Logo

1. Hukuk Dairesi2023/6446 E. 2024/4961 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapulama harici bırakılan bir taşınmazın davacılar tarafından olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisap edilip edilmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların taşınmaz üzerinde 20 yıldan fazla süredir zilyetliklerini sürdürdükleri, taşınmaz üzerinde imar ve ihya faaliyetlerinde bulundukları ve taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olduğu gözetilerek yerel mahkemenin davacıların lehine verdiği kısmi tescil kararının onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/667 E., 2023/509 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Bingöl ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi ... Mevkiinde yer alan 764 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde, 764 ada 10 parsel sayılı taşınmazın doğusunda bulunan ve 1976 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakılan yaklaşık 50 dönümlük arazinin zilyedi olduklarını, tapulama harici bırakılma işleminden sonra da müvekkillerinin bu yerlerin etrafını çevirmek, ihya etmek, ekip biçmek suretiyle tasarruflarını nizasız ve fasılasız olarak sürdüregeldiklerini ileri sürerek Bingöl ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii 764 ada 5 ve 10 numaralı parsellerle sınırdaş olup 50 dönümden fazla taşınmazların müvekkileri adına tespit ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 09.06.2015 tarihli 10. celsedeki beyanında özetle; dava konusu taşınmazın 1/3'ünün müvekkillerinden ..., 2/3'ünün ise ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve Hazineye ait yerlerden olduğunu, ayrıca Milli Emlak Müdürlüğünce düzenlenen idari tahkikat tutanağında köy muhtarının davacıların dava konusu taşınmaza zilyet olmadığını ifade ettiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız olduğunu, taşınmazın olağanüstü zamanaşımıyla kazanılması için gerekli koşulları taşımadığını, dava konusu yerin özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 09.06.2016 tarihli ve 2014/579 Esas, 2016/664 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın ... çayı olarak belirtilmek suretiyle kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı, yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanık beyanlarına göre davacıların dava konusu taşınmazı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713. maddesinde öngörülen 20 yıllık süreden daha fazla zilliyetliklerinde bulundurdukları, jeoloji bilirkişisinin hazırladığı rapora göre taşınmazın dere taşkınlarına maruz kalmayacağı, harita mühendisi ve ziraat bilirkişisi tarafından hava fotoğrafları da incelenmek suretiyle hazırlanan rapora göre taşınmazın uzun süreden beri imar ihyaya konu olduğu, 1971 tarihli hava fotoğrafının yapılan incelemesinde taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğunun belirtildiği, TMK'nın 713. maddesinde öngörülen şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2020 tarihli ve 2016/18176 Esas, 2020/2002 Karar sayılı kararıyla; TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliğine birlikte husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, yasal hasım konumundaki tüzel kişilerin davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, somut olayda dava Hazine aleyhine açılmış olup ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyla yasal hasım olarak ...'nın da davaya dahil edilmesi gerektiğinin gözden kaçırıldığı ve böylece taraf teşkilinin eksik bırakıldığı, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilemeyeceği; öte yandan, davanın esası bakımından yapılan inceleme ve araştırmanın da yetersiz olduğu, bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olup, bu fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken harita mühendisi bilirkişisinin tek bir hava fotoğrafında inceleme yaptığı ve yalnızca dava konusu taşınmazın yerini işaretlemekle yetindiği, taşınmazın niteliği yönünden herhangi bir değerlendirme yapmadığı, Mahkemece bu hususta ziraat ve jeoloji mühendisleri tarafından yapılan değerlendirme ile yetinildiği; hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, yasal hasım konumundaki ...’nı davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, taraf teşkilinin sağlanması halinde dahili davalıdan savunma ve delillerinin sorulması, bildirdiği takdirde delillerinin toplanması, dava konusu taşınmazın tescil harici bırakılma nedeninin Kadastro Müdürlüğünden sorularak belirlenmesi, tarihleri açıkça yazılmak suretiyle dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafının Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilip dosya arasına konulması ve daha sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılması ve keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri arasında doğacak çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeye çalışılması; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümünün değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; hava fotoğrafları jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek stereoskop aletiyle incelenmeleri neticesinde, taşınmaz bölümünün sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor düzenlemesinin istenilmesi; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir denetime elverişli rapor düzenlettirilmesi ve bu şekilde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların dava tarihine kadar davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin kesin olarak belirlenmesi, davacılar adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile edinilen taşınmaz miktarı yönünden de araştırma yapılması, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğü gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; keşif sırasında dinlenilen mahalli bilirkişilerin beyanlarında özetle, bahse konu taşınmazın çok uzun süredir davacı tarafından üzerine buğday, yonca ve sebze ekmek suretiyle kullanıldığını, ekilip biçildiğini, üzerindeki taşları temizlemek ve toprak yığmak suretiyle ihya edildiğini, ağaçların davacı tarafından dikildiğini belirttikleri, alınan bilirkişi raporunda da dava konusu alanın, yörede yaygın olarak tarımsal faaliyetlerinin yapıldığı komşu parsel zeminleriyle benzerlik gösterdiği, taşınmazda ekim, dikim işlemlerinin evveliyatında yapıldığı ve günümüze kadar devam ettiği, emek ve masraf harcanarak yıllarca imar ihya edildiğinin tespit edildiği, bölgeye ait 1971, 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğraflarının incelenmesinde taşınmazın (B) harfi ile gösterilen alan hariç özel mülkiyete konu olamayacağı, (B) harfi ile gösterilen alanda kullanım olduğu ve özel mülkiyete konu olabileceğinin bildirildiği, taşınmazın güncelleme kadastrosu çalışmalarından sonra alınan 14.03.2023 tarihli fen bilirkişi raporunda jeodezi bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen alanın krokide (A2) olarak gösterilen alan olduğu ve 24.393,72 metrekare olduğunun tespit edildiği, dava konusu taşınmazın ... çayı olarak belirtilmek suretiyle kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığı, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve tanık beyanlarına göre davacıların dava konusu taşınmazı TMK'nın 713. maddesinde öngörülen 20 yıllık süreden daha fazla bir süredir zilyetliklerinde bulundurdukları, keşifte hazır bulunan jeoloji bilirkişisinin hazırladığı rapora göre taşınmazın dere taşkınlarına maruz kalmayacağı, harita mühendisi ve ziraat bilirkişisi tarafından hava fotoğrafları da incelenmek suretiyle hazırlanan rapora göre taşınmazın uzun süreden beri imar-ihyaya konu olduğu, 1984 tarihli hava fotoğrafının yapılan incelemesinde jeoodezi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmazın özel mülkiyete konu olabileceğinin belirtildiği, dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları dikkate alındığında, davacıların taşınmazda 1984 yılından önce de kullanımının olduğu, bu haliyle imar ve ihyanın 1984 yılında başladığı ve tamamlandığı kabul edilse dahi dava tarihi itibariyle olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolduğu, dava konusu taşınmazın mera veya kamunun hizmetine tahsis edilen arazilerden olmadığı, bu sebeple davacılar lehine tescil şartlarının oluştuğu, dava konusu taşınmazın 1984 ve 2002 tarihli hava fotoğrafının yapılan incelenmesi sonucu hazırlanan raporda taşınmazın (B) harfi ile gösterilen alan hariç doğal etkenler sonucunda oluştuğu, herhangi bir insan müdahalesi sonucu değişmediği ve özel mülkiyete konu olamayacağı belirtildiği gerekçesiyle dava konusu taşınmazın 14.03.2023 tarihli rapor ve ekli krokisinde (A2) harfi ile gösterilen 24.393,72 metrekarelik kısmı yönünden davanın kabulüne aynı krokide (A1) ile gösterilen 26.014,25 metrekarelik kısmı yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyen ve özel mülkiyete konu olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeni ile tescil harici bırakıldığını, dava konusu taşınmazın ... çayının yatağında bulunan bir alan olup zilyetlikle kazanılması mümkün olmayan yerlerden olduğunu, davacıların nizalı taşınmaz üzerinde iktisaba yeter ve ölçüde zilyetliği söz konusu olmadığı gibi davacılar lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun kazandırıcı zamanaşımı için aradığı koşulların gerçekleşmediğini, zira taşınmaz üzerinde iddia edilen zilyetlik ve tasarrufun da taşınmazın yukarıda değinilen kamu malı niteliği sebebiyle hukuki bir değer taşımadığını, dava konusu taşınmaz bakımından yasal zilyetlik şartları, imar ve ihya şartlarının oluşmadığını, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde malik sıfatı ile zilyet olduğuna ilişkin iddiasınını dayanaksız olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece fen bilirkişisinin 14.03.2023 tarihli rapor ve ekli krokisinde (A1) harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin bahse konu fen raporunda (A2) ile gösterilen alana ilişkin olarak davanın kabulüne karar vermesinin ise usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilimsel gerçeklikten uzak olup hükme esas alınamayacağını, davacı tarafça TMK'nın 713. maddesinde öngörülen şartların sağlanmadığını, davacının olağanüstü zamanaşımı yolu ile mülkiyet iktisabı için gerekli olan 20 yıllık zilyetlik süresini tamamlamadığını, imar-ihya koşullarının sağlanmadığını, taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte olmadığını, Yerel Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapmadan dosya içindeki bilgi ve belgeler üzerinden eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddeleri,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu Bingöl ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesinde bulunan ve 14.03.2023 tarihli fen bilirkişi raporu ve ekindeki krokide (A1) harfi ile gösterilen 26.014,25 metrekare yüzölçümlü taşınmaz ile aynı raporda (A2) harfi ile gösterilen 24.393,72 metrekare yüzölçümlü taşınmazın ... çayı olarak tescil harici bırakıldığı anlaşılmıştır. Davacılar ... ve ... kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin adlarına tescili istemiyle imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır.

2. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 157,75 TL

bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...'ndan alınmasına,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

17.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.