"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1021 E., 2023/1101 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Patnos 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/120 E., 2023/128 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Ağrı ili, Patnos ilçesi, ... köyü'nde kain 113 ada 89 parsel sayılı taşınmazın davacının bayilerinden kalmasına rağmen davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği sebebiyle davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, bilahare keşif esnasında taşınmazın 113 ada 76 parsel sayılı taşınmaz olduğu anlaşılmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili, taraflarınca herhangi bir kamulaştırma çalışması yapılmadığını, taşınmaza el atmanın bulunmadığını savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın dava dışı Maliye hazinesi adına kayıtlı olduğu, davacı tarafından araştırma yapılmaksızın, çaba sarfedilmeksizin, özen gösterilmeksizin tapu maliki olmayan davalıya karşı dava açıldığı, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığının yahut kabul edilebilir yanılgıya dayandığının düşünülemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili; yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini, davanın Karayolları Genel Müdürlüğüne yöneltilmesinin maddi hatadan kaynaklandığını, tarafın düzeltilmesi için süre verilmesi gerekirken davanın reddinin doğru olmadığını, davacı ve bayileri tarafından taşınmazın ekip biçilerek kullanıldığını ancak taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında Maliye Hazinesi adına tescil yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, taşınmazın dava dışı Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, dava dilekçesinde 113 ada 89 parselin tapu kaydının iptali için dava açıldığı, yargılama sırasında çekişme konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olan 113 ada 76 parsel olduğunun anlaşıldığı, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere özellikle tapu iptali - tescil davalarının kayıt malikine karşı açılması gerektiğine göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) dava konusu taşınmazın dava dışı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, davacı tarafından araştırma yapılmaksızın tapu maliki olmayan davalıya karşı dava açıldığı gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın istinafı üzerine Bölge İdare Mahkemesince (BAM) istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.
Sayın Çoğunlukça aramızda oluşan uyuşmazlık, davacının taraf değişikliği talebinin maddi bir hatadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ya da dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunup bulunmadığı, buradan hareketle taraf değişikliği talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Anayasa’nın 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. “Mahkemeye erişim hakkı, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne götürülmesi hakkını da kapsar. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkının tanınması hak arama özgürlüğünün ön koşulunu oluşturur” (AYM, E.2018/99, K.2021/14, 3/3/2021, § 21). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28/4/2023 tarihli ve E. 2021/5, K. 2023/2 sayılı kararında da açıkça ifade edildiği üzere “Davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekir (YİBBGK, s. 23-24).
Belirtmek gerekir ki Anayasa’da güvence altına alınan hakların geniş bunlara getirilen sınırlamaların dar yorumlanması en önemli yorum ilkelerindendir. Diğer taraftan usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerekir(YİBBGK, E. 2021/5, K. 2023/2, 28/4/2023, s. 25).
6100 sayılı Kanun'un "Taraf değişikliği" başlıklı 124. maddesi şöyledir:
MADDE 124- (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder."
Anılan maddede de açıkça ifade edildiği üzere kural olarak davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın rızasına bağlıdır. Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliklerinde karşı tarafın rızasının aranmasına gerek olmaksızın hâkim taraf değişikliğini kabul edebilir.
Davacı tarafça dava konusu taşınmazın malikinin ... (KGM) olduğu zannıyla anılan kuruma dava açıldığı, daha sonra davacının hak iddia ettiği parselin mahallinde yapılan keşif neticesinde 113 ada 76 parsel olduğunun ortaya çıktığı, bu parselle ilgili temin edilen tapu kaydında söz konusu yerin "hali arazi" vasfıyla Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf dava konusu köyde kamulaştırma yapılmış olması nedeniyle söz konusu taşınmazın da kamulaştırılmış olduğu zannıyla maddi hata nedeniyle davayı kamulaştırmayı yapan KGM'ye açtığını beyan etmiştir. Davacı tarafın dayandığı gerekçeye göre husumeti yöneltmesinde bir maddi hata yaptığı kabul edilebilir. Davacının doğru olarak Hazineye husumeti yöneltmesi gerekirken bunu bir başka kamu otoritesi olan KGM'ye yöneltmesinde davacının dürüstlük kuralına aykırı bir menfaatinin bulunduğu da söylenemez.
Öte yandan dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 2013 tarihinde kesinleştiği nazara alındığında davanın husumetten reddedilmesi halinde davacının hak düşürücü süre nedeniyle yeniden kayıt maliki davalıya karşı dava açamayacağı ve bu bağlamda mahkemeye erişim hakkını kullanmayacağının da belirtilmesi gerekir.
Anılan anayasal ve yasal hükümler çerçevesinde davacının taraf değişikliği talebinin maddi hatadan kaynaklandığı, özellikle bu talebin dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün bulunmadığı dikkate alınarak bu talebin kabulü ile işin esasının incelenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu anlayış yukarıda belirtilen Kanun hükmüne uygun olduğu gibi anayasal hakların geniş, bunlara getirilen sınırlamaların ise dar yorumlanması gerektiğine ilişkin yorum kuralıyla da uyumludur. Aksi kabul davacının hak arama hürriyetini ihlal edebilecektir.
Açıklanan nedenlerle BAM kararının kaldırılarak İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki onama kararına iştirak edilememiştir.