"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2317 E., 2023/2058 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/477 E., 2022/4 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davalılar ile birlikte ...oğlu ...'ın kanuni mirasçıları olduklarını, dava konusu ... köyünde bulunan 4111 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları ...oğlu ...’a ait olduğunu, ancak 1981 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın Hazine adına tespit görmesi üzerine davalıların mirasbırakanı ... tarafından kadastro tespitine yapılan itiraz üzerine Silivri Kadastro Mahkemesinin 1981/134 Esas, 1996/13 Karar sayılı kararı ile taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... adına tesciline karar verildiğini, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında kendilerinin de ...oğlu ...’ın mirasçısı olduğu yönde mahkemeye hiç bir bilge ve belgenin verilmediğini, yokluklarında yapılan kadastro tespiti ve tespite itiraz davasında taraf olmamaları nedeniyle kararın aleyhlerine hüküm ve sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 1983/418 Esas, 1984/716 Karar sayılı veraset ilamında mirasçıların büyük bölümünün mirasçı olarak gözükmediğini, Silivri Sulh Hukuk Mahkemesinin 1991/582 Esas sayılı dosyası ile anılan veraset ilamının iptal edilerek ...oğlu ...’ın tüm mirasçılarını gösterir veraset ilamının alındığını, taşınmazın tamamının 60 dönüm olmasına rağmen kadastro tespiti ve tespite itiraz davası sonucu taşınmazın alanının 44.950,00 m2 olarak eksik tescil edildiğini, davalılar adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, taşınmazın Silivri Kadastro Mahkemesinin 1983 /413 Esas, 1996/13 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakanı ... adına tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın davacıların mirasbırakanı ile hiçbir ilgisi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; dava konusu taşınmazın 18.03.1966 tarihinde babası ... tarafından 3. şahıslardan satın alındığını ve ölüm tarihine kadar zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, mirasbırakanları ...’nin ölümü üzerine taşınmazın kendilerine intikal ettiğini, ...oğlu ...’ın taşınmazla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.01.2022 tarihli ve 2020/477 Esas, 2022/4 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafın iddialarının dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinden önceki nedenlere dayandığı, taşınmazın Hazine adına tespit edilmesi üzerine davalıların mirasbırakanı ... tarafından tespite itiraz edildiği ve itirazın Kadastro Komisyonu kararıyla reddedildiği, bunun üzerine davalıların mirasbırakanı tarafından süresi içinde kadastro tespitinin iptali için dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Silivri Kadastro Mahkemesinin 1981/134 Esas, 1996/13 Karar sayılı kararı ile taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... adına tesciline karar verildiği, anılan kararın derecattan geçerek 10.10.1997 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazın 06.11.1997 tarihli, 6063 yevmiye nolu işlemle davalıların mirasbırakanı adına hükmen tescil edildiği,taşınmazın tescil edildiği tarih ile dava tarihi olan 14.12.2020 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın mirasbırakan dedeleri ...oğlu ... ve eşi ... kızı ...’den kaldığını, ancak kadastro çalışmalarında taşınmazın Hazine adına tespit ve tesciline karar verildiğini, tespite mirasçılardan ... tarafından itiraz edildiğini, bu mirasçının itirazının Kadastro Komisyonu tarafından reddedildiğini, bunun üzerine ... tarafından tespite itiraz davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda ise Silivri Kadastro Mahkemesinin 1981/134 Esas, 1996/13 Karar sayılı kararı ile taşınmazın ... adına tesciline karar verildiğini, dava konusu taşınmazın tarafların kök mirasbırakanı ... kızı ...’nin terekesine dahil olduğunu, bu durumda mirasçılardan birinin yaptığı itirazdan tüm mirasçıların yararlanması gerektiğini, Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılamada, davalıların mirasbırakanı tarafından taşınmazın tarafların ortak mirasbırakanı ... kızı ...’den kalma ortak mülk olduğu yolunda mahkemeye hiç bir bilgi ve belge sunulmadığını, davacılar yönünden hak düşürücü sürenin geçmediğini, kadastro komisyon kararının ilgililere tebliğ edilmediğini, bu nedenle de dava açma süresinin başlamadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 28.09.2023 tarihli ve 2022/2317 Esas, 2023/2058 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 4111 parsel sayılı taşınmazın, Silivri Kadastro Mahkemesinin 1981/134 Esas, 1996/13 Karar sayılı kararının derecattan geçerek 10.10.1997 tarihinde kesinleşen ilamı ile davalıların mirasbırakanı ... adına 06.11.1997 tarihinde hükmen tescil edildiğini, taşınmazın hükmen tescil edildiği 06.11.1997 tarihi ile dava tarihi olan 14.12.2020 tarihi arasında 10 yıldan fazla süre geçtiği, Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro çalışmaları sonucu ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 4111 parsel sayılı 44.960 m2 yüz ölçümlü tarla vasıflı taşınmazın senetsizden Hazine adına tespit edildiği, ... ve ... tarafından tespite itiraz edildiği, Tapulama Komisyonu tarafından yapılan itirazların reddedilmesi üzerine süresi içerisinde ... tarafından Kadastro Mahkemesinde dava açıldığı, Silivri Kadastro Mahkemesi'nin 1981/134 Esas, 1996/13 Karar sayılı kararı ile taşınmazın ... adına tesciline karar verildiği, kararın derecattan geçerek 10.10.1997 tarihinde kesinleştiği ve 06.11.1997 tarihinde hükmen davalıların mirasbırakanı ... adına tescil edildiği, ...’nin ölümü üzerine de taşınmazın davalı mirasçıları adına intikalinin yapıldığı, dava konusu taşınmaza yönelik davanın ise tespitin kesinleştiği 10.10.1997 tarihinden itibaren Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 14.12.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye 157,75 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
..