"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/398 E., 2021/692 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.05.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Giresun ili, Görele ilçesi, ... köyü 123 ada 7-11 ve 125 ada 7 parsel sayılı taşınmazın köyde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit gördüğünü ve tapuya bu şekilde tescil edildiğini, yapılan tespitin hatalı olduğunu, çekişmeli taşınmazların tapu kaydının iptali ile mirasbırakan Zaim Gümüş'ten gelen miras hisselerinin müvekkilleri adına tapuya tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... davaya cevap dilekçesinde özetle; davaya konu parsellerin 1/3 hissesinin davacıların mirasbırakanı Zaim Gümüş tarafından kendisine satıldığını, davacıların bu parseller üzerinde miras paylarının bulunmadığını öne sürerek davanın reddini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.01.2020 tarih, 2017/5406 Esas, 2020/5812 Karar sayılı kararıyla;
"..1- Çekişmeli 123 ada 7 ve 125 ada 7 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile esastan ret kararı verilmesi isabetsiz ise de; verilen ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün, gerekçesi açıklanan şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Çekişmeli 123 ada 11 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, davacılar, terekeye göre üçüncü kişi konumundaki davalı aleyhine, elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu taşınmazdaki kendi miras paylarının adlarına tescili istemiyle açmış olduklarından, davada aktif dava ehliyetinin tamamlanma olanağının bulunmaması nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz" olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3 üncü kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açmasının hukuken mümkün olmadığı, elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli payları olmayıp haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702 inci maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği, mirasçılardan birinin terekeye karşı 3 üncü kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak bulunmadığı, davacıların el birliği mülkiyeti sebebiyle davayı ilk açtıklarında el birliği mülkiyet sahibi kişilerle bütün olarak açmaları gerektiğinden davada aktif dava ehliyetinin tamamlanma olanağının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece bozma ilamı sonrası dosya yukarıdaki esasa kaydedilerek tensiben davanın reddine karar verildiğini, bozma ilamına direnilmesi veya direnilmemesi yönünde beyanlarının alınmadığını, şüphesiz ki savunma hakkının kısıtlandığını, kurulan hüküm neredeyse tamamen Yargıtay kararının kopyası niteliğinde olduğunu, davada yer almayan diğer mirasçıların miras şirketlerine temsilci tayinine yönelik dava açmak üzere tarafımıza yetki ve süre verilmeli ve bunun sonucuna göre taraf teşkilinin sağlanmasına olanak sağlanması gerektiğini, davanın aktif husumet yokluğu gerekçesiyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 640 ıncı ve 702 inci maddeleri; 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2 inci maddesi, HGK'nın 2017/13-646 E. 2020/773 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve bozmaya uygun şekilde karar verilmesine göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen sair nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2 inci maddesinde “…O mahkeme, temyiz edenden 434 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü öngörülmüştür
3. Bu açık hüküm karşısında Yerel Mahkemenin bozma kararını taraflara tebliğ edip duruşma açarak beyanlarını almaksızın kendiliğinden ve dosya üzerinden bozma ilamına uyarak davanın reddine karar verilmesi açıkça usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş karar bulunmamaktadır.
4. Hâl böyle olunca; Mahkemece, öncelikle usulüne uygun şekilde taraflar davet edilerek bozmaya karşı beyanları alındıktan sonra bozma kararına uyulup uyulmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacılar vekili için 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınmasına,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.05.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.