Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1048 E. 2025/2283 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile muhdesat şerhinin iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, iddia ettiği senetle taşınmazı satın aldığını ispatlayamaması ve kadastro öncesi zilyetliğini kanıtlayamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden ve yalnızca 3. katın davacıya ait olduğuna dair şerh düşülmesine karar veren hükmü onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/617 E., 2023/501 K.

Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacının annesi ... tarafından 20.12.1993 tarihli senet ile davacıya temlik edildiğini, taşınmazın beyanlar hanesinde üzerindeki evin ..., ..., ... ve ... 'a ait olduğu yönünde hatalı şerh bulunduğunu, davacının annesi ile diğer kardeşlerinin evin yapımında herhangi bir haklarının bulunmadığını ileri sürerek 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tescilini, beyanlar hanesindeki diğer davalıların isimlerinin terkinini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerinin geçtiğini, çekişmeli taşınmazın ... tarafından 23.07.1999 tarihli bakım şartıyla torunu ...'a satıldığını, 20.12.1993 tarihli senedin sahte olduğunu, davacının bu taşınmazı satın alacak ve üzerindeki binayı yapacak ekonomik gücü bulunmadığını, ...'ın sağ olduğunu, davacının sadece 3.katı yaptığını ve halen oturduğunu, bunun dışında taşınmazda bir hakkı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Bartın 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli 2017/173 Esas ve 2019/208 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın sadece ...’a ait olmayıp muris ... mirasçılarına ait olması gerektiği, taşınmaz üzerindeki üç katlı binanın ilk iki katının muris ...’ın sağlığında inşa edildiği, bu iki katın davacı nam ve hesabına yapıldığına dair dosyada bir delil bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki binanın ilk iki katının ... mirasçılarının ortak mülkiyetinde olması gerektiği, binanın üçüncü katının ise ... öldükten sonra davacı tarafından kendi nam ve hesabına inşa edildiği ve halen taşınmazda davacı ve ailesinin yaşadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının 1/4 oranında iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesinde 1.ve 2. kattaki hususların aynen muhafaza edilmesine, 3. kata ilişkin beyanın silinerek 3. katın davacıya ait olduğu yönünde şerh düşülmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 03.06.2020 tarihli 2019/1258 Esas ve 2020/491 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafın çekişmeli taşınmazın kadastro öncesinde satın alınıp zilyetliğinin devralındığı olgusunu ispatlayamadığı ancak çekişmeli taşınmazın kök muris ...'dan intikal ettiği belirlenerek çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacının kök muristen gelen taşınmazda miras payı bulunduğu ve taşınmazın üçüncü katının murisin ölümünden sonra davacı tarafından yapıldığı göz önünde bulundurularak yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurularının, HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Kararın, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.10.2022 tarihli 2021/4894 Esas ve 2022/6363 Karar sayılı kararı ile “Mahkemece taşınmazın evveliyatının davacı ve davalıların murisi ...’e ait olduğu ve çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince davacının miras hissesi oranında taşınmazın 1/4 payının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de davacının kök muris ...’den miras payı isteği bulunmayıp annesi ...’dan senet ile satın alma iddiası mevcut olduğundan HMK’nın 25. ve 26. maddelerine göre taleple bağlılık kuralı gereği yeniden karar verilmesi gerektiği belirtilerek” karar bozulmuştur.

Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; inkar edilen senetteki parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda parmak izi incelemesi yapılmasının mümkün olmadığı zira imza incelemesinin usulde yalnız imzalar için tanınmış bir yol olduğu, diğer taraftan usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senedin yazılı delil başlangıcı da sayılamayacağı, davacı tarafın, iddiasını tanık ile de ispat edemeyeceği, somut olayda parmak basma işleminin ve senedin şahitlerin ve tarafların huzurunda düzenlenmediği ve senet içeriğinin ... tarafından kesin bir suretle bilindiği yönünde Mahkemece kanaat oluşmadığı, ayrıca senedin gerçekliğinin ispatlanmadığı, muhdesatın aidiyeti noktasında dinlenen davacı tanıklarının yapının ilk iki katının davacının babasının sağlığında davacı ile birlikte yapıldığını, 3. katın ise yalnızca davacı tarafından yapıldığını bildirdikleri, bu yöndeki ortak beyanların davalı tanıkları ve mahalli bilirkişi beyanları ile birlikte doğrulandığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine, çekişmeli 182 ada 1 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhin 3. kata ilişkin beyanın silinerek 3. katın davacıya ait olduğu yönünde şerh düşülmesine, beyanlar hanesindeki 1. ve 2. katlar yönünden aidiyet tespitinin aynen devamına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; satış senedinin içeriğinin doğru olduğunu, senet tanığı ...’nin beyanına Mahkemece itibar edilmediğini, senet tarihinin hatalı olmasının temliki geçersiz hale getirmeyeceğini, kadastrodan önce taşınmazın tapusuz olup taşınır hükmünde olduğunu, davacı tarafın iddiasını ispat ettiğini, taşınmaz üzerine davacının 3 katlı bina inşa ettiğini, kimsenin sahibi olmadığı yere bina inşa etmeyeceğini, Mahkemece 3 katlı bina için hüküm kurulduğunu ancak ahır için hüküm kurulmadığını, yargılama giderlerinin hesabında da hata yapıldığını belirterek ve re'sen tespit edilecek nedenlerle kısmen ret kararının bozulmasını talep etmiştir.

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının sunduğu senedin sahte ve geçersiz olduğunu, söz konusu senetten davacı ...'ın haberi olmadığını, davacının davasını ispatlayamadığını, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verildiğinden beyanlar hanesinin düzeltilmesini talep etme hakkı olmadığını, davacının temyiz itirazlarının reddi ile davacının tüm talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile muhdesat şerhinin iptaline ilişkindir.

Kadastro sonucunda Bartın ili Şarköy köyü çalışma alanında bulunan 182 ada 1 parsel sayılı 932,26 m2 yüz ölçümlü taşınmaz bahçe niteliği ile beyanlar hanesine ''Üzerindeki 3 katlı kargir ev ve ahır ... kızı ... ve ... çocukları ... ve ... ve ...'lara aittir.'' şerhi verilmek suretiyle irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve tescil edilmiş olup bilahare 22.08.2008 tarihli satış ile ... oğlu ...'a kayden devredilmiştir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ve davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 3.103,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.