Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6334 E. 2024/1298 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine, kadastro öncesi dönemde sahte vergi kaydı ve sabit hudutlu olmayan tapu kaydı ile davalılar adına tescil edildiğini iddia ettiği taşınmazların mülkiyetinin tapu iptali ve tescil yoluyla kendisine verilmesini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, tapu kayıtlarının tarihi, taşınmazların kullanım süresi ve tapu kayıtlarının sabit hudutlu olup olmadığı gibi hususların yeterince araştırılmadığı, taraf teşkili ve keşif işlemlerinde eksiklikler bulunduğu, bu sebeple hükmün bozulması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2004/106 E., 2013/468 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen asıl ve birleştirilen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istekli davada yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; 1992 yılında Iğdır Kadastro Mahkemesinin 1970/559 Esas 1990/282 Karar sayılı kararıyla 920 ve 922 parsellerin yeniden kadastrosunun yapılmasına karar verildiğini, 18.5.1946 tarihli tapu kaydı ile sahte olduğu sonradan anlaşılan 20.6.1959 ve 3 tahrir numaralı vergi kaydı ile davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, 921 parsel sayılı taşınmazın kanal yapımı için kamulaştırma sonucunda 1473,1474,1475,1477,1478,1479,1480,1481, 1482,1483, 1484, 1485, 1486, 1487, 1488, 1489, 1490,1491, 1492, 1493, 1494, 1495, 1496,1497, 1498,1499,1500 parsellere ayrıldığını, vergi kaydının sahte oluşuna ilişkin Ağır ceza mahkemesinde dava açıldığını, söz konusu vergi kayıtlarının ibraz edilmemesi durumunda parsellere uygulanan tapu kayıtlarının gayrisabit hudutlu olmaları nedeniyle tapu kayıtlarının miktarına itibar edilmesi gerekirken, sahte vergi kayıtlarına itibar edilmesi sonucu Hazinenin zarara uğradığını ileri sürerek yapılan yolsuz tescilin iptali ile davacı Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar yargılama sırasında taşınmazın uzun yıllardır tapu maliklerinin kullanımında olduğunu, Hazineye ait taşınmaz bulunmadığını öne sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapu kayıtlarının sınırlarının en az 30-40 yıldan fazla zamandır değişmediği, davalılara taşınmazların atalarından kaldığı, bu nedenle tapu kaydı ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği, davacının iddiası olan miktar fazlası açısından dava konusu taşınmazların önceki tapu kayıtlarının tamamıyla sabit sınırlar olmaması nedeniyle taşınmazlara uygulanması ve kapsam tayin edilmesi, dolayısıyla miktar fazlası olarak bir kısmın belirlenmesi de mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının (ve müdahil davacıların) davasının reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ... Köyünde 1992 yılında yapılan 2.kadastro çalışmaları sırasında 920,921,922 numaralı parsellerden ifrazen oluşan ve DSİ tarafından kamulaştırılan parseller haricindeki taşınmazların miktar tespitinde tapu kayıtları ile birlikte uygulanan ve ... tarafından ibraz edilen 20.04.1959 tarihli 1 ve 3/1-1 tahrir nolu; 20.06.1959 tarihli 3 tahrir nolu vergi kayıtlarının 24 numaralı ilave tahrir defterine mükerrer olarak sonradan yazılması sureti ile Iğdır İl Özel İdare Müdürlüğünde sahte olarak oluşturulduğu, Iğdır Ağır Ceza Mahkemesinde "Evrakta Sahtecilik" suçundan açılan kamu davasında evrakta sahtecilik suçunun oluştuğu, dava konusu taşınmazlarda yapılan keşif sonrası fenni bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının gerçekte olması gerekenden farklı bir şekilde oluşturulduğu tespit edilerek tapulama uygulamaları sırasında uygulanması gereken ancak uygulanmayan, tapu defterlerinden çıkarılan, eklenilen kayıtlar olduğunun belirtildiğini öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14'üncü 20'inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucunda, ...) Köyü çalışma alanında bulunan eski 920 parsel sayılı 7.063.000 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz, tapu kaydına istinaden otlakiye vasfıyla kadastro tutanakları bulunamadığı gerekçesiyle yeniden yapılan kadastro ile tapu malikleri adına, 921 parsel sayılı 9.410.000 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz, tapu kaydına istinaden otlakiye vasfı ile kadastro tutanakları bulunamadığı gerekçesiyle yeniden yapılan kadastro ile tapu malikleri adına, 922 parsel sayılı 10.335.000 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz tapu kaydı ve 1959 tarihli 1030 hektar miktarlı vergi kaydına istinaden çayır vasfıyla kadastro tutanakları bulunamadığı gerekçesiyle yeniden yapılan kadastro ile tapu malikleri adına 17.03.1992 tarihinde tespit ve tescil edilmiştir.

2.Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazlara uygulanan vergi kaydının sahteliğinin tespit edildiğini, taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarının sabit hudutlu olmadığını iddia ederek tapunun miktar fazlasının Hazine adına tescilini talep etmiş, Mahkemece tapu kaydının sabit hudutlu olduğu, taşınmazların davalıların uzun yıllardır kullanımında bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma eksik olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki,çekişmeli taşınmazlara revizyon gören 06.08.1946 tarih 4 sıra, 24.06.1963 tarih 39 sıra, 13.09.1966 tarih 6 sıra, 18.5.1946 tarih 13 sıra, 24.6.1963 tarih 38 sıra, 13.9.1966 tarih 5 sıra ve 06.08.1946 tarih 5 sıra nolu tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle getirtilmediği, geri çevirme kararıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığından tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren getirtilmesi istendiği halde Mahkemece geri çevirme gereklerinin yerine getirilmediği, hükmen tescile esas mahkeme kararının dosya arasına alınmadığı, dava konusu taşınmazlar yargılama sırasında birden çok parsele ifraz gördüğü halde tapu maliklerinin tamamının davaya taraf olarak dahil edilmediği ve Mahkemece yapılan tapu uygulamasının da eksik olduğu anlaşılmaktadır.

3. O halde; Mahkemece öncelikle, dava konusu edilen taşınmazların ifraz sonucu oluşan tüm parsellerin güncel tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, tapu maliklerinin tamamının davada taraf olup olmadığı tespit edilmeli, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra Mahkemece, dayanak tapu kayıtlarının tesisinden itibaren tüm tedavülleri oluşum belgeleri ve varsa haritaları ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Daire Başkanlığından istenmeli, taşınmazların tamamını kapsayan, komşu köyleri de içerisine alan geniş pafta dosya arasına alınmalı, hükmen tescile ilişkin mahkeme kararı kesinleşme şerhiyle birlikte dosya arasına alınarak dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler, 3 ziraat, 3 fen bilirkişilerinin katılımıyla dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20 nci maddesi hükmü uyarınca tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının haritasının uygulama kabiliyetinin olması halinde haritaya itibar edilmeli, tapu kayıtlarının haritasının bulunmaması ya da uygulama kabiliyetlerinin olmaması halinde tapu kayıtlarında yazılı sınırlar yerel bilirkişilere tek tek okunarak göstermeleri istenmeli, yerel bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, böylece tapu kayıtlarının kapsamı ayrı ayrı belirlenerek kayıtlarda tarif edilen ve zeminde gösterilen sınır yerleri uzman fen bilirkişi kurulunun düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli; tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazın tamamını veya taşınmaz içinde bir bölümü kapsayıp kapsamadığı araştırılmalı; fen bilirkişisine tapu kayıtlarının kapsadığı alanları gösterir, tapu kayıtlarının taşınmazın içinde kalacak şekilde kısmi bölümleri kapsaması halinde ifraza elverişli ve keşfi takibe ve denetime imkan verir rapor tanzim ettirilmeli; uygulama kabiliyetinin bulunmaması ve hudutlarında tarif edilen sınır yerlerinin

belirlenmesi halinde, sınırları itibari ile gayri sabit sınırlı olması nedeni ile tapu kaydına sabit sınırlardan başlanarak kapsam tayin edilmesi gerektiği düşünülmeli; bu yolla tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı duraksamasız belirlenmeli, taşınmazların tümünün ya da bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde taşınmazlara revizyon gören vergi kaydının sahteliğinin tespit edildiği ve vergi kaydına itibar edilemeyeceği göz önünde bulundurularak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazlarda imar - ihya yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmelidir.

Ziraat bilirkişi kurulundan taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olmaları halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı;Mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırılmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi