"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/493 E., 2021/1209 K.
HÜKÜM/KARAR: Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ: ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/425 E., 2019/753 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sonucunda dava konusu 966, 970, 977, 978, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, oysa taşınmazların Nisan 1920 tarihli kayıttan gelen Mayıs 1944 tarih, 28 ilâ 33 sıra nolu tapu kayıtları ve arazi tahrir kayıtlarıyla atalarından müvekkillerine kaldığını, yıllardır müvekkilleri tarafından zilyet edildiğini, hatanın orman kadastrosu çalışmaları sırasında sayısal verilerin değiştirilmesi sebebiyle taşınmazların paftasında kaydırılmasından kaynaklandığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile eşit paylarla müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar ... ve müşterekleri vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların müvekkillerine atalarından kaldığını, taşınmazları ev ve bahçe olarak kullandıklarını, davacıların taşınmazlarda haklarının ve zilyetliklerinin bulunmadığını, kaldı ki davacılar kadastro öncesi sebebe dayandıklarından taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili davalı Hazine temsilcisi tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına göre eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı olarak açıldığı, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 27.10.1975 tarihinden davanın açıldığı 22.06.2017 tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yeterli araştırma, inceleme ve keşif yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, Derecik (deresor) mevkiinde henüz kadastro çalışması yapılmadığı için 10 yıllık hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanamayacağını, ...köyü girişinde yer alan tapu kayıtlarının sayısal metrajları davalılar tarafından değiştirildiği için kaydırma yapıldığını ve müvekkilleri tarafından yıllardır zilyet olunan taşınmazların davalılar adına tescil edildiğini, taleplerinin Mahkemece yanlış değerlendirildiğini, taşınmazlara ait çap kayıtları incelendiğinde kaydırma öncesinde taşınmazların ...köyünün girişinde olduğunun anlaşılacağını, taşınmazların ataları adına kayıtlı eski tapu ve vergi kayıtları uyarınca müvekkillerine ait olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6100 sayılı HMK’nın 33 üncü maddesi gereğince bir davada olayların anlatımının taraflara, hukuki nitelendirme görevinin ise hâkime ait olduğu, her ne kadar davacılar vekilince olağanüstü zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiği ileri sürülerek tescil davası açıldığı belirtilmiş ise de; dava dilekçesindeki ve yargılama sırasındaki anlatımlardan, usulünce açılmış bir tescil davasının bulunmadığı, Hazineye husumet yöneltilmesinin davayı tescil davasına dönüştürmeyeceği, ...köyünde kain 966, 970, 977, 978, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak paftalarında, kesinleşen kadastrodan sonra yapılan orman kadastrosu sırasında sayısal kaydırma yapıldığı iddia olunmuş ise de davanın bu hukuki nedene dayanmadığı, davanın bahsi geçen taşınmazların irsen intikal, tapu ve vergi kaydı nedeniyle davacıların zilyet ve tasarruflarında olduğu hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, bir an için davanın tespit sonrası sayısal kaydırma nedenine dayalı olduğu kabul edilse dahi bahsi geçen parseller hakkında orman kadastrosu sırasında işlem yapılmamış olduğu, talebin paftanın düzeltilmesine yönelik değil bahsi geçen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline yönelik olduğu, 3402 sayılı Yasa'nın 22/2-a maddesi gereğince yörede yapılmış bir çalışmanın da bulunmadığı, davanın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 29.12.1972 ve 27.10.1975 tarihlerinde kesinleştiği, davanın ise 22.06.2017 tarihinde açıldığı, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 üncü maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda Şırnak ili, ... ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan 966, 970, 977, 978, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı muhtelif yüz ölçümlü taşınmazlar, ... ve müşterekleri adına tespit ve 29.12.1972 ile 27.10.1975 tarihlerinde tescil edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere; dava dilekçesinde açıklanan olgular ile iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi birlikte değerlendirildiğinde, özellikle davacı tarafça dava konusu taşınmazların Nisan 1920 tarihli kayıttan gelen Mayıs 1944 tarih, 28 ilâ 33 sıra nolu tapu kayıtları ile arazi tahrir kayıtlarıyla atalarından kendilerine kaldığı ileri sürüldüğüne göre, davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 29.12.1972 ve 27.10.1975 tarihlerinden davanın açıldığı 22.06.2017 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dava, davacı tarafça tescil, İlk derece mahkemelerince ise tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince (İDM) hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan bahisle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 inci maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince (BAM) davacının istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Sayın Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık davanın kadastro öncesi hukuki nedene dayalı olup olmadığı noktasında İDM'ce yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacılar vekilince davanın kadastro öncesi hukuki nedene dayanmadığı, ...köyü Deresor mevkii 966, 970, 977, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı taşınmazların paftalarında kesinleşen kadastrodan sonra sayısal kaydırma yapıldığı, bu parsel numaralarının davacıların zilyetliğinde bulunan taşınmazları kapsayacak şekilde oluşturulduğu iddia edilmiş ve davaları çerçevesinde gerekli araştırma yapılmaksızın karar verildiği ileri sürülmüştür.
Söz konusu iddianın doğru olup olmadığının hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, mahallinde yapılacak keşif ve keşif sonucu teknik bilirkişilerden alınacak raporla açıklığa kavuşturulabilecek bir husustur. Ne var ki, Mahkemece keşif yapılmadan ve anılan hususta teknik bilirkişilere bir tespit yaptırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahallinde keşif yapılarak davacı tarafın iddiasının açıklığa kavuşturulmasından sonra davanın kadastro öncesi hukuki nedene dayanıp dayanmadığının tespit edilmesi ve buna göre bir sonuca ulaşılması gerekirken bu hususta bir araştırma yapılmaksızın karar verilmesi yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle İDM kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edemiyorum.