"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Direnme, Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; davanın, dava konusu 139 ada 69 parsel sayılı taşınmazın, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin olduğu, nizalı taşınmaz bölümünde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği, nizalı taşınmaz bölümünün keşfen belirlenen değerinin 2.662,14 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün davacılar adına tesciline, kesin olmak üzere 13.03.2019 tarihinde karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2019 tarihli kararıyla; istinaf istemine konu karar kesin olarak verilmiş olmakla, istinaf talebinin reddine, istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.10.2019 tarihli kararıyla; dava dilekçesinde dava değerinin gösterilmediği ancak tevzi formunda 2.000,00 TL değer üzerinden harç alındığı, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün keşfen belirlenen değerinin ise 2.662,14 TL olduğunun anlaşıldığı, bu değerin hüküm tarihi itibariyle HMK'nın 341/2. maddesinde yazılı kesinlik sınırı olan 4.400,00 TL'nin altında olduğu, HUMK'un 427. maddesinde taşınır mal ve alacak davalarından söz edildiği, gayrimenkul davaları için kesinlik sınırı bulunmadığı, HMK'nın 341/2. maddesinde ise menkul, gayrimenkul veya davanın gayrimenkulün aynına ilişkin olup olmadığı gibi bir ayrıma gidilmeksizin "malvarlığı davaları" olarak düzenleme yapıldığı dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesi tarafından, kararının kesin olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 346/1. maddesine göre reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, kesin olmak üzere karar verilmiştir. Söz konusu kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2020 tarihli kararıyla; davalı vekilinin temyiz başvurusunun, kesin kararın temyizine yönelik olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi delaletiyle, aynı Yasa'nın 346. maddesi uyarınca, temyiz yolu açık olmak üzere reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 13.06.2022 tarihli ve 2021/4673 Esas, 2022/4758 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi üzerine, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373. maddesinin 5. fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede; 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin gerekçesinde de açıkça belirlendiği üzere, bu madde ile mevzu davaların mülkiyet hakkına doğrudan tesirinden ötürü, ehemmiyeti gereği miktar ve değerine bakılmaksızın kanun yolu incelemesine tabi tutulması suretiyle etkin denetim mekanizmasının oluşturulmasının amaçlandığı, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan ... yargılama ... kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma ..., hukuki belirlilik ilkesi, etkin denetim mekanizmasının oluşturulması gayesi ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesinin düzenleme amacı bir arada değerlendirildiğinde, tereddüde yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde, yasanın denetim yollarının kullanımı önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecâtın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, 3402 sayılı Yasa'nın Ek 6. maddesinin henüz kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına, yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğunun anlaşıldığı, somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, dava değerinin istinaf ve temyiz incelemesine ilişkin parasal sınırın altında kaldığı gerekçesiyle, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılmış olan eldeki tapu iptali ve tescil davasında, istinaf dilekçesinin ek karar ile reddine karar verilmiş olmasının az yukarıda değinilen yasal düzenlemelere aykırı olduğu, şu halde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken dava değeri dikkate alınarak istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Dairemiz kararı, usul ve kanuna uygun bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
09.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
- MUHALEFET ŞERHİ -
13.06.2022 tarihli 2021/4673 Esas, 2022/4758 Karar sayılı ilama yazdığım muhalefet gerekçesiyle kararın onanması düşüncesiyle sayın çoğunluğun Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderme kararına katılmıyorum.