"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/247 E., 2022/2255 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/416 E., 2021/482 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davalı ...'ın davacının yaşlılığı ve bilgisizliğinden faydalanarak davacının taşınmazlarını satış yetkisini kapsayan vekaletname aldığını ve bu vekaletnameyi kullanarak davacıya ait iki parça taşınmazdaki hisseleri babası olan diğer davalı ...’a bedelsiz olarak devrettiğini, davacının taşınmazların intikal işlemleri ile idare nezdindeki işlemlerini yapmak üzere davalıyı vekil tayin ettiğini, yapılan devir işleminden haberi olmadığı gibi kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini ileri sürerek 8310 parsel sayılı taşınmazda vekalet görevi kötüye kullanılarak davalıya devredilen 136/903 payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde davacının güncel zararının faizi ile birlikte davalı ...'den tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın taraflara miras yoluyla intikal ettiğini, davacının taşınmazdaki hissesini satmak istemesi üzerine davalı ...'in hem önalım hakkını kullanmak hem de yabancı bir hissedar olmasını engellemek amacıyla hisseyi satın almak istediğini, davalıların davacının yaşadığı Bursa şehrine gittiğini ve davalı ...'in davacıya 20.000,00 TL'yi elden ödediğini, davacının 13.000,00 TL daha istemesi üzerine Enver'in eşinin hesabından davacı hesabına 13.000,00 TL daha gönderildiğini, bunun üzerine davacının davalı ...’e vekaletname verdiğini ve gerekli işlemlerin tamamlandığını, vekaletnamenin yalnızca intikal işlemleri için verildiği yönündeki iddianın doğru olmadığını, vekaletname tarihinde taşınmazın bir kısım hissesinin zaten davacı adına olduğunu, davacının aldığı taşınmaz bedelini de iade etmediğini, 2010 yılında yapılan satışa 2019 yılında itiraz edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ve zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tanıklarının davalının eşi ve arkadaşı olduğu, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacıya banka yoluyla ödenen paranın vekilin yükümlülüklerini ortadan kaldıramayacağı, paranın iadesinin ayrı bir davanın konusunu oluşturabileceği, davalıların baba ve oğul olduğu ve satış bedelinin çok düşük olduğu, davacının iddialarının aksinin kanıtlanamadığı ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne çekişmeli 8310 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan 136/903 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususları tekrarlamış, davacının dosya içerisinde delilinin bulunmadığını, davalı lehine olan delillerin değerlendirilmediğini, dosyaya sunulan dekonta rağmen davacının yeminli ifadesinde para almadığını beyan ettiğini, davacının bu tutara ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadığını, bu nedenle davacı hakkında yürütülen 2021/104129 numaralı savcılık soruşturmasının devam ettiğini, vekaletnamenin verildiği gün ödeme yapıldığının kanıtlandığını, davacının yapılan işleme 9 yıl boyunca sessiz kaldığını, hile iddiasına ilişkin bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, vekaletnamenin verildiği tarihte 60 yaşında olan davacının intikal ve satış ibaresini görmemesinin olağan olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; devir tarihinden önce tarafların taşınmazda paydaş olduğu, davacının satış yetkisini içerir vekaletname verdiği ve eldeki davada tanık bildirmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının davacı tarafından ispatlanması gerektiği, her ne kadar Mahkemece davacıya yemin eda ettirilmiş ise de yeminin en son delil olduğu ve ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin etmesi gerektiği, diğer delillerle dava kanıtlandığı takdirde yemin deliline başvurulamayacağı, davalı tarafın ödemeye ilişkin makbuz ve tanık beyanı ile savunmayı doğruladığı, davalı tarafın süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğu ve bedel yönünden yasanın öngördüğü 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususları tekrarlamış, taşınmazın çok düşük bedelle vekilin babasına satıldığını, satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığını, satış bedeli ile davaya konu taşınmazın gerçek değeri arasında orantısızlık bulunduğunu, bu delillere göre davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacıyı zararlandırdıklarının açık olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığını, vekilin yükümlülüklerini yerine getirdiğine ilişkin ispat yükünün vekile ait olduğunu, Mahkemece taşınmaz değerinin 344.530,00 TL olduğu dikkate alınarak davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiş ise de davacının payına düşen taşınmaz bedelinin 108.000,00 olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK'nın 506 ncı maddesi; 4721 sayılı TMK'nın 2, 3 ve 6 ncı maddeleri; 6100 sayılı HMK'nın 190, 323 ve 326 ncı maddeleri; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Dosyanın incelenmesinden; davacı ... ile davalı ...'in kardeş olduğu, davalı ...'in ise davalı ...'in oğlu olduğu, davacının Bursa .... Noterliğinin 07.04.2010 tarihli vekaletnamesi ise davalı ...'i davaya konu 8310 parsel sayılı taşınmaz ve dava dışı bir taşınmaz hakkında intikal ve satış işlemleri için vekil kıldığı, ayrıca dosya arasında davacının 05.03.2009 tarihinde davalı ...'e 292 parsel sayılı dava dışı taşınmazın ifrazı ile ifrazen oluşacak 8310 ve 8311 parsel sayılı taşınmazlardan 8310 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tescili için vekalet verdiği, 8310 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazın davacıya ait 136/903 payının davacıya vekaleten davalı ... tarafından 08.04.2010 tarihli işlemle taşınmazda daha önce pay sahibi olan davalı babası Enver'e 47.000,00 TL bedelle satıldığı, eldeki davanın 25.06.2019 tarihinde açıldığı, davacı tarafın 20.11.2019 tarihli dilekçe ile tanık ve yemin delilinden vazgeçtiği, davalı tarafın 13.000,00 TL'lik ödemeye ilişkin dekont sunduğu, ayrıca tanık deliline dayandığı anlaşılmıştır.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Ancak, bilindiği üzere vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tazminat istekleri herhangi bir hakdüşürücü ve zamanaşımı süresine tabi değildir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde de bu tür davaların zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadığı ve eldeki davada vekalet görevinin kötüye kullanıldığının kanıtlanamadığı belirtildikten sonra ek olarak bedel isteği yönünden davalı tarafın süresinde zamanaşımı definde bulunduğu ve talebin 5 yıllık zamanaşımına uğradığı gerekçesine yer verilmesi hatalıdır.
4. Öte yandan; somut olayda, davacıya vekaleten davalıya devredilen 136/903 payın dava tarihindeki değeri 344.530,00 TL olup bu değere göre tamamlanması gereken peşin harç davacı tarafından yatırılmıştır. O halde davalılar vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre 2022 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden bu değer esas alınarak takdir edilmesi gerekirken daha yüksek vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
5. Ne var ki, anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda açıklandığı şekilde değiştirilmesi ve hüküm fıkrasının A-3 numaralı bendinde yer alan "51.234,20 TL" ibaresinin çıkarılarak yerine "32.567,10 TL" ibaresinin yazılması suretiyle kararın düzeltilerek ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,22.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.