Logo

1. Hukuk Dairesi2023/767 E. 2023/1416 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi irsen intikal ve miras payına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın usulden reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

KARAR : Kısmen Kabul - Usulden Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Delice Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı ... dava dilekçesinde; dava konusu 1, 2, 6, 51, 421, 465, 513, 618, 1065 ve 1067 parsel sayılı taşınmazların, davalı tarafla müşterek murisi olan amcası ...’den geldiğini ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların yalnızca müvekkilinin diğer amcası olan davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların ...’den gelen miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı ..., 02.02.2018 havale tarihli dilekçeyle; dava konusu ettiği taşınmazların 51, 421, 465, 513, 618, 1065 ve 1067 parsel sayılı taşınmazlar ile 118, 152 ve 153 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, taşınmazların bulunduğu yerde toplulaştırma çalışması yapıldığı için mevkiilerini tam olarak bilmediğini belirtmiştir.

3. Davacı ..., 27.11.2018 havale tarihli dilekçeyle; her ne kadar dava dilekçesinde 1 parsel sayılı taşınmazı dava konusu etmiş ise de, yaptığı araştırma sonucunda aslında dava konusu etmek istediği taşınmazın 153 ada 1 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, yine her ne kadar dava dilekçesinde 6 parsel sayılı taşınmazı dava konusu etmiş ise de, yaptığı araştırma sonucunda aslında dava konusu etmek istediği taşınmazın 118 ada 6 parsel sayılı taşınmaz olduğunu anladığını belirtmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 421, 618, 1065 ve 1067 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti hükmen kesinleştiği için bu taşınmazlarla ilgili tekrar dava açılamayacağını, 1, 2 ve 6 parsel sayılı taşınmazların toplulaştırma çalışmaları sonucunda müvekkili adına tescil edildiğini, diğer taşınmazların ise kadastro yoluyla müvekkili adına tescil edildiğini ve 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Delice Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazların bir kısmının tapu kaydının hükmen oluştuğu, bir kısmının ise davacının murisinden gelmediği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönünde Mahkemede vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle;

Davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların davalı tarafla müvekkilinin müşterek murisi olan ...’den geldiğini, murisin terekesi taksim edilmediği için taşınmazlarda müvekkilinin de hakkının bulunduğunu ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın esası yönüyle doğru olduğunu, ancak Mahkemece lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak hükmün vekalet ücreti yönüyle düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 1972 yılında yapıldığı, davanın ise tespit öncesi irsen intikal ve miras payına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, gerek 766 sayılı Yasa'da, gerekse 3402 sayılı Yasa'da düzenlenen hak düşürücü süreye tabi olduğu, on yıllık hak düşürücü sürenin 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 31/2. maddesine göre tescil tarihinden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesine göre tespitin kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağının belirtildiği, taşınmazların tapuya tescil edildiği tarihten dava tarihi olan 23.01.2018 tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu, Mahkemece hak düşürücü süreye uğrayan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından, dava ön koşulu yokluğundan (hak düşürücü süre dolduğundan) usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile dava konusu taşınmazların bir kısmının davacının murisinden gelmediği, diğer parsellerin ise hükmen tescil edildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davalı vekili tarafından nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürürmüş ise de, davanın usulden reddine karar verilmesi nedeniyle AAÜT’nin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğinden, davalı tarafın bu yöndeki talebinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle;

Davacı ve davalı tarafın istinaf başvuru talebinin kısmen kabulüne, Delice Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2018/4 Esas, 2019/36 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına,

Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, dava konusu taşınmazlar miras yoluyla müvekkiline geldiği için davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 51 parsel sayılı 29.125,00 metrekare, 421 parsel sayılı 22.062,00 metrekare, 513 parsel sayılı 38.625,00 metrekare ve 618 parsel sayılı 22.675,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık olarak tespit ve 51 ve 513 parsel sayılı taşınmazlar 16.07.1976 tarihinde, 421 parsel sayılı taşınmaz 24.07.1993 tarihinde, 618 parsel sayılı taşınmaz ise 24.07.1995 tarihinde hükmen ... adına tescil edilmiştir.

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 153 parsel sayılı taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık olarak tespit ve hükmen 24.07.1993 tarihinde ... adına tescil edilmiş; bilahare taşınmazın 10.06.2013 tarihinde ifrazı ile 1065 parsel sayılı 2.791,66 metrekare ve 1067 parsel sayılı 2.918,35 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazlar oluşmuştur.

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 178 parsel sayılı taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık olarak tespit ve hükmen 24.07.1993 tarihinde ... adına tescil edilmiş; bilahare toplulaştırma sonucunda taşınmazın ifrazı ile 152 ada 2 parsel sayılı 22.289,81 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz oluşmuştur.

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 217 parsel sayılı taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık olarak tespit ve hükmen 24.07.1995 tarihinde ... adına tescil edilmiş; bilahare toplulaştırma sonucunda taşınmazın ifrazı ile 118 ada 6 parsel sayılı 8.355,43 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz oluşmuştur.

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 310 parsel sayılı taşınmaz, Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle malik hanesi açık olarak tespit ve hükmen 24.07.1995 tarihinde ... adına tescil edilmiş; bilahare toplulaştırma sonucunda taşınmazın ifrazı ile 153 ada 1 parsel sayılı 38.007,16 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ile dava dışı taşınmazlar oluşmuştur.

Kadastro sonucunda Kırıkkale ili, Delice ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 465 parsel sayılı 35.500,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, vergi kaydı, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tespit ve 16.07.1976 tarihinde tescil edilmiş; bilahare taşınmaz kayden taksim nedeniyle davalı ... ... adına tescil edilmiştir.

Eldeki dava; kadastro öncesi nedene dayalı olarak 23.01.2018 tarihinde açılmış; Mahkemece mahallinde yapılan keşifte davacı asil dava konusu ettiği taşınmazları zeminde göstermiş; keşif sonrası teknik bilirkişiden aldırılan rapordan, davacının zeminde gösterdiği taşınmazların 51, 421, 465, 513, 618, 1065, 1067, 118 ada 1, 152 ada 2 ve 153 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar olduğu anlaşılmıştır.

Dava konusu taşınmazların tespitleri en son 24.07.1995 tarihinde kesinleşmiş bu dava ise 23.01.2018 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca; 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL

bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.