"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2602 E., 2022/2153 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl ve Birleştirilen Dava Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İpsala Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/247 E., 2021/414 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan ...'ın maliki olduğu 247 ada 9 parsel ve 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazları mirasçılarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu ...'a devrettiğini, ...'in ölümü nedeniyle taşınmazların davalı ...'ye intikal ettiğini, mirasbırakana aynı evde yaşadığı davacı eşi ve kızı ile dava dışı oğlu Mesut tarafından tüm ihtiyaçları giderilmek suretiyle bakıldığını, davalı ve eşi ...'in mirasbırakana bakmasının söz konusu olmadığını, yapılan temlikte bağış amacının üstün tutulduğunu ileri sürerek davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde davacıların saklı paylarının tenkisini, taşınmazların satılmış olması halinde satış bedelinin miras payları oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2.Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; mirasbırakan ...'ın 247 ada 9 parsel ve 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazları mirasçılarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu ...'a devrettiğini, ...'in ölümü nedeniyle taşınmazların davalı ...'ye intikal ettiğini, davacının, mirasbırakanın ilk eşi Nigar’dan doğmuş olup çok küçük yaşta iken boşanmaları nedeniyle mirasbırakanın davacı ile maddi ve manevi olarak ilgilenmediğini, hatta hiç görüşmediğini, davacının okuyabilmek adına babasına nafaka davası açmak zorunda kaldığını, mirasbırakanın ikinci eşinden olan çocuklarını üstün tuttuğunu ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında davacı adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde saklı payın tenkisini, taşınmazların satılmış olması halinde taşınmaz bedelinin davacının miras payı oranında davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taraf teşkilinin sağlanmadığını, davacı ...'nin resmi senedin tarafı olup muvazaa iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebileceğini, bu davacının Mahkemenin 2019/246 Esas sayılı davasında oğlu ...'in kendisine bakmadığından bahisle tescil talep ettiğini, davacılardan ...'in İzmir'de yaşadığını, evli olmayan diğer çocukları ... ve ...'un da mirasbırakanla aile konutunda ikamet ettiklerini, davalı ve ...’in ise evli olmalarına ve başka bir konutta yaşamalarına rağmen mirasbırakanın her türlü ihtiyacını karşıladığını, davacılar tarafından mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirebilecek herhangi bir husumetin varlığından bahsedilmediğini, davanın ...’ın ölümü nedeniyle açıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleştirilen dava dosyasında sunduğu cevap dilekçesinde aynı savunmaları tekrarlamış, davalı ve eşi tarafından bakım ediminin yerine getirildiğini, davalı ve eşinin gelirlerinin mirasbırakana verildiğini, buna ek olarak, birlikte çiftçilik yapılarak elde edilen gelirin tek bir kesede toplanarak mirasbırakan ve aynı çatı altında yaşayan çocukların geçiminin sağlandığını, bu nedenle temlikin ivazlı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın bakım ve gözetimi ile tüm evlatlarının ilgilendiği, davaya konu taşınmazlar dışında başkaca malvarlığının bulunmadığı, ölümünden bir yıl önceki süreçte tedavi gördüğü, mirasbırakanın bir taşınmazını 1982 yılında eşine, onun da 2001 yılında evlatları Mesut'a ölünceye kadar bakma şartı ile devrettiği, başka bir taşınmazın 1980 yılında harici senetle yine dava dışı Mesut'a devredildiği, dinlenen tanık beyanları ve yörenin gelenekleri de gözetildiğinde mirasbırakanın iradesinin malvarlığını erkek evlatlarına kazandırmak olduğu, birleştirilen dava davacısının mirasbırakan ile ilişkisinin iyi olmadığı ve mirasbırakanın bu evladından da mal kaçırma niyetinin bulunduğu, davacı ...'nin mirasbırakan tarafından yapılan temlikler yönünden senedin tarafı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, çekişmeli 142 ada 2 parsel ve 409 ada 7 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan kaydının asıl ve birleştirilen davalarda davacıların miras payı oranında iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı ...'nin muvazaa iddiasını yazılı delille ispat etmek zorunda olduğunu, bu davacının Mahkemenin 2019/246 Esas sayılı dosyasında yapılan ölünceye kadar bakma akdinin geçerli olduğunu ancak oğlu ...'in sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia ettiğini, aynı sözleşme hakkında ileri sürülen iddiaların çelişkili olduğunu, anılan dosyadaki beyanların bu davacı yönünden mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğunu, sözleşmeden doğan bakım yükümlülüğünün davalı ve eşi tarafından yerine getirildiğini, tanık beyanları ile bu hususun aydınlatıldığını, davanın mirasbırakanın ölümünden uzun süre sonra açıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mirasbırakanın 1980 ve 1982 yıllarında dava dışı oğlu ... ve eşi ...'ye taşınmaz devrettiği, eşi ve iki oğluyla birlikte yaşadığı, oğlu ...'in evlendikten sonra yakın mesafede başka eve taşındığı, 2001 yılında mirasbırakan ve eşi ...'nin adlarına kayıtlı olan tüm taşınmazları aynı gün düzenlenen iki ayrı resmi senetle ölünceye kadar bakma akdi düzenleyerek oğulları ... ve ...’e temlik ettikleri, bu şekilde mal varlıklarını iki erkek çocuğa paylaştırdıklarının açık olduğu, davalı tanıkları davalı ve eşinin bakım edimini yerine getirdiği yönünde beyanda bulunmuş iseler de bu hususun tek başına semenin bakım edimi ile ödendiğinin kabulü için yeterli olmadığı, dosyadaki beyanlara göre ahlaki ödevi aşar şekilde bir bakım ediminin ifa edilmediği, öte yandan mirasbırakan ve eşinin daha az bir temlikle bakım sözleşmesi düzenleyebilecekleri, sözleşmenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın sağlık durumunun iyi olduğu, birleştirilen dava davacısı ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı, asıl dava davacılarıyla herhangi bir husumeti bulunmasa da ülkemizde kız evlatlara mal bırakmama yönünde yaygın bir geleneğin bulunduğu, tanıklarca mirasbırakanın kız evlatlarının hakkının erkekler tarafından verilmesinin istendiğine dair beyanda bulunulduğu, mirasbırakanın asıl iradesinin ölünceye kadar bakılmak olmadığı, eşiyle birlikte terekeden mal kaçırmak gayesiyle hareket ettiği, davacı ...'nin diğer mirasbırakan tarafından yapılan muvazaalı işlemin tarafı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen davada davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlamış, aynı tarihte mirasbırakanın diğer evladı Mesut lehine yapılan temlik işlemi bulunsa da davacıların bu işleme ilişkin bir dava açmadığını, eldeki davanın açılmasının tek sebebinin davalının eşinin ölmüş olması ve davalının zarara uğratılmak istenmesi olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611 inci maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614)
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden; mirasbırakan ...'ın 05.01.2013 tarihinde öldüğü ve geriye mirasçı olarak eşi Hayriye ile ilk eşinden olma ... ve eşi ...'den olma çocuklarını bıraktığı, davalı ...'nin, mirasbırakanın 19.01.2017 tarihinde ölen oğlu ...'in eşi olduğu; mirasbırakanın maliki olduğu tarla vasfındaki 247 ada 9 parsel ve 101 ada 5 parsel sayılı taşınmazları 11.12.2011 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu ...'e devrettiği, ...'in ölümü üzerine taşınmazların 04.03.2019 tarihinde davalı ...'ye intikal ettiği ve toplulaştırma işlemi nedeniyle 409 ada 7 ve 142 ada 2 parsel sayılı taşınmazlara dönüştüğü, mirasbırakanın eşi ...'nin de 11.12.2011 tarihli işlemlerle maliki olduğu 2 parça taşınmazı ölünceye kadar bakma aktiyle oğulları ... ve ...'a devrettiği, mirasbırakanın ayrıca 1980 yılında oğlu Mesut'a harici senetle devrettiği bir taşınmazının bulunduğu anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl ve birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 29.879,17 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl ve birleştirilen davada davalıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,29.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.