"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/402 E., 2023/851 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Zile 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/138 E., 2022/815 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin murisinden kendisine kalan ve kadimden beri zilyet ettiği taşınmazın İl Mera Komisyonu Başkanlığı tarafından mera olarak sınırlandırıldığını ancak taşınmazın kadim ve geleneksel şekilde mera olarak kullanılan yerlerden olmayıp kadimden beri tarım arazisi olarak zilyet edildiğini, bu nedenle kadastro tespitinin hatalı şekilde yapıldığını ileri sürerek dava konusu 493 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine temsilcisi vekili cevap dilekçesinde; Mahkemece dava konusu taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... Kişiliği tarafından davaya cevap verilmemiş; köy muhtarı keşifteki beyanında, dava konusu taşınmaz ve çevresindeki taşınmazların mera olarak kullanılmayıp tarla olarak kullanıldığını beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın mera vasfıyla sınırlandırıldığı, taşınmazın kadastro tespitinin 1976 yılında kesinleştiği, 2020 yılında da davalı köy tüzel kişiliği adına tahsis edildiği, eldeki davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, taşınmaz kadimden beri mera vasfında olup ziraat mühendisi bilirkişinin raporunda da belirttiği üzere, komşu taşınmazların üzerinde de meraya özgü çayır bitkileri ve yabancı otların mevcut olduğu, taşınmazın meraya tecavüz ile açıldığı ancak 10 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihi itibari ile geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından dava konusu taşınmazın mera vasfında olmadığı ve hiçbir zaman da mera olarak kullanılmadığının beyan edildiğini, kaldı ki taşınmazın toprak yapısının da meraya uygun olmadığını, 80 yıldan uzun süredir müvekkili ve murisi tarafından tarım yapılmak suretiyle zilyet edildiğini, bu nedenle 1976 yılında yapılan kadastro tespitinin usulsüz olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenip mera vasfı ile tespit gördüğüne, tespitin kesinleştiği 19.11.1976 tarihinden eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğine, eldeki dava taşınmazın davalı Köy Tüzel Kişiliğine tahsis edildiği tarihten sonra açılmış ise de davanın esasen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olmasına göre İlk Derece Mahkemesince sonuç olarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçesini tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Tokat ili, ... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 493 parsel sayılı 25.200,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz,.... tarafından peyder pey meraya tecavüzle ihya ve zilyet edildiği ancak taşınmazın mera vasfında olduğu gerekçesiyle mera vasfı ile sınırlandırılarak 19.11.1976 tarihinde özel siciline yazılmış; bilahare 2020 yılında yapılan İl Mera Komisyonu çalışmaları sonucunda taşınmaz mera olarak köy tüzel kişiliği adına tahsis edilmiştir.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olmasına, taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 19.11.1976 tarihinden davanın açıldığı 22.03.2021 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.