"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Asıl dava kabul - Birleştirilen dava ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) ..., paraya ihtiyacı olduğu için davalı ...’dan 2005 yılı Nisan ayında parça parça olmak üzere toplamda 10.000 TL borç aldığını, aylık belli bir faiz ödemesi koşuluyla istediği tarihte borcunu ödemek üzere anlaştıklarını, 2005 yılında hastanede yattığı sırada davalı ...’ın evin tapusunu istediğini, bilahare davalı ...’ın evine gelerek “zor durumda olduğunu, tekstil fabrikasının durma noktasına geldiğini, evin tapusunu verirse kredi kullanabileceğini, daha sonra tekrar taşınmazı iade edeceğini, borcunu da sileceğini” söylediğini, silahını da göstererek bu işin olmasını istediğini, ancak kabul etmediğini, daha sonra oğluyla kendisini evine götürdüğünü, eşini de şahit göstererek bir şey olursa taşınmazı iade alabileceği konusunda kendisini ikna ettiğini, bu hususta 19.12.2005 tarihli sözleşme yaptıklarını ve davalının ayrıca 100.000 TL bedelli senet verdiğini, bunun üzerine maliki olduğu dava konusu 62 ada 33 parsel sayılı taşınmazı, kredi alabilmesi için 19.12.2005 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla devrettiğini, ancak kısa bir süre sonra taşınmazın diğer davalı ...’ya devredildiğini, davalı ...’nın tahliye için ihtarname gönderdiğini, hile ile taşınmazın elinden alındığını, ikinci el davalı ...’nın da iyiniyetli olmadığını, davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek dava konusu 62 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş; yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı ..., iddiaların asılsız olduğunu, emlakçılık yaptığını, davacı ile 5-6 yıldır tanıştıklarını, davacının eşinin rahatsızlığı nedeniyle kendisinden birçok kez borç para aldığını, davacının borçları ödeyemeyince, evinin satılmasını ya da kendisinin satın almasını istediğini, davacıya verdiği borç dışında ayrıca 50.000 TL nakit para ödeyerek taşınmazı satın aldığını, davacıya herhangi bir yazılı belge ya da senet vermediğini, böyle bir senet ya da belge var ise imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) ..., çekişmeli taşınmazı satış yoluyla edindiğini, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu, resmi senette yazılı satış bedelini ödediğini belirterek asıl davanın reddini savunmuş; birleştirilen davada ise el atmanın önlenmesi talebinde bulunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.06.2020 tarihli ve 2020/786 Esas, 2020/788 Karar sayılı kararıyla; hile iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine; mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle birleştirilen el atmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.10.2020 tarihli ve 2020/786 Esas, 2020/788 Karar sayılı kararıyla; asıl davada inançlı işlem ve hile iddiasının usulünce ispatlanamadığı, bu durumda asıl davada davacının çekişmeli taşınmazı kullanımının haklı bir nedene de dayanmadığı gözetildiğinde asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) ...’un istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı (birleştirilen davada davalı) ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 06.10.2021 tarihli ve 2021/276 Esas, 2021/5212 Karar sayılı kararı ile; "19.12.2005 ve 23.12.2005 satış tarihleri ile eldeki davanın açılış tarihi olan 03.03.2006 tarihi nazara alındığında hile iddiası bakımından davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı; her ne kadar 19.12.2005 tarihli belge ile senetteki imzaların davalı ...’a ait olmadığı Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanmış ise de, tanık beyanlarında sözkonusu belge ve senedin, taşınmazın devrini temin amacıyla davalı ... tarafından davacıya verildiğinin ifade edildiği, Bartın Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/474 Esas sayılı ceza dosyasında verilen karara göre de, çekişmeli taşınmazın tefecilik eylemi nedeniyle davalı ...’a devredildiğinin saptandığı, kredi temini için davalı ...’a devredildiği tanıklarca da ifade edilen çekişmeli taşınmazın 4 gün sonra diğer davalı ...’ya devredilmesi olguları hep birlikte değerlendirildiğinde temlikin hile ile gerçekleştiğinin kabulü gerektiği açıktır. Kayıt maliki olan ikinci el davalı ...’nın da, ilk temlikten 4 gün sonra taşınmazı devraldığı ve satış bedelinin resmi senette yazılı bedel olduğunu beyan ettiği, resmi senette yazılı bedelin 11.000,00 TL, keşfen saptanan değerin ise 169.152,00 TL olması karşısında 14.02.1951 tarih 17/1 sayılı İBK gereğince kötüniyetinin davacı tarafça ispatına gerek bulunmadığı gözetildiğinde davalı ...’nın durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olup, TMK’nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağında herhangi bir tereddüt de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, asıl davada tapu iptal tescil isteğinin kabulüne, birleştirilen davanın da bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 23.03.2022 tarihli ve 2021/507 Esas, 2022/164 Karar sayılı kararı ile; bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) vekili, taşınmazı 3. kişiden satın alan davalının iyiniyetli malik olduğunun sabit olduğunu, tanık beyanları ile de bunun aksinin kanıtlanamadığını, iyiniyetinin korunması gerektiğini, güvenilirliği konusunda şüphe uyandıran bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını, muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, inançlı işlem ve hile hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usulü kazanılmış hak" olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09/05/1960 tarihli 21/9 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı).
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Asıl davada davalı (birleştirilen davada davacı) ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Asıl davada, aşağıda yazılı 8.921,32 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Birleştirilen davada, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.