"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/93 E., 2016/144 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali, el atmanın önlenmesi ve yıkım istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine ek karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Ek karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı Hazine vekili; Rize ili, Fındıklı ilçesi, Merkez Mahallesi, İskele mevkiinde bulunan 323 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davalının müdahalesinin önlenmesine, taşınmaz üzerinde bulunan yapıların yıkılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde yer aldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline, davalı Belediyenin müdahalesinin önlenmesine, taşınmaz üzerindeki yapılarına yıkılmasına karar verilmiş, karar davalı vekiline 17.06.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 24.06.2020 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini ve tebligatların davalı asıla yapılmasını talep etmiş, bu dilekçe de 01.07.2020 tarihinde davalı Belediyeye tebliğ edilmiş; Mahkemece, temyiz edilmediğinden kararın 07.07.2020 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiştir.
Mahkemenin 01.06.2016 tarihli kararı 17.11.2022 tarihinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Mahkemece 08.12.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmiş, 08.12.2022 tarihli ek karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş ve davalı vekili temyiz dilekçesinde; karar tarihinde davalının vekili olan Av. ...’nın 25.04.2019 tarihli yazı ile davalının avukatlık sözleşmesinin feshinin onaylandığını, bu tarihten sonra davalının Av. ... ile vekalet ilişkisinin sona ermiş olduğunu, ancak anılan vekil tarafından vekalet ilişkisinin sona erdiği hususunun dosyaya bildirilmediği gibi gerekçeli kararın tebligatının da iade edilmediğini, dosyanın varlığından Fındıklı Kaymakamlığı Milli Emlak Şefliği’nce gönderilen 07.11.2022 tarihli yazı ile haberdar olunduğunu, Av. ...’ya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, dolgu amaçlı imar planı dikkate alınmadan davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek 01.06.2016 tarihli kararın bozulmasını talep etmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Kanun'un 73 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. Buna göre vekilin yetkisi hükmün icrası aşamasını da kapsamaktadır.
Vekilin vekâlet görevinden her zaman tek taraflı olarak istifa etmesi (çekilmesi) mümkün olup vekilin vekâletten istifa etmesi ile davadaki vekâlet (vekillik) görevi sona erer (1136 sayılı Kanun md. 41; 6100 sayılı Kanun md. 82). Ancak 1136 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi ile paralellik arz eden 6100 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince istifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder. Bu madde ile vekilin istifasının müvekkiline tebliğ edildiği anda sonuç doğurmasının müvekkilin mağduriyetine sebep olabileceği düşüncesiyle vekil (avukat) ile müvekkil arasındaki iç ilişki düzenlenmiştir.
Vekilin müvekkili tarafından azledilmesi (vekillikten çıkarılması) hâlinde de davadaki vekâlet (vekillik) görevi sona erer (6100 sayılı Kanun md. 83). Vekilin azledilmesi iç ilişkide bu hususun vekile bildirildiği andan itibaren sonuç doğurmaktadır.
Bununla birlikte vekilin vekâlet görevinden istifa etmesi veya azledilmesi hâlinde vekil ile mahkeme ve karşı taraf arasındaki dış ilişki 6100 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 81 inci maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 77 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince avukatın istifa etmesi veya azledilmesi nedeniyle yargılama başka bir güne bırakılamaz. Öte yandan, 6100 sayılı Kanun'un 81 inci maddesi “Vekilin azli veya istifasının mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur” hükmünü haizdir. Buna göre, bir taraf vekilini azletmiş ve bunu vekiline bildirmiş veya bir tarafın vekili istifa etmiş ve bunu müvekkiline bildirmiş (ve hatta 6100 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince iki haftalık süre geçmiş) olsa dahi azil veya istifa 6100 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinde belirtilen şekilde mahkemeye ulaşıp karşı tarafa bildirilmedikçe mahkeme ve karşı taraf için hüküm ifade etmez. Vekilin azli veya istifası mahkemeye ulaşıncaya ve karşı tarafa bildirilinceye kadar mahkeme ve karşı taraf, azledilmiş veya istifa etmiş olan vekile karşı usul işlemlerini yapmaya devam eder; bu kapsamda vekil duruşmaya kabul edilir, tebligatlar da bu vekile yapılır. Dolayısıyla vekilin azli veya istifası HMK’nın 81 inci maddesinde belirtilen şekilde mahkemeye ve karşı tarafa bildirilmemiş ve hüküm de bu vekile tebliğ edilmiş ise bu tebligat geçerli olup hükme karşı kanun yoluna başvurma süresi, hükmün bu vekile tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 09.12.2021 tarih, 2018/11-557 Esas, 2021/1643 Karar sayılı kararı)
Somut olayda; gerekçeli kararın davalı vekiline 17.06.2020 tarihinde tebliğ edildiği, gerekçeli karar vekile tebliğ edildikten sonra davalı vekilinin 24.06.2020 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini ve tebligatların asıl yapılmasını talep ettiği, bu dilekçenin de 01.07.2020 tarihinde davalı belediyeye tebliğ edildiği gözetildiğinde, davalı vekiline 17.06.2020 tarihinde yapılan tebligatın geçerli olduğu, hükme karşı kanun yoluna başvurma süresinin, hükmün davalı vekiline tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı açık olup yasal temyiz süresi geçirildikten sonra ibraz edilen davalı vekilinin temyiz dilekçesinin ek karar ile reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Mahkemece verilen 08.12.2022 tarihli ek kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.