Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6409 E. 2024/6925 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın zilyetlikle iktisap edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararında belirtilen hususları tam olarak yerine getirmeyerek, taşınmazın mülkiyetinin kazanılıp kazanılmadığı konusunda yeterli araştırma ve inceleme yapmadığı, özellikle de taşınmazın dolgu yapılarak kazanılıp kazanılmadığı, dere yatağında bulunup bulunmadığı, davacının zilyetliğinin süresi ve niteliği gibi hususlarda yeterli delil toplamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/158 E., 2023/65 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın, davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli 2021/4109 Esas 2022/1740 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; tapuda adına kayıtlı 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazın doğusunda bulunan takriben 2.500 m2'lik tescil harici bırakılan kısmı kendi taşınmazı ile birlikte bir bütün halinde zilyet ve tasarruf ettiğini, lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek tespit harici bırakılan bu kısmın adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerlerden oluğunu belirterek davanın reddini savunmuş, davacının mülk edinme koşullarını ispat edememesi durumunda, TMK’nın 713/6. maddesi uyarınca taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacı yararına tescil şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Dragon Çayı kenarında ve taşkın sahasında kaldığını, bu nedenle özel mülkiyete konu edilemeyecek Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2015 tarih ve 2014/79 Esas 2015/176 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, teknik bilirkişi raporunda (A), (B), (C) harfleri ile gösterilen toplam 2.620,70 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın tarla vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar Hazine, ... ve ... vekilleri ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuştur.,

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 15.02.2019 tarih ve 2016/5738 Esas, 2019/1037 Karar sayılı ilamıyla; kadastroda tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/4-5. maddesi gereğince keşif sonucu düzenlenen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanların yöntemine uygun bir biçimde yapılması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi ve ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması gerektiği halde Mahkemece yasal ilanlar yapılmadan davanın esası hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.

Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.10.2019 tarihli ve 2019/113 Esas 2019/352 Karar sayılı kararıyla; davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, teknik bilirkişi raporunda (A), (B), (C) harfleri ile gösterilen toplam 2.620,70 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın tarla vasfı ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli 2021/4109 Esas 2022/1740 Karar sayılı kararı ile; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az 3 adet hava fotoğrafı, memleket haritaları ile en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek uzman bilirkişilerce incelettirilmesi, mahallinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan imar-ihya işlemlerine hangi tarihte başlanıp hangi tarihte tamamlandığı hususlarının sorulması; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihte başlandığı, imar-ihyanın en erken ne zaman başladığını ve ne zaman tamamlandığını belirtir rapor alınması; jeolog bilirkişinden taşınmaz üzerinde araştırma kuyuları açılarak alınacak numunelerin incelenerek taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğu, dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, derenin etkisinde kalıp kalmadığı, derenin taşkın riski taşıyıp taşımadığı hususlarını açıklar nitelikte rapor alınması gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; krokide (A) harfi ile gösterilen 2.212,78 m² ve (C) harfi ile gösterilen toplam 139,57 m² yüz ölçümündeki tescil harici taşınmaza davacının 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak malik sıfatıyla zilyet bulunduğu, imar-ihyanın tamamlanma tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresinin davacı lehine dolduğu, taşınmazın mera ve orman ile bir ilgisinin olmadığı, TMK'nın 713. maddesinde aranan zilyetlik koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle 02.12.2022 tarihli raporda ve ekli krokide (A) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya arasında yer alan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu, davacının zilyetliğinin ekonomik amaca uygun olmadığı, taşınmazın sınırında bulunan derenin etkisi altında olduğu hususları göz önüne alındığında çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi raporlarına ekli görüntüler incelendiğinde dava konusu taşınmazın imar-ihyası tamamlanarak tarım arazisi halini almadığını, davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığını, taşınmaz üzerine alabalık tesisi inşa etmenin ekonomik amaca uygun tarımsal zilyetlik sayılamayacağını, ayrıca taşınmazın dere yatağı vasfında olduğundan zilyetlikle mülk edinilemeyecek nitelikte olduğunu belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe

1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.

2. Değerlendirme

Mersin ili, ... ilçesi, .... Mahallesinde 1968 yılında yapılan kadastro çalışmalarında çekişmeli taşınmaz bölümü, Dragon çay yatağında kalması nedeniyle 766 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit harici bırakılmıştır.

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, zilyetlikle iktisap koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli olmadığı gibi bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.

Bozma ilamında, mahalli bilirkişi beyanlarında taşınmazın dışarıdan toprak getirilmek suretiyle doldurulduğu, öncesinde bataklık niteliğinde olduğunun belirtilmesi nedeniyle bu hususun araştırılması, gerekirse taşınmazda araştırma kuyuları açılmak suretiyle alınacak karot numunelerinin laboratuvar ortamında incelenip toprağın yan kesit dökümü yapılarak taşınmazın toprak yapısının duraksamasız biçimde belirlenmesi gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemece bu yönde yeterli araştırma yapılmamıştır. Bozma kararından sonra jeoloji bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda arazinin iş makinesi ile düzeltilmiş olduğu ve tarıma elverişli hale getirildiği, bataklık toprağı özelliği göstermediği, Dragon Çayı'nın taşkın sahası dışında kaldığı, davaya konu arazide aktif dere yatağı olabileceğine ilişkin bir bulguya rastlanılmadığı, dava konusu taşınmazın içerisinden akan kaynağın akış yönlerinin kenarlarında nem oranı yüksek lokal hidromofik topraklara rastlandığı belirtilmiş ancak araştırma kuyuları açılmamış, toprak getirtilip getirtilmediği, davacının malik olduğu sınırdaki taşınmaz da incelenerek bu taşınmazdaki toprağın taşınıp taşınmadığı hususları değerlendirilmemiştir.Dragon Çayı'nın ne zaman ıslah edilmeye başlandığı, ıslah çalışmalarının ne zaman tamamlandığı hususları açıkça belirtilmemiş, sedde yapılıp yapılmadığı, Dragon Çayı'nın yatak değiştirip değiştirmediği netlik kazanmamıştır.

Davacı taraf dava dilekçesinde, çekişmeli bölümü, sınırda bulunan taşınmazı satın aldığı tarih olan 14.11.1989 tarihinde bu taşınmaz ile birlikte kullanmaya başladığını ileri sürerek dava açmış ve mahalli bilirkişiler de davacı tarafın sınırda bulunan taşınmazından toprak getirerek çekişmeli taşınmaza döktükten sonra dava konusu yeri 1990 yılında kullanmaya başladığı belirtilmiş ise de dosyaya gelen tapu kaydından davacın malik olduğu çekişmeli taşınmaz bölümünün sınırında bulunan 141 ada 3 parsel sayılı taşınmazı 29.09.2011 tarihinde satın aldığı anlaşılmış olmasına rağmen bu husus davacı tarafa açıklattırılmadığı gibi mahalli bilirkişilere de sorulmamış aradaki çelişki giderilmemiştir.

Temyize konu çekişmeli taşınmaz bölümlerinin 1977 ve 1986 yıllarında sınırlarının belirli olmadığı, taşınmaz üzerinde herhangi bir toprağın işlenmesi, sürülmesi, teraslanması gibi faaliyetin olmadığı, ağaçlık-çalılık görünümünde olduğu, 1986 yılında krokide (B) ve (C) harfleri ile gösterilen taşınmazların bir kısmının yolda kaldığı, (A) harfi ile gösterilen kısmın 1990 yılı hava fotoğrafında imar-ihya çalışmalarının büyük oranda tamamlandığı ve halen devam ettiği, (A) ve (C) harfi ile gösterilen kısımlar üzerinde muhtelif ağaçların ve çalılıkların göründüğü, sınırlarının belirli olmadığı belirtildiği halde Mahkemece hangi gerekçe ile (A) ve (C) harfi ile gösterilen kısmın imar-ihyasının 1990 yılında tamamlandığı kabul edildrek bu bölümler yönümden zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek davacı adına tescil kararı verildiği anlaşılamamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.

Bilindiği üzere, bataklık ve sazlıklar birçok canlı türünün yaşamını sürdürdüğü alanlar olup istikrar kazanmış ve devamlılık gösteren Yargıtay uygulamalarına göre doğal dengenin bozulmaması bakımından bataklık ve sazlıkların imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılmalarına olanak yoktur. Ayrıca Yargıtay’ın kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tarıma uygun olmayacak yapıdaki bir arazinin dışarıdan toprak getirtilip doldurulması sureti ile yapılan işlemin imar-ihya sayılamayacağı hususlarının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafa çelişkiyi gidermek için dava konusu taşınmaz bölümlerini ne zaman ve hangi sebeple kullanmaya başladığı hususu açıklattırılmalı, dava konusu taşınmaz bölümlerini kapsayan topografik haritalar ile taşınmazın doğusunda yer alan çayın hangi tarihte ıslah edildiğini belirleyecek şekilde ıslah projesi getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, 3 kişilik jeolog bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılmalıdır.

Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın doğusunda yer alan çay ıslah edilmeden önce ne durumda bulunduğu, davacının dışarıdan toprak getirmek suretiyle taşınmazın yapısında esaslı değişiklikte bulunup-bulunmadığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde aykırılık giderilmeye çalışılmalı; 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı ve niteliğini, davacının malik olduğu 141 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte kullanılıp kullanılmadığı, dışarıdan malzeme getirmek suretiyle toprak üst tabakasının doldurulup doldurulmadığını, taşınmaz bölümlerinin öncesinde bataklık olup olmadığını; jeolog bilirkişi kurulundan ise taşınmaz bölümleri üzerinde açılacak araştırma kuyularından alınacak numunelerin laboratuvar ortamında incelenmesi sonucunda taşınmazın önceki ve hali hazırdaki niteliğinin ne olduğu, dere yatağı yahut bataklık niteliğinde olup olmadığı ya da dereden kazanılıp kazanılmadığını, derenin etki alanında kalıp kalmadığını, taşınmazın doğusunda yer alan çaya ait ıslah çalışmaları yapılmadan önceki niteliği ile dava tarihindeki niteliğini belirten ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; raporun ekinde topografik haritalardan istifade edilmesi suretiyle yapılan tespitlerin denetimi sağlanmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden stereoskopik hava fotoğrafının incelenmesi neticesinde taşınmaz bölümlerinin sınırlarını ve niteliğini, dere yatağı olarak gözüküp gözükmediğini, komşusu durumunda bulunan taşınmaz ile bütünlük arz edip etmediğini, taşınmaz bölümlerindeki zilyetliğinin süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; taşınmaz bölümlerinin tüm yönlerinden gösterir fotoğrafları çektirilmeli; fen bilirkişiye keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Belediyeye iadesine,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.