"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.06.2011 tarihli ve 2010/3595 Esas, .../3160 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş; karar, yargılama sırasında vefat eden birleştirilen davanın davacısı ... mirasçıları ... ile ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiş, Mahkemenin ek kararıyla ...’ın temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda ...’un temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 321 ada 20 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün, müvekkili adına kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığını ancak kadastro tespiti sırasında taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazda davalının ya da dava dışı herhangi bir kişinin hakkının bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde; dava konusu 321 ada 31 parsel sayılı taşınmazın müvekkili adına kayıtlı tapu kaydının kapsamında kaldığını ancak kadastro tespiti sırasında taşınmazın Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından davaya cevap verilmemiş; bilahare davalı vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesince dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 31.10.2006 tarihli ve 2002/167 Esas, 2006/59 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı ...’ın dayandığı tapu kaydının, dava konusu 321 ada 30 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 321 ada 31 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı, birleştirilen davada davacı ...’nın dayandığı tapu kaydının ise, 321 ada 31 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünü kapsadığı gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne, dava konusu 321 ada 30 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile asıl davada davacı ... adına tesciline,
Dava konusu 321 ada 31 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile taşınmazın teknik bilirkişinin 30.06.2006 havale tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.025,83 metrekarelik bölümünün asıl davada davacı ... adına, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 71,20 metrekarelik bölümünün ise birleştirilen davada davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde birleştirilen davada davacı ... vekili ile asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.02.2008 tarihli ve 2008/1003 Esas, 2008/749 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece yapılan yargılama sonunda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, kayıt uygulaması yönüyle yapılan araştırma ve incelemenin yeterli bulunmadığı, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tescil ilamı ile oluştuğu ancak Mahkemece 3402 sayılı Yasa’nın 20. maddesi uyarınca tescil ilamının dayanağı olan kroki ile çevre parsellerin tapu kayıtlarının tesisinden itibaren getirtilmediği ve mahallinde yöntemince uygulanmadığı, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının revizyon durumunun araştırılmadığı belirtilerek, Mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılması, davacıların dayandığı tapu kayıtları ve dayanak krokilerin yöntemince uygulanması, krokilerin fenni sıhhati haiz olmadığının anlaşılması halinde kayıtlarının sınırlarına değer verilerek, kayıtların miktarı da gözetilmek suretiyle kapsam tayin edilmeye çalışılması, tapu kayıtlarının bilinmeyen hudutları açısından davacılara tanık dinletme olanağı sağlanması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 03.03.2010 tarihli, 2008/32 Esas, 2010/9 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca mahallinde yeniden keşif yapıldığı ancak beyanına başvurulan yerel bilirkişilerin, uzun zamandır dava konusu taşınmazların bulunduğu yere gitmedikleri için taşınmazları hatırlayamadıkları, davacıların dayandıkları tapu kayıtları ve dayanak krokilerin gereği gibi mahallinde uygulanamadığı, tanık beyanlarının da ihtilafı aydınlatmak için yeterli olmadığı ve bu haliyle davacıların dayandığı tapu kayıtlarına kapsam tayin edilemediği gerekçesiyle;
Asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde asıl davada davacı ... vekili ile birleştirilen davada davacı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 01.06.2011 tarihli ve 2010/3595 Esas, 2011/3160 Karar sayılı kararıyla; “ Mahkemece, davacı dayanağı tapu kayıtlarının gereği gibi uygulanamadığı, tapu kayıtlarının kapsamını tayin etmenin mümkün olmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın karar için yeterli bulunmadığı, hükmüne uyulan bozma ilamında "davacıların dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı olan haritaların yöntemince uygulanarak kapsamlarının tayini" gereğine işaret edildiği, Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği, yapılan keşif sonrası teknik bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokisinde davacıların dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı olan haritaların kapsamları harita üzerinde gösterilmesine rağmen, önceki keşifte dinlenilen yerel bilirkişilerden birinin ölmesi, diğer bilirkişinin ise çok yaşlı olup isimleri hatırlayamaması nedeniyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı olan tescil krokilerinin kenar uzunluklarının olması nedeniyle uygulamaya elverişli olduklarının kabulü gerektiği, sağlıklı sonuca varılabilmesi için, dava konusu taşınmaza komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler, bölgede yapılan liman nedeniyle oluşturulan tüm kamulaştırma haritaları, dere ıslah çalışması ile ilgili tüm haritalar getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında davacıların dayandığı tapu kayıtları ve haritaları uygulanıp kapsamlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi gereğince haritasına göre belirlenmesi, tapu kayıtlarının uygulanmasında kamulaştırma ve dere ıslah çalışmaları haritalarından yararlanılması, tescil krokilerinin uygulama kabiliyetinin bulunmaması durumunda ise tapu kayıtlarının hudutlarının yerel bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesinin istenilmesi, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanması, davacı dayanağı tapu kayıtlarının değişebilir hudutlu olduklarının gözetilmesi, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, Mahkemenin 16.06.2021 tarihli ve 2011/83 Esas, 2021/63 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca mahallinde yeniden keşif yapıldığı, dava konusu taşınmazları bilen yerel bilirkişi tespit edilemediği, bunun üzerine yeniden yerel bilirkişi araştırması yapıldıktan sonra keşfe gidildiği, yapılan keşifte yerel bilirkişilerce dava konusu taşınmazlara ilişkin bilgilerinin olmadığının beyan edildiği, davacılar tarafından tanık da bildirilmediğinden mevcut delillere göre yapılan değerlendirme sonucunda, davacılar tarafından davanın kanıtlamadığının anlaşıldığı gerekçesiyle;
Asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde yargılama sırasında vefat eden birleştirilen davada davacı ... mirasçıları ... ile ... tarafından ayrı ayrı temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Birleştirilen davada davacı ...’nın mirasçısı ... temyiz dilekçesinde özetle; murisi olan annesi ... tarafından dayanılan tapu kaydının, dava konusu taşınmazın bir bölümünü kapsadığını, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da bu hususun beyan edildiğini, Mahkemece söz konusu beyanlara itibar edilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı ...’nın mirasçısı ... temyiz dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın tarafına geç ulaştığını, rahatsızlıkları ve ... ilinde meydana gelen depremde evinin hasar görmesi sebebiyle kararı temyiz edemediğini ileri sürerek, eski hale getirme talebinin kabulü ile kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Mahkemenin Ek Kararı
... Asliye Hukuk Mahkemesinin ek kararıyla; gerekçeli kararın, birleştirilen davada davacı ...’nın mirasçısı ...’a 20.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, adı geçenin ise 02.11.2021 tarihli dilekçe ile eski hale getirme ve temyiz talebinde bulunduğu, bu durumda temyiz isteminin süresinde olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle; eski hale getirme ve temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi; “Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir. Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.”
b) 4721 sayılı Medeni Kanun’un 702/son maddesi; “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucunda ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 321 ada 20 parsel sayılı 12.112,88 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle, Hazine adına ham toprak vasfıyla tespit ve hükmen tescil edilmiş; bilahare taşınmazın ifrazıyla 321 ada 30 ve 31 parsel sayılı taşınmazlar oluşmuştur.
2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; yargılama sırasında vefat eden birleştirilen davada davacı ...’nın mirasçısı ...’un temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3. Birleştirilen davada davacı ...’nın ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup, mirasçılarından ...’un hükmü temyiz etmesinin diğer mirasçılara da sirayet edeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, her ne kadar Mahkemenin ek kararıyla, yargılama sırasında vefat eden birleştirilen davada davacı ... mirasçısı ...’ın temyiz isteminin reddine karar verilmiş olması isabetsiz ise de, mirasçı ...’un temyizi tüm mirasçılar adına yapılmış sayılacağından ve ek karar ... tarafından temyiz edilmediğinden, bu husus yönünden yalnızca eleştirilmekle yetinilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Birleştirilen davada davacı ...’nın mirasçısı ...’un yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 438. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı ...’dan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.