"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/78 E., 2022/282 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; davalı torunlarının ısrarla “dede bize bu arsayı verirsen üzerine ev yaparız, sana da bakarız” telkiniyle kendisini sağlık raporu almak üzere hastaneye ve daha sonra tapu müdürlüğüne götürdüklerini, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden faydalanarak maliki olduğu 4192 ada 37 parsel sayılı taşınmazın adlarına devrini sağladıklarını, bu sırada ne işlem yapıldığını anlayamadığını, davalılar tarafından kandırılması sonucu taşınmazının elinden alındığını, geride 4 çocuğu bulunduğundan taşınmazı davalılara devretmesinin imkansız olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında ölmesi üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde; davacının satmak istediği taşınmazı başkasına gitmesin diye almalarını istediğini, toplam 60.000,00 TL bedel karşılığında taşınmazı satın aldıklarını, işlemden önce tam teşekküllü hastaneden sağlık raporu alındığını ve paranın tapu müdürlüğünde teslim edildiğini, işlemlerin davacının iradesi doğrultusunda yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 22.02.2016 tarihli ve 2014/510 Esas 2016/137 Karar sayılı ilamıyla; davacı tanıklarının davacıya olan yakınlıkları ve taşınmaz üzerindeki hukuki menfaatleri nazara alınarak beyanlarına itibar edilmediği ve davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Dairenin 25.03.2019 tarihli ve 2016/8155 Esas 2019/2141 Karar sayılı ilamıyla; “Somut olayda; hile iddiası bakımından yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca; öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, iddia doğrultusunda tanıkların tekrar dinlenilmesi, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin 16.02.2021 tarihli ve 2019/534 Esas 2021/128 Karar sayılı ilamıyla; davacının hileyi daha önce öğrendiği hususunun ispat edilmediği, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulünün gerektiği, davacı tanıklarınca hile olgusunun doğrulanmadığı ve davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 15.12.2021 tarihli ve 2021/6769 Esas 2021/7916 Karar sayılı ilamıyla; bozma ilamının gereğinin yapılmadığı, davalı tanıkları dinlenilmesine rağmen davacı tanıklarının dinlenilmediği ve hak düşürücü süre yönünden taraf delillerinin toplanmadığı, davacının ölümü üzerine davacı tanıklarından ...'un mirasçı sıfatıyla davanın tarafı haline gelmesi nedeniyle tanık olarak dinlenemeyeceği ancak diğer davacı tanığı ... dinlenerek toplanan tüm delillerin sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki mevcut deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde satış işleminin davacının iradesi sakatlanarak gerçekleştirildiği kanaatine varıldığı, aksinin davalılar tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı mirasçılar adına miras hisseleri oranında tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde; davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kanıtlanamadığını, tanık ...'ın beyanlarının Mahkemeyi yanıltmaya yönelik ve taraflı olduğunu, davalıların hile teşkil eden davranışlarının ortaya konulmadığını, tanığın dava masraflarını ödediğini beyan ettiğini, davacı tanığının ilk beyanında devri bir sene sonra öğrendiğini belirttiğini, anılan nedenlerle taraflı ve çelişkili olan davacı tanığının beyanlarının hükme esas alınamayacağını, hilenin varlığı hususunda yeterli araştırmanın yapılmadığını, kaldı ki davacı ile mirasçıları arasında husumet bulunduğunu ve dava sırasında davacının kısıtlanmaya çalışıldığını, dosya arasındaki sağlık raporuna göre davacının hak ehliyetinin dava tarihinden 6 ay öncesinde etkilendiğinin açık olduğunu, bu nedenle davacının dava açmaktaki iradesinin de sakatlandığını, davacının torunları ...ve ... ile arasında husumet bulunduğunun dosyaya da yansıdığını, taşınmazın gerçek değeri üzerinden eksik harcın tamamlatılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı TBK'nın 36 ncı, 4721 sayılı TMK'nın 6 ncı ve 6100 sayılı HMK'nın 190/1 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36 ncı maddesinin 1inci fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
2.6100 sayılı HMK’nın 190/1 inci maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6 ncı maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
4.Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 4192 ada 37 parsel sayılı 168,98 metrekare yüz ölçümündeki arsa vasıflı taşınmazın davacı ... adına kayıtlıyken 18.07.2011 tarihinde 1/3'er payla oğlu ...'ten olma davalı torunları ... ve ...'a satış suretiyle devredildiği, davanın 02.05.2014 tarihinde açıldığı, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine davaya mirasçıları tarafından devam edildiği anlaşılmıştır.
5.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 3.073,95 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.