Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1044 E. 2024/2624 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın, davacılar tarafından kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların tapu iptali ve tescil talebinin mülkiyete ilişkin olduğu ve taşınmazın tapulama tespitinin 1982 yılında kesinleştiği gözetilerek, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/310 E., 2023/951 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Elazığ 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/223 E., 2022/398 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin babası olan mirasbırakan ...'ın Elazığ ili, Merkez ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu eski 203 yeni 119 ada 42 parsel sayılı taşınmazı 1986 yılında satın aldığını, satın aldığı tarihte taşınmaz üzerinde bakımsız halde bulunan kümes ve diğer muhtesatların onarım ve bakımlarını yaptığını, mevcut kümesleri tavuk çiftliği haline getirdiğini, dava konusu taşınmazda malik sıfatıyla zilyetliğin nizasız ve fasılasız olarak 1986 yılından beri mirasbırakan ve onun ölümünden sonra davacılar tarafından sürdürüldüğünü, dava konusu taşınmazın 2013-2014 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ham toprak vasfıyla Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiğini, Maliye Hazinesi adına yapılan tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek taşınmazın davalı ... Hazinesi adına olan tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları olan davacılar adına veraset ilamında belirtilen payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, ilgili taşınmazda son yapılan yenileme kadastro işleminin taşınmaz maliklerinin belirlenmesi için değil taşınmaz yüzölçümlerindeki değişiklikle ilgili olduğunu, dava konusu taşınmazın eskiden beri tapuda kayıtlı taşınmaz olup malikinin Hazine olduğunu, bu nedenle olağanüstü zamanaşımı bakımından davanın açılmasının hukuken imkansız olduğunu, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, davacıların taşınmazı yıllardır malik sıfatıyla kullanıp işlettiği yönündeki beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 24.04.1980 tarihinde yapıldığı ve 01.09.1982 yılında Maliye Hazinesi adına hükmen tescil edilerek kesinleştiği, davacı tarafın davaya konu taşınmazın satın alındığını belirttiği tarihte davaya konu taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olup tapulu taşınmazların satışının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89 uncu maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmeyeceği, davacı tarafın dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazın 2013-2014 yıllarında yapılan kadastro tespitinde yanlış tescil edildiğini belirttiği, davaya konu taşınmazda 2012 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince uygulama kadastrosu yapıldığı, uygulama kadastrosunun mülkiyet tespitine ilişkin olmayıp sadece sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hatalara yönelik olduğu, davacı tarafın tespit kadastrosu kesinleşip 10 yıllık sürenin geçmesinden sonra tapu iptali ve tescil istemiyle dava açtığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.

B. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın, kadastro sonrası zilyetliğe dayanan tapu iptali ve tescili davalarında 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağına ilişkin Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06.02.2017 tarihli ve 2016/8519 Esas, 2017/566 Karar sayılı emsal yargıtay kararına aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu taşınmazın tapulama tespitinin 01.09.1982 tarihinde kesinleştiği, davanın 3402 sayılı Kanun'un 12/3 ncü maddesinde yer alan 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.06.2022 tarihinde açıldığı, her ne kadar davacılar tarafından dava konusu taşınmazda uygulama kadastrosu yapılarak kesinleşmesinin üzerinden 10 yıllık süre dolmadan eldeki dava açılmış ise de, davacıların dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın Hazine adına yapılan tespitinin hukuka aykırı olduğu, taşınmazın 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız zilyetliklerinde bulunduğu belirtilerek tapu kaydının iptali ile adlarına tescil isteminde bulundukları, bu durumda iddianın ileri sürülüş biçimi, ileri sürülen beyanlar ve talep sonucuna göre istemin mülkiyet hakkına yönelik olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 22/2-a hükmü uyarınca yapılan uygulama kadastrosu çalışmalarında mülkiyet uyuşmazlıklarının çözümlenmesi mümkün olmadığı gibi mülkiyet hakkının yatay kapsamının belirlenmesi ve taşınmazı komşu taşınmazlardan ayıran, ferdileştirilmesini sağlayan harita ve planlarda yapılan ölçü, sınırlandırma, tersimat veya hesaplama hatalarının düzeltilmesinin amaçlandığı, bu haliyle istemin mülkiyete ilişkin olması ve dava konusu taşınmaza ilişkin tapulama tespitinin 01.09.1982 yılında kesinleşmesi dikkate alındığında dava tarihi itibariyle davanın hak düşürücü süreye uğradığı, Mahkemece varılan sonucun isabetli olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 427, 60 TL onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.