Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1037 E. 2025/2049 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen taşınmaz satışına ilişkin tapu iptali ve tescil davasında, davanın açılmamış sayılıp sayılmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya eksik harcın tamamlanması için verilen süre içinde harcın tamamlanmaması ve davalının da üç aylık süre geçtikten sonra harcı yatırmış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılması gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1821 E., 2023/2179 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/586 E., 2023/350 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; davacının yurt dışında yaşayıp birikimleri ile edindiği 29971 ada 187 parsel sayılı taşınmaz hakkında davacı ile aynı köylü olup emlak işleriyle iştigal eden davalı ...'un davacının eşini arayarak tarlanın imara açıldığını ve parselasyon işlemleri için kendisine vekalet verilmesi gerektiğini beyan ettiğini, davacı ve eşinin noter katibi ...’a parselasyon işlemleri için vekaletname düzenleyeceklerini beyan etmelerine rağmen kendisine ... tarafından haber ulaştırıldığını beyan eden noter katibinin talep olmaksızın satış yetkisi de içeren vekaletname düzenlediğini, daha sonra Almanya'ya dönen davacının taşınmazdaki 885/2400 payının davalı vekil ... tarafından vekaletname kötüye kullanılarak fikir birliği içerisinde bulunan davalı ...’e devredildiğini öğrendiğini, bilahare davalı ...'in hemşehrisi bulunduğu birçok kişiyi bu şekilde dolandırdığını duyduklarını, vekil ..., talep dışı vekaletnameler düzenleyen noter katibi ve taşınmazdaki diğer hisse maliklerinden de hisse alan davalı ...’in organize olarak birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek çekişmeli taşınmazın 885/2400 payının iptali ile davacı adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde 100.000,00 TL bedelin davalı vekil ...’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Türk Borçlar Kanunu'nun 147. maddesi uyarınca vekil eden ile vekil arasındaki iç temsil ilişkisinde zamanaşımı 5 yıl olup bu sürenin geçtiğini, davacının, vekili taşınmazı satma hususunda 2014 yılında yetkilendirdiğini, davalının ise taşınmazı çok daha sonra 2020 tarihinde edindiğini, davalının taşınmazı halen uhdesinde bulundurmasının dahi iyi niyetli olduğunu gösterdiğini, davacı tarafından verilen vekaletnameye ve tapu kaydına güvenerek taşınmazı alan iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, vekalet ilişkisi kötüye kullanılsa dahi bu hususta davalının dahlinin bulunmadığını, resmi senette 416.000,00 TL bedel gösterilmiş ise de davalının 665.000,00 TL'ye yakın bir miktarda ödeme yaptığını, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı ... davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı ...'in taşınmazı bilirkişi raporunda belirtilen bedele göre çok daha düşük bedelle satın aldığı anlaşılmış ise de ceza dosyası kapsamı ve tanık beyanlarına göre davalı ...’in iyi niyetli olduğu, vekaletin kötüye kullanıldığını bilmediği ve bunun aksinin ispat edilmediği, ceza dosyasında davalının ikrarı ile davacının iddiasının sabit olduğu, Mahkemece verilen süreye rağmen davacının talep artırımında bulunmadığı gerekçesiyle davalı ...’e yönelik açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine, davalı ...'a yönelik ikinci kademedeki alacak davasının kabulü ile taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle harcın tamamlanmasının Harçlar Kanunu’nda tarafların isteklerine bırakılmamış olup Mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, eksik harcın davalı vekili tarafından tamamlandığı, taşınmazın aynına ilişkin davalarda hükmedilecek vekalet ücretinin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki ve harcı tamamlanan değeri üzerinden nispi oranda belirlenmesi gerektiği, bu nedenle davalı vekili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, davalı ... hakkında davanın takip edilmediğinden bahisle istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de aleyhine hüküm verilen davalı ...'in herhangi bir istinaf başvurusunun bulunmadığı ve davacının davalı ... hakkındaki talebinin terditli talep olduğu, davacı taraf delillerin toplanmadığını ileri sürmüşse de 28.10.2022 tarihli dilekçesinde ceza dosyasında dinlenen ... ve ...’un beyanlarının tanık beyanları olarak kabulünü ve bu iki tanık dışındaki tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesini talep ettiği, ayrıca Mahkemece yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hususunda beyanda bulunması için verilen süre içerisinde yemin delilinin kullanılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalı vekilince davayı takip etmeyecekleri bildirilmiş ise de duruşma öncesinde böyle bir görüşmenin yapılmadığını, davacı tarafa yalnızca ihtiyati tedbire ilişkin teminatın tamamlanması yönünde ihtar yapıldığını, eksik harca yönelik ihtar verilmeksizin davalı tarafça harcın tamamlanması üzerine hüküm tesis edildiğini, HMK'nın 150/2. maddesine göre davalı tarafın yalnızca dava dilekçesindeki taleple sınırlı olarak davaya devam edebileceğini, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak hüküm tesis edilemeyeceğini, dava değeri aşılarak davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz ve hak arama hürriyetine aykırı olduğunu, davalı ...'un davayı takip edip etmeyeceği hususunda beyanı alınmaksızın aleyhine hüküm tesis edildiğini, bu hususta taraflara ihtar yapılmadığını, delil listesinde yer alan tüm deliller toplanmadan hüküm tesis edildiğini, davalı ...'in taşınmazı edinecek maddi güce sahip olmadığı, davalı ile işbirliği içerisinde olduğu, satışın davacının bilgisi dahilinde olmadığı hususlarında resmi kurumlardan talep edilecek kayıtlara ve tanık beyanlarına dayanıldığını, yemin teklif etme haklarının da hatırlatılmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.

1. Dosyanın incelenmesinden; davacı ...'un 19.09.2014 tarihli vekaletname ile davaya konu taşınmazın satışı hususunda davalı ...'u yetkilendirdiği, davaya konu 29971 ada 187 parsel sayılı 54.081,39 m2 yüz ölçümündeki tarla vasıflı taşınmazda davacı adına kayıtlı 59/160 payın 10.08.2020 tarihinde 416.000,00 TL bedelle davacının vekili ... aracılığıyla diğer davalı ...'e devredildiği anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak tespitini talep ederek 100.000,00 TL değer üzerinden peşin harç yatırmış, Mahkemece yapılan keşif üzerine davaya konu taşınmazda davacıya ait olan payın dava tarihi itibarıyla 1.994.251,26 TL olduğunun belirlenmesi üzerine davacı vekilinin hazır bulunduğu 20.12.2022 tarihli duruşmada Mahkemece eksik 32.349,00 TL tamamlama harcını yatırmak üzere davacı vekiline gelecek celseye kadar kesin süre verilmesine, aksi halde dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına karar verilmiş, 07.03.2023 tarihli sonraki duruşma gününde eksik harcın ikmal edilmemesine rağmen e-duruşma talebi bulunan ancak yapılan aramaya cevap vermeyen davacının mazeretli sayılmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş, 06.06.2023 tarihli duruşmada talep üzerine davalı tarafa verilen süre içerisinde eksik harcın 10.06.2023 tarihinde davalı vekili tarafından tamamlanması üzerine hüküm kurulmuştur.

2. Hemen belirtilmelidir ki; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 2018/36896 Başvuru nolu kararı da bu yöndedir.

3. Bunun yanında; Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

4. Harçlar Kanunu'nun uygulanması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re'sen gözetilmesi gereken bir husustur.

5. Diğer taraftan; dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin gerçekleştiğini tespit eden mahkeme dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verir. Mahkeme bu konuda bir karar vermemiş olsa bile dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin gerçekleştiği anda dosya işlemden kaldırılmış sayılır. (Kuru B., Aydın B., (2021), Medeni Usul Hukuku El Kitabı Cilt 2, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 1231). Böyle bir durumda Mahkemenin yargılamaya devam ederek davayı hükme bağlaması usule aykırı olup bu usul yanlışlığı yalnız başına bozma sebebi teşkil eder. Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına daha sonra karar verilmiş veya işlemden kaldırma kararının daha sonra yazılmış olması dosyanın kararın verildiği tarihte işlemden kaldırıldığı anlamına gelmez ve bu yönde taraflara bir hak vermez. ( Kuru B., (2001), Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı, Cilt IV, Demir Demir, İstanbul, s. 4062). (Pekcanıtez H., Atalay O., Özekes M., (2013), Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Oniki Levha Yayınları, Ankara, s. 339). Bu sebeplerin gerçekleşmesi üzerine Mahkemenin daha sonra vereceği işlemden kaldırma kararı yalnızca açıklayıcı niteliktedir. (Atalı M., Ermenek İ., Erdoğan E., (2018), Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 445). Mahkeme bu konuda bir karar vermemiş olsa dahi davanın açılmamış sayılması nedeniyle ortaya çıkan sonuçlar dosyanın işlemden kaldırılmasını gerektiren hallerden birinin gerçekleştiği anın 3 ay sonrasından itibaren başlar. (Arslan R., Yılmaz E., Taşpınar Ayvaz S., (2017), Medeni Usul Hukuku 3. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 547). Aynı husus davanın açılmamış sayılması bakımından da geçerlidir. Mahkemenin bu kararı daha sonra vermiş olması sonucu değiştirmez. (Yılmaz E., (2021), Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi 3. Cilt 4. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 3077).

6. Somut olayda; Mahkemece 20.12.2022 tarihli duruşmada davacı tarafa eksik harcın yatırılması için verilen kesin sürenin son günü olan 07.03.2023 tarihinde eksik harcın yatırılmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin koşulların oluştuğu, Mahkemece bu hususta karar verilmesi ihmal edilmiş ise de açıklanan kanuni düzenlemelere göre Kanun'un işlemden kaldırma kararına bağladığı sonuçların 07.03.2023 tarihi itibarıyla ortaya çıktığı, her ne kadar Mahkemece 06.06.2023 tarihinde davayı takip edeceğini bildiren davalı tarafa eksik harcı ikmal etmek üzere süre verilmiş ise de harcın davalı tarafça işlemden kaldırma koşulunun gerçekleştiği 07.03.2023 tarihinin üç ay sonrası olan 07.06.2023 sonra 10.06.2023 tarihinde yatırıldığı ve 07.03.2023-07.06.2023 tarihleri arasında davalı tarafça herhangi bir yenileme talebinde de bulunulmadığı gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.