"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/73 E., 2020/243 K.
HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Davaların Reddine
Taraflar arasında görülen tapu iptali ile terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekili; davalılar adına tapuda kayıtlı 241 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını, kıyıda kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapunun iptalini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davalarda bir kısım davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.05.2008 tarihli ve 2003/745 Esas, 2008/153 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 2018,13 m2’lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda bir kısım davalılar vekili asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 07.10.2010 tarihli ve 2010/8784 Esas, 2010/10090 Karar sayılı kararı ile; davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca Mahkemece yapılan keşif sonucu çekişmeli taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı ve dava tarihinde davacı Hazinenin haklı olduğu anlaşıldığına göre davalıların tüm yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Dairenin bozma kararına karşı asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekili asıl ve birleştirilen davalarda bir kısım davalılar vekili karar düzeltme başvurusunda bulunmuştur.
C. Karar Düzeltme Başvurusu Üzerine Daire Kararı
Dairenin 31.03.2011 tarihli ve 2011/2524 Esas, 2011/3744 karar sayılı kararı ile; Dairenin 07.10.2010 tarih 2010/8784 Esas ve 10090 Karar sayılı kararının yargılama giderleriyle ilgili bozma gerekçelerinin karardan çıkartılmasına, 6099 Sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde giderler konusunda Yerel Mahkemece irdeleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması için Mahkemenin 28.05.2008 gün ve 2003/745 Esas, 2008/153 Karar sayılı kararının bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 27.07.2011 tarihli ve 2011/177 Esas, 2011/287 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleştirilen davaların 3402 sayılı Kanun'un 12/3 üncü maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, karar asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.12.2015 tarihli ve 2014/24569 Esas, 2015/22941 Karar sayılı kararı ile; Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanmasının zorunlu olduğu, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içerdiği, Mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiği, işin esasının ve dava konusu taşınmazın 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümleri ve 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesi ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 16 ncı maddesiyle 3402 sayılı Yasa'nın 36 ncı maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve Avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesi, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemesince İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen karar ile; denetime elverişli ve karar vermeye yeterli işin uzmanı bilirkişilerden alınan son bilirkişi rapor içeriğine göre kıyı kenar çizgisinin dava konusu parselin kuzey sınırının hemen önünden geçmekte olduğu ve parselin kıyı içerisinde kalan bir kısmının olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kıyı ve kenar çizgisi içerisinde kalan yerlerin özel mülkiyete konu olmasının mümkün olmadığını, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 1983 tarihli onaylanmış kıyı kenar çizgisinin dikkate alınmamasının izahı olmadığını, mevcut onaylı kıyı kenar çizgisinin idari yargı tarafından iptal edilmedikçe uygulanması gerektiğini, mevcut onaylı kıyı kenar çizgisinin neden hatalı olduğunun bilimsel gerekçelerle açıklanmadığını, sadece jeolojik tespitler yapılmasının doğru olmadığını, yeniden tespit edilen kıyı kenar çizgisinin nasıl devam edeceğinin de belli olmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 3621 sayılı Kıyı Kanun'u uyarınca tapu iptali ile terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3621 sayılı Kıyı Kanunu 4 üncü maddesi
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.