"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/32 E., 2020/204 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.05.2019 tarihli, 2018/615 Esas, 2019/3993 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar ..., ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 105 ada 97, 108 ada 67, 110 ada 133 ve 208 parsel sayılı taşınmazların evvelinde 1942 yılında müvekkillerinin mirasbırakanlara iskanen verildiğini, davalının müvekkillerinin kardeşinin eşi olduğunu, kendisinin kadastro çalışmaları sırasında tespit bilirkişiliği yaptığını, müvekkillerine herkesin hakkına riayet edeceğini söylediği halde taşınmazları müvekkillerinin dava dışı kardeşleri ... adına tespit ettirdiğini, tespit kesinleştikten sonra da taşınmazları Nesimi’den kayden satın aldığını, taşınmazların müvekkilleri tarafından 50-60 yılı aşkın süredir zilyet edildiğini ancak iskan tapuları ve müvekkillerinin zilyetliğinin tespit sırasında yok sayıldığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile iskan tapuları uyarınca müvekkilleri ve murislerinin diğer mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
2. Davacılar vekili 25.12.2013 havale tarihli dilekçeyle; dava dilekçesinde ileri sürülen sebepleri tekrarla dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının yalnızca müvekkillerinin mirasbırakanlardan gelen miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini, taleplerini bu şekilde daraltmak istediklerini belirtmiştir.
3. ... 24.12.2013 tarihli dilekçeyle; eldeki davada kendisinin davacı olarak göründüğünü ancak diğer davacıların vekiline vekalet vermediğini, vekil kendisini tanımadığı halde adına nasıl dava açtığını anlayamadığını, öte yandan somut olayda davacıların iddia ettiği şekilde bir usulsüzlük bulunmadığını ileri sürerek davacıların açtığı davanın kendisi yönüyle iptal edilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde; davacılarla akrabalığının bulunduğunu, davacılar ile dava dışı kardeşlerinin 20-30 yılı aşkın zaman önce mallarını taksim ettilerini, dava konusu taşınmazların da taksimen ...’a düştüğünü, Nesimi tarafından uzun yıllar zilyet edilen taşınmazların adı geçenin köyde oturmaması nedeniyle satışa çıkarılması ve kendisi de yoğun şekilde hayvancılıkla uğraştığından ihtiyacı nedeniyle iyiniyetle satın aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili davalı ... cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların evveli itibariyle davacı tarafla müşterek kök mirasbırakanlardan geldiğini, mirasbırakanın terekesinin taksimiyle taşınmazların kendisine kaldığını, kendisinin de taşınmazları davalıya sattığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Diğer dahili davalılar ... ve müşterekleri tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.02.2015 tarihli, 2012/10 Esas, 2015/41 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre 110 ada 133 parsel sayılı taşınmaz dışındaki dava konusu taşınmazların iskan kayıtları uyarınca davacıların mirasbırakanlara ait olduğu, davalı tarafça taksim iddiasının kanıtlanamadığı, davacı ... tarafından açılmış bir dava bulunmadığı, dahili davalı ...’nin dava tarihi itibariyle taşınmazların tapu kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 105 ada 97, 108 ada 67 ve 110 ada 208 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının 22/35 pay oranında iptali ile 9/35 payının davacı ..., 9/35 payının davacı ..., 2/35 payının ..., 2/35 payının ... adlarına tesciline, kalan payların davalı üzerinde bırakılmasına, 110 ada 133 parsel sayılı taşınmaza yönelik davanın reddine, davacı ...’ın davasının reddine, dahili davalı ... aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan ve usulden reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.05.2019 tarihli, 2018/615 Esas, 2019/3993 Karar sayılı kararıyla; davacılar dava dilekçelerinde terekeye iade istemli olarak dava açmış iseler de yargılama sırasında dosyaya sundukları 25.12.2013 tarihli dilekçelerinde, iskan kayıtlarındaki payları ile mirasbırakanlar ... ve ...’dan gelen kendi miras payları oranında taşınmazların tapu kayıtlarının iptalini talep ettikleri, burada çözülmesi gereken husus, davacıların iskan kaydında yer alan payları bakımından iskan kayıtlarının tapu kaydına dönüşüp dönüşmediği ve davacıların mirasbırakanları ... ve ...’dan gelen miras payları yönünden terekeye göre üçüncü kişi konumundaki davalı ...'a karşı miras paylarına yönelik olarak dava açıp açamayacakları noktasında toplandığı, dosya arasında bulunan belgeler ve müzekkere cevaplarından, davacılar tarafından dayanılan ve tespite de esas olan iskan kayıtlarına dayanılarak her hangi bir tapu kaydı oluşmadığı; bir başka ifade ile iskan kayıtlarının tapu kaydına dönüşmediği anlaşılmakta olup, iskan kayıtlarının bu haliyle ancak zilyetlik belgesi olarak değerlendirilebileceğinin kuşkusuz olduğu, öte yandan davacıların mirasbırakanları olan ...’ın 1979 yılında, ...’nin ise 1978 yılında öldüğü, mirasçılardan ...'in eşi olan davalı ...’ın ise eşi ...'in hayatta olması nedeniyle terekeye göre üçüncü kişi konumunda olduğu, tereke karşısında üçüncü kişi durumunda bulunan davalıya karşı miras payına hasredilen tapu iptali ve tescil davasının, artık tereke adına devam ettirilen bir dava bulunmadığından diğer mirasçıların muvafakatinin alınması ya da terekeye temsilci atanması suretiyle devam ettirilmesinin mümkün bulunmadığı, bu durum karşısında eldeki davada aktif dava ehliyetinin tamamlanma olanağı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, Mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de mirasçılardan ... ve ... tarafından dava konusu taşınmazlar hakkında açılan bir dava bulunmadığı veya davaya usulünce bir katılımları olmadığı halde onlar yönünden de yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin 04.11.2020 tarihli, 2020/32 Esas, 2020/204 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili 07.12.2020 havale tarihli dilekçeyle; Mahkemece yargılama giderleri ile ilgili hüküm kurulurken yalnızca “yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına” ibaresi ile yetinildiğini, hükmün bu şekilde infazının mümkün olmadığını belirterek kararın tavzihini istemiştir.
Mahkemenin 10.11.2020 tarihli ek kararıyla; hükmün yargılama giderleri ile ilgili kısmının açık olmadığı ve vekalet ücreti ile ilgili hüküm kurmanın sehven unutulduğu gerekçesiyle tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığını ancak hüküm yerinde yalnızca “yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına” denilmek suretiyle infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulduğunu, ayrıca lehlerine verilecek vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı alınması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13, 14 ve 17 nci maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297 nci maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Ardahan ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 97 parsel sayılı 5.405,41 metrekare ve 110 ada 133 parsel sayılı 2.102,16 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle; 108 ada 67 parsel sayılı 8.318,86 metrekare ve 110 ada 208 parsel sayılı 26.229,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı, taksim, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş; taşınmazlar bilahare dava tarihinden önce kayden satış suretiyle davalı ... adına tescil edilmiştir.
2. Temyizen incelenen karar, hükmüne uyulan bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Ancak, ... tarafından 24.12.2013 tarihli dilekçeyle, eldeki davada kendisinin davacı olarak göründüğü ancak diğer davacıların vekiline vekalet vermediği, davalılar aleyhine dava açmadığı belirtildiği halde adı geçenin davacı olarak gerekçeli karar başlığında gösterilmesi doğru değildir.
Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni yönüyle yapılan inceleme sonunda, ...’ın isminin Mahkemenin 04.11.2020 tarihli karar başlığı ile 10.11.2020 tarihli ek karar başlığından çıkarılmasına, Mahkeme kararlarının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davalıya iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.