Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6427 E. 2024/3246 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekâlet görevinin kötüye kullanılması suretiyle edinilen taşınmazlar nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, tazminatın mirasçılara nasıl ödeneceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tereke temsilcisi atanmasıyla davacı mirasçılarının davayı takip yetkisinin sona erdiği, tereke temsilcisi temyiz etmediğinden mirasçıların temyiz talebinin reddedilmesi gerektiği, davalının temyiz itirazlarının ise kısmen yerinde görülerek, tazminatın miras payları oranında mirasçılara ödenmesine dair hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/74 E., 2023/166 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, tapu iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davacı mirasçıları ..., ..., ... vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; 1985 yılında satın aldığı dava konusu 2370 ada 479 parsel sayılı taşınmazı, eşinin talebi üzerine 1/2 payını küçük çocuğu olan davalı adına, 1/2 payını da kendi adına tescil ettirdiğini, zaman içerisinde Almanya'da yaşayan çocuklarının yanına gittiğini, anılan taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması ve bu konuda yüklenici ile işlem yapabilmesi için davalı oğluna vekâletname verdiğini, davalının da 8 daire karşılığı bir yüklenici ile anlaştığını, ancak davalının vekâlet görevini kötüye kullanarak arsa maliklerine verilen 8 adet daireden değerli ve deniz manzaralı olanları kendi adına tescil ettirdiğini, bu şekilde zarara uğratıldığını ileri sürerek kat irtifakı kurulu 2370 ada 479 sayılı parseldeki 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, adına kayıtlı 2 adet dairenin de davalı adına tapuda ferağının verilmesine ve aradaki farkın taraflarca tazminat olarak karşılanmasına karar verilmesini istemiş, aşamada kısıtlanan davacı adına vasisi davayı sürdürmüş, daha sonra davacının ölümü üzerine terekesine ... temsilci olarak atanmıştır.

II. CEVAP

Davalı; davacının hukuki ehliyetinin bulunmaması nedeniyle Alman mahkemeleri tarafından kızının davacıya bakıcı olarak atandığını, davacının dava açma ehliyetinin olmadığını, Türk Mahkemeleri tarafından davacıya vasi atanması gerektiğini, öte yandan iddiaların doğru olmadığını, vekalet görevini yerine getirip 4 adet daireyi davacı adına tescil ettirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul Anadolu 15. Asiye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2013 tarihli ve 2008/230 E. 2013/92 K. sayılı kararıyla; davacının aktif dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 03.11.2015 tarihli ve 2015/5581 E. 2015/12534 K. sayılı kararıyla, "...davanın açıldığı tarih itibariyle davacı hakkında Türk Mahkemelerince verilmiş herhangi bir kısıtlılık kararının bulunmadığı, bu doğrultuda Alman Mahkemelerince verilen kararın tanındığına ilişkin de herhangi bir karar ibraz edilmediği, yargılama sırasında davalının açmış olduğu dava neticesinde Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 01.06.2010 tarihli, 2008/349 Esas, 2010/634 karar sayılı kararı ile davacı kısıtlanarak kendisine vasi tayin edildiği, yargılama sırasında da davacı adına vasisinin davayı sürdürdüğü anlaşılmaktadır. O hâlde, davacının aktif dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesi yerinde değildir. Öte yandan, temyizden sonra davacının 26.09.2013 tarihinde öldüğü ve mirasçı olarak davalı oğlu ile dava dışı çocukları ..., ..., ... ve ...'in kaldıkları kayden sabittir. Bu durumda, davacının ölümü ile terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu tartışmasızdır...Hâl böyle olunca; mirasçılar arasında menfaat çatışması da bulunduğu gözetilerek öncelikle davacı terekesine Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi gereğince atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda terekeye temsilci atanarak yargılamaya devam olunduğu, davacı ve davalının 1/2'şer paydaş oldukları dava konusu 2370 ada 479 parsel sayılı taşınmaz hakkında davalının davacıya vekaleten imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalıya isabet eden dairelerin davacıya isabet eden dairelerden dava tarihi itibarıyla 65.000,00 TL daha değerli olduğu, davalının daha değerli olan taşınmazların adına tescilini sağladığı, aradaki değer farkını davacıya ödemediği, bu suretle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle tapu iptal-tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin ise kısmen kabulü ile 65.000 TL'nin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacı mirasçıları ..., ..., ... vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davacı mirasçıları ..., ..., ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; öncelikle tapu iptal-tescil taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece iptal-tescil isteklerinin herhangi bir somut gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, davalının vekalet görevini kötüye kullanarak daha değerli taşınmazları aldığının bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, diğer yandan bilirkişi raporunda belirlenen değerin düşük tespit edildiğini, taraflarınca özel olarak alınan uzman raporunda davacı ve davalıya isabet eden bağımsız bölümler arasındaki farkın 297.000 TL olarak belirlendiğini, hükmedilen tazminatın düşük olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıya Alman Mahkemelerinde atanan vasi kararının tanınmasına ilişkin İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/339 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçılarından ...'nın davaya olur vermediğini, bu hususun usule aykırı olduğunu, Mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ifade edilmiş ise de gerekçe oluşturulamadığını, diğer yandan hükmedilen 65.000,00TL'nin mirasçılar arasında eşit olarak paylaştırılması gerekirken "davacılara ödenmesine" şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 504, 505 ve 506 ncı maddeleri.

6100 sayılı HMK’nın 297/2 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Hemen belirtilmelidir ki, davacı ...'ın yargılama sırasında öldüğü, dava dışı mirasçısı ...'nın davaya karşı çıkması üzerine mirasbırakanın terekesine ...'ın temsilci tayin edildiği, tereke temsilcisi tayin edilmesi ile davacı mirasçılarının davayı takip yetkisinin sona erdiği ve bununla bağlantılı olarak hükmü temyiz etme hakkının miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçeceği, ne var ki gerekçeli karar ve temyiz başvuru dilekçesi usulüne uygun olarak tereke temsilcisine tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, bu durumda davayı takip yetkisi kalmayan bir kısım davacı mirasçıları ... ..., ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekeceği açıktır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Ne var ki, Mahkemece hükmedilen 65.000 TL tazminatın davalıdan tahsili ile "miras payları oranında mirasbırakan ... mirasçılarına ödenmesine" karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak biçimde "davacılara ödenmesine" şeklinde karar verilmiş olması doğru değildir.

Ancak, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davacı mirasçıları ..., ..., ... vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Davalı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile,

Hükmün 2. bendinde yer alan "...davacılara ödenmesine..." ibaresinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine; "...miras payları oranında mirasbırakan ... mirasçılarına ödenmesine..." ibaresinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.