"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/120 E., 2022/315 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yeniden yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar Hazine temsilcisi, ... vekili ve Dargeçit Belediye Başkanlığı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; ... köyünde kain 241 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların doğusunda kalan ve kadastro sırasında dere boşluğu olarak tespit dışı bırakılan yaklaşık 3.000 m2 yüz ölçümündeki yerin yaklaşık 35 yıldır nizasız fasılasız malik sıfatıyla, ölen eşiyle birlikte zilyedi olduklarını, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından bu yere el atılarak dolgu ve yol yapılması sonucu dere yatağının dağıldığını, baraj yapım işi nedeniyle yerlerini DSİ'nin kullandığını ileri sürerek dava konusu ettiği yerin adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... temsilcisi cevap dilekçesinde, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi 11.13.2013 tarihli duruşmadaki beyanında; dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunu belirterek davayı kabul etmiştir.
3. Diğer davalılar cevap dilekçesi ibraz etmemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.12.2013 tarihli ve 2013/147 Esas, 2013/632 Karar sayılı kararı ile; dere boşluğu olarak tespit dışı bırakılan 3.346,16 m2 yüz ölçümlü dava konusu taşınmazın Karabayır ve Ilısu köyleri kadastro çalışma alanı sınırında kaldığı, dere boşluğu olarak tespit dışı bırakıldığı, taşınmazın dere kenarında ve eğimli olup ekili dikili olmadığı, mahalli bilirkişiler ve tanık beyanlarına istinaden davacı tarafından davaya konu yerde pirinç, susam ve kayısı yetiştirildiği, 5-6 yıl önce baraj inşaatı nedeniyle yerin zarar gördüğü, bu sebeple son 5-6 yıldır kullanılmadığı, davacının 20 yılı aşkın nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğu yerde pirinç, susam, kayısı yetiştirdiği, son 5-6 yıldır kullanılmamasının nedeninin davacıdan kaynaklanmadığı, Ilısu Barajı inşaatına çok yakın olduğu için zarar gördüğü, taşınmazın bu hâliyle dahi 3. sınıf tarım arazisi olduğu, davalı köy tüzel kişiliğinin davayı kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi, re'sen gözetilecek sebeplerle temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 16.09.2014 tarihli ve 2014/9402 Esas, 2014/10033 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli yerin hangi tarihte ve hangi sebeple tescil dışı bırakıldığının ve tapuya tescili olup olmadığının sorulmaması, dere yatağı olarak tespit dışı bırakıldığı kabul edildiğinde dahi jeolog bilirkişiden rapor alınmaması, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerine dayalı olarak yapılması gereken ilânların Mahkemece yapılmaması, baraj inşaatının ne aşamada olduğunun sorulmaması, yerin kamulaştırma işlemine tabi tutulup tutulmadığının araştırılmaması, davacı adına belgesiz araştırması yapılmaması, hava fotoğraflarının dosyaya getirilmemesi suretiyle eksik araştırma yapıldığı ve 6360 sayılı Kanun uyarınca Mardin ilinin Büyükşehir olması dolayısıyla köylerin tüzel kişiliğini kaybettiği, Mardin Büyükşehir Belediyesi ile Dargeçit Belediyesinin davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerektiği belirtilerek Mahkemenin 11.12.2023 tarihli ve 2013/147 Esas, 2013/632 Karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Birinci Bozma Sonrası Mahkemece Verilen Karar
Mahkemece 06.03.2017 tarihli ve 2015/36 Esas, 2017/22 Karar sayılı karar ile; bozma ilâmına uyularak DSİ tarafından dava konusu yerin kamulaştırılmadığı ancak kamulaştırma alanı içerisinde bulunduğu, Basın İlân Kurumuna müzekkere yazılarak gerekli ilânların yaptırıldığı, davacı hakkında belgesiz araştırmasının yapıldığı, taşınmazın çevresinde mera veya orman olmadığı, taşınmazın da mera veya orman olmadığı, kadastro krokisine göre taşınmazın dere yatağı içinde kaldığı, bozma ilâmı uyarınca keşfe katılan jeodezi ve fotogrametri bilirkişisinin raporunda fen bilirkişisi raporunda (A) harfiyle gösterilen dava konusu taşınmazın 1984 hava fotoğrafında işlenmiş olduğu, toprak yapısı itibariyle batısındaki taşınmazla bütünlük arz ettiği, kuzey komşularında ise takriben 100 metre daha devam ettikten sonra tarım faaliyetinin kesildiği, 100 metre sonra kıraç arazilerin başladığı, ziraat bilirkişisi raporuna göre keşif tarihi itibariyle taşınmaz ekili dikili olmasa da kazı ve dolgu işlemlerinden dolayı eğimin değiştiği, dere ıslahından dolayı eğimin %40-45 arasına geldiği, taşınmazın çitle çevrilerek kullanılmadığı, baraj çalışmalarında kazaya maruz kalmayan kısmın işlenmiş olması, üzerinde 1 adet kurumuş kayısı ağacı enkazının görülmesinden dolayı evveliyatının bahçe olduğu ve 1984 hava fotoğrafına istinaden taşınmazda 30 yıldan fazla tarım yapıldığı, imar ihyanın tamamlandığı, tüm deliller değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın 20 yıl üzerinde kullanıldığı, ancak Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle toprak yapısının tahrip edildiği, her ne kadar kadastro haritasında dere yatağı olarak gösterilse de evveliyatının bahçe olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemece verilen 06.03.2017 tarihli ve 2015/36 Esas, 2017/22 Karar sayılı karara karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi ve davalı ... vekili ayrı ayrı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.11.2020 tarihli ve 2017/3601 Esas, 2020/5330 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyulduğu hâlde Dargeçit Belediyesinin davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanmadığı, taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yer niteliğini haiz olup olmadığına ilişkin jeoloji mühendisi bilirkişisinden taşınmazın dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını ve hâlen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını açıklayıcı rapor alınmadığı, jeodezi bilirkişisinin raporunda yalnızca 1984 yılı hava fotoğrafından faydalanıldığı, davacının tarafı olduğu Dargeçit Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/146 Esas sayılı dava dosyasının getirtilmeyip belgesiz araştırmasının usulünce yapılmadığı gerekçesiyle Mahkemece verilen 06.03.2017 tarihli ve 2015/36 Esas, 2017/22 Karar sayılı kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. İkinci Bozma Sonrası Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 09.06.2022 tarihli ve 2021/120 Esas, 2022/315 Karar sayılı kararı ile; bozma ilâmına uyularak dava konusu taşınmaza ilişkin hava fotoğraflarının getirildiği ve 16.12.2021 tarihinde yeniden keşif yapıldığı; jeoloji bilirkişi raporunda taşınmazda tarımsal faaliyet olduğu, imar-ihyanın başladığı, ayrıca taşınmazın dereye sınır olduğu, davaya konu taşınmaz içinde irili ufaklı taşlar olup sürülebilir tarım arazisi niteliğinde olduğu; ziraat bilirkişileri kurulu raporunda yerin sürülü-ekili olmadığı, tarla vasfında olduğu, 1984 ve 1973 hava fotoğraflarında tarımsal faaliyet olduğu, imar-ihyanın başladığı, taşınmaz üzerinde ve çevresinde mera veya orman olmadığı, kadastro krokisine göre taşınmazın dere sınırında olduğu, derenin taşınmaza tecavüz etmediği, jeodezi ve fotogrametri bilirkişi raporuna istinaden 1984 hava fotoğrafında, fen bilirkişisinin krokisinde (A) harfiyle gösterdiği dava konusu alanın işlendiği, batısındaki parsellerin toprak yapısı ile bütünlük arz ettiği, kuzey komşularında ise tarımsal faaliyetin 100 metre daha sürdükten sonra kesildiği, buradan sonra kıraç arazilerin başladığı, ziraat bilirkişisi raporunda keşif tarihinde ekili dikili herhangi bir kültür bitkisi olmasa da keşif tarihinde kazı ve dolgu işlemi yapıldığından eğimin dere ıslah çalışmalarıyla %40-45 aralığına geldiği, yerin etrafının çitle çevrili olup kullanılmadığı, 1984 hava fotoğrafında tarım arazisi olması, DSİ Genel Müdürlüğü Ilısu Projesi 16. Genel Müdürlüğünün 06.04.2005 tarihli yazısı ekinde sunduğu uydu görüntüsü ve kuzey kısmında çalışmalara maruz kalmayan kısmının toprağının işlenmiş toprak olması, taşınmaz üzerinde 1 adet kurumuş kayısı ağacı enkazının görülmesi neticesinde yerin evveliyatının bahçe olduğu kanaatine varıldığı, 1984 hava fotoğrafında tarım arazisi olduğu dikkate alınarak 30 yıldan fazladır tarım yapıldığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarım arazilerinden olduğu, DSİ 16. Bölge Müdürlüğünün 06.04.2015 tarihli yazısına istinaden taşınmazın kamulaştırılmayıp kamulaştırma alanı içinde kaldığı, her ne kadar kadastro haritasında dere yatağında gösterilse de taşınmaza dere tarafından bir tecavüz gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, Fen bilirkişisi ...'nın 13.05.2016 havale tarihli rapor ve ekli krokisinde (A) harfiyle gösterilen, sınırları kırmızı renkle boyalı 3.346,16 m2 yüz ölçümlü dere boşluğu olarak tespit harici bırakılan yerin ölen davacı ...'nun mirasçıları adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, taşınmazın Hazine ile ilişkisinin irdelenmediği, taşınmazın önceki hâli ve mülkiyete ilişkin durumunun göz ardı edildiği, mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmaz hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu, dava konusu taşınmaz dere boşluğu olduğu için zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı, Mahkemece gerekli ilânların yapılmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay içtihatlarına aykırı şekilde eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı, 5393 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesine istinaden dava konusu taşınmazın belediyeye ait olması gereken taşınmazlardan olup olmadığının araştırılmadığı, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete elverişli nitelikte olmadığı, taşınmazın imar planı kapsamında kalması hâlinde de davanın reddi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
09.05.1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece bozma ilâmına uyulduğu halde, bozma ilâmının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Yukarıda değinilen İBK uyarınca, bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.
2. Her ne kadar bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü üzerinde davacı ve mirasçıları lehine 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 17 nci maddelerinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır.
3. Dosya içerisinde yer alan DSİ Genel Müdürlüğü Ilısu Projesi 16. Bölge Müdürlüğünün 06.04.2015 tarihli cevabi yazısında dava konusu yerin dere yatağı olması sebebiyle kadastro tespiti sırasında herhangi bir parsel numarası verilmediğinden kamulaştırma işlemi yapılmadığı, ancak söz konusu alanın Ilısu Barajı ve hidroelektrik santrali birinci aşama inşaat sahası kamulaştırması içerisinde bulunduğunun belirtildiği hâlde dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait kamulaştırma haritasının getirtilmediği, tescil davalarında 4721 sayılı Kanun'un 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ilânlar ve gazete ilânlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilânın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık itiraz süresinin dolmasının beklenilmesi gerektiği halde taşınmazın bulunduğu yerde yapılması gereken ilânın yapılmadığı ve gazete ilânının "Kamulaştırma ilânı" başlığı ile yapılarak fen bilirkişisi rapor ve krokisindeki tespitleri yansıtmadığı, hükme esas alınan ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu taşınmazın eğiminin %40-45 olduğu, 14.02.2022 tarihli ziraat ve jeoloji bilirkişileri kurul raporunda taşınmazın erozyona neden olabilecek ölçüde eğimli olması nedeniyle iç erozyon ve drenaj problemi olduğu tespit edildiği hâlde tarımsal amaçlı kullanılabileceğine dair çelişkili ifadelere yer verildiği, 17.02.2022 tarihli jeoloji bilirkişi raporunun ise taşınmazın toprak yapısı ve niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi, imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup olmadığı, bu anlamda aktif dere yatağında kalıp kalmadığını açıklığa kavuşturacak nitelikte, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli olmadığı, dava konusu yerin imar planı kapsamında kalıp kalmadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır.
4. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, dava konusu taşınmazla ilgili kamulaştırma haritası ve ilgili belgeler getirtilmeli, dava tarihinden geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise İl Kadastro Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, jeodezi ve fotogrametri, ziraat ve 3 kişilik jeoloji mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla keşif yapılmalıdır.
5. 4721 sayılı Kanun'un 713/4 üncü ve 5 inci fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ilânlar ve gazete ilânları yöntemine uygun bir biçimde yapılmalıdır.
6. Dava konusu taşınmazın sınırında dere bulunduğu teknik bilirkişi raporu ekindeki krokiden anlaşılmakla 3 kişilik jeoloji mühendisleri kuruluna zemin incelemesi yaptırılarak dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfında olup olmadığı, halen aktif ya da pasif dere yatağında kalıp kalmadığı, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, derenin taşkın sahası kapsamında bulunup bulunmadığı ve derenin aktif olup olmadığı hususlarında kod farkını da gösterir şekilde rapor hazırlatılmalıdır.
Nitekim, nehir ve çay gibi akarsuların eski (terk edilmiş, metruk) yatakları kural olarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Ancak bu yerlerin koşulları oluştuğu takdirde imar ve ihya ile kazanılması mümkündür. Buna karşılık aktif nehir ve çay yatakları etki alanında bulunan yerlerin imar ve ihya ile kazanılması mümkün değildir (HGK'nın 02.10.1996 tarih ve 1996/20-429 E., 1996/643 K.; HGK'nın 18.02.1998 tarih ve 1998/4-122 E., 1998/138 K. sayılı ilamları).
7. Taşınmaz bölümünün imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği Dargeçit Belediye Başkanlığı ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığından sorularak imar planının onaylı bir örneği ve eki belgeler dosya arasına getirtilmeli, 3402 sayılı Kanun'un 17 inci maddesi göz önüne alınarak taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planı onay tarihinden önce, imar planı kapsamı dışındaysa dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 17 inci maddelerinde öngörülen koşulların davacı taraf yararına gerçekleşmiş olup olmadığı tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
8. Kamulaştırma haritasının bulunması hâlinde kadastro paftası ve kamulaştırma haritasının ölçekleri eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle fen bilirkişi tarafından uygulanmalı, çekişmeli taşınmazın tamamı ya da bir bölümünün kamulaştırıldığı ve bu bölüm üzerinde zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun tespiti halinde mülkiyetin tespitine yönelik karar verilmesi gerektiği dikkate alınmalıdır.
Yukarıda değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... temsilcisi, dahili davalı ... vekili ve dahili davalı ... Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde yatırılan temyiz peşin harcının temyiz eden Belediyelere iadesine,
Temyiz eden davalı ... harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
19.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.