri ile gösterilen diğer bölümleri arasında sınır, kot farkı, bitki örtüsü, eğim vs. ayırıcı unsur olup olmadığının değerlendirilmediği, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıklardan imar-ihya çalışmalarının ne zaman başlayıp ne zaman tamamlandığı, tarımsal amaçlı işlemenin ne zaman başladığı hususlarının açıkça sorulmadığı, bu sebeple yeniden keşif yapılarak 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan kabul kararı verilen kısımlar ile ret kararı verilen kısımlar arasındaki farkların değerlendirilmesinin istenilmesi, taşınmaz bölümlerinde imar ve ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihlerinin araştırılması, davacılar yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin kesin olarak belirlenmesi gerektiği" belirtilerek onama ilamının ortadan kaldırılarak Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazda teknik bilirkişi raporunda (C2-A) harfi ile gösterilen kısmın imar ve ihya işleminin 1986 yılı itibariyle başladığı, 1990 yılı itibari ile imar ve ihyanın tamamlanmış olduğu, bu kısmın, Hazine adına tescil edilen 05.04.2013 tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süre ile davacıların murisi... tarafından vefat ettiği tarihe kadar koşullarına uygun olarak tasarruf edildiği, ardından murisin 09.06.2002 tarihinde vefat etmesi üzerine dava konusu taşınmazın murisin mirasçıları bulunan davacılara intikal ederek tereke adına zilyetliğin sürdürüldüğü, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün ve özel mülkiyete konu olan yerlerden olduğu, hükmen tescili talep edilen yerde davacılar haricinde hak iddia eden bir başka kişinin bulunmadığı, bu yerin Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri gereği masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli arazi haline getirildiği, çekişmeli taşınmazda (C), (C1), (C2-B), (G-A), (G-B), (G1) ve (G2) harfleri ile gösterilen kısımların ise imar ve ihya işleminin 1993 yılı itibariyle tamamlanmadığı, Hazine adına tescil edilen 05.04.2013 tarihinden geriye doğru 20 yıldan fazla süre ile davacılar tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edilmediği ve Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına ve HGK'nın 17.02.2010 tarih ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 Karar sayılı kararına göre TMK'nın 713/1. maddesine dayalı uyuşmazlıklarda davanın başarıya ulaşması halinde davalılar harç, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinden sorumlu tutulmadıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne (C2-A) harfi ile gösterilen 1.397,83 m² yerin davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptaliyle tarla vasfıyla payları oranında davacılar adına tapu siciline kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine, eksik harcın davacı taraftan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmiştir
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekilleri ve davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekilleri ayrı ayrı sundukları temyiz dilekçesinde özetle; kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapılan araştırmanın eksik ve yetersiz olduğunu, bozma öncesi alınan bilirkişi raporları ile bozma sonrası alınan bilirkişi raporlarının bir biri ile çeliştiğini, bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna itirazları üzerine alınan ek bilirkişi raporunun itirazları gidermediğini, Mahkemece başka bilirkişi heyetinden rapor aldırılması gerekirken ek rapor alındığını, Mahkemece bu çelişkilerin giderilmediğini, krokide (C)-(C1)-(C2)-(G1)-(G2) harfleri ile gösterilen kısımların imar ve ihyası 25-30 yıl kadar öncesi tamamlanarak bu tarihlerden beri tarımsal faaliyette kullanıldığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmaz bölümleri davacıların dedelerinden miras yoluyla kaldığını, bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda erozyon önleyici tedbirlerin alınmadığı, sekileme çalışması yapılmadığı şeklindeki tespitler ve imar-ihyanın tamamlanmadığı yönündeki tespitlerin hatalı olduğunu, davacı tarafın iddiasını ispatladığını bu sebeple davanı kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca dava tapu iptali ve tescil davası olmasına rağmen Mahkemece tescil davası gibi değerlendirilerek yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılması ve davacılar lehine vekalet ücretine karar verilmemiş olmasının isabetsiz olduğunu belirterek ve re'sen görülecek eksiklikler nedeniyle kısmen ret kararının bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davada davacının taşınmazı kendi adına tescil talebinde bulunduğunu, birleştirilen davada ise... mirasçıları adına tescil talebinde bulunulduğunu, bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa böyle bir dava reddedileceğinden davanın aktif dava ehliyetinden reddine karar verilmesi gerektiğini, bir veya bir kısım mirasçının iştirak halindeki pay üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin olmadığını, Mahkemece yalnız davacının menfaati değil, davalı tarafın hukuki korunma talebinin de değerlendirilmesi gerektiğini, birleştirilen davaların derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, kabul kararı verilen kısımda imar ihya şartlarının oluşmadığını belirterek ve resen görülecek eksiklikler nedeniyle kısmen kabul kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekilinin tüm temyiz itirazları ile davacılar vekillerinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda, dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Yine davalar birleştirilse bile ayrı dava olma özelliklerini sürdürdüğünden, her bir dava için ayrı ayrı harca hükmedilmesi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ayrı ayrı hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur.
Eldeki davanın tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu ve davalı Hazine aleyhine açılan bu davada kısmen kabul kararı verildiğine göre yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre hesaplanmasına karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davacı taraf lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazları dışındaki diğer temyiz itirazları ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
Davacılar vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu kısmının (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.