Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1060 E. 2024/1879 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, babasından beri zilyetliğinde olduğunu iddia ettiği taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tesciline ilişkin talep.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin mülkiyete dayalı olmadığı, kadastro tespitinden sonraki zilyetlik iddiasında ise Türk Medeni Kanunu'nun 713/2. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı ve kadastro tespitinden önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebinin de hak düşürücü süreye uğradığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/941 E., 2021/1318 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/624 E., 2020/69 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı; Ankara ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 116915 ada 2 parsel sayılı taşınmazı yaklaşık 35 yıldan beri malik sıfatıyla ekip biçtiğini, dava konusu taşınmazın hala kendisinin zilyetliğinde olduğunu, tarlaya ilişkin her türlü giderlerin kendisi tarafından eksiksiz olarak ödendiğini, söz konusu tarlanın kendisinden önce de babası Yusuf Yıldız tarafından ekilip biçildiğini, taşınmaz üzerindeki hak sahipliğinin tapuya kaydedilmesini istediğini, ancak tapunun ... adına olduğunu, ...'ın ölmesi nedeniyle davayı mirasçılarına karşı açtığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2. Müdahale talebinde bulunan ... 04.10.2017 tarihli dilekçesi ile; babası ... ile davalıların mirasbırakanı olan ... arasında kadastro geçmeden önce yapılan Köy Satış Senedi ile dava konusu taşınmazın babasına satılarak zilyetliğinin devredildiğini, satımdan itibaren taşınmazın kendileri tarafından kullanıldığını, ekilip biçildiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

1.Dahili davalı ...; davacının amcasının oğlu olduğunu, kendisinin (davalının) 8-10 yaşlarında iken köyden ayrıldığını, dava konusu taşınmazın yaklaşık 35 yıldır davacı tarafından kullanıldığını, buna rıza gösterenin ağabeyi ... olduğunu, bu yerin daha önceden de davacının babası tarafından kullanıldığının bildirildiğini, tapu kayıtlarında halen vefat eden babası adına kayıtlı bulunan miras yoluyla tarafına hak olarak geçen bu yeri davacının uzun zamandan beri kullanıyor olması nedeniyle adına geçirmek istemesinin etik olmadığını ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taşınmazın davacı adına tapuya tesciline rızasının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı ..., davacının açmış olduğu davayı kabul etmenin mümkün olmadığını, mirasçısı olduğu arazideki yasal hakkının korunmasına karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.

3. Davalılar vekili; dava konusu taşınmazı hiçbir zaman ve şekilde malik sıfatıyla kullanmamış olan davacının kötü niyetli davasının reddine, dava konusu taşınmazın kendisine ait olduğu iddiasındaki müdahil davasının reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.2020 tarihli ve 2016/624 Esas, 2020/69 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı vekilince Ankara ili ... ilçesi ... mahallesi 116915 ada 2 parsel taşınmazın davacı tarafından yaklaşık 35 yıldan beri malik sıfatıyla ekip biçildiği, dava konusu taşınmazın hala müvekkilinin zilyetliğinde olduğu, tarlaya ilişkin her türlü giderlerin müvekkili tarafından eksiksiz olarak ödendiği iddiasıyla TMK'nın 713 maddesi gereğince davacı adına tescili talep edilmiş ise de, dava konusu taşınmazın 06.05.1970 tarih 4755 yevmiye sayılı işlem ile hükmen davalıların miras bırakanı ... oğlu ... adına tescil edildiği; dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacıya devri konusunda adi veya resmi yazılı bir sözleşme bulunmadığı; tanık anlatımlarına göre taşınmazın kullanımı belirli bir dönem davacıya bırakılmış ise de mülkiyetin devri iradesinin bulunmadığı; asli müdahilin davayı takip ettiği ve son celse davalı vekilinin davacı ve asli müdahil yönünden davanın reddini talep ettiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önceki TMK'nın 713 maddesinde düzenlenen zilyetliğe dayalı kazanım koşullarının oluşmadığı, taleplerin sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın ve asli müdahil ...'ın taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu taşınmazı malik sıfatıyla yaklaşık 35 senedir ekip biçtiğini, davalı tarafın kendi rızaları ile ekip biçtiği yönündeki savunmasının, uzun süredir davacının kullanımına rıza göstermelerinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, yerel bilirkişinin, tanıkların ve bizzat davalıların taşınmazda davacının zilyet olduğunu beyan ettiklerini, olağanüstü zamanlaşımına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında herhangi bir sözleşme, devir ya da tapusal işlem aranmadığından Mahkemenin bu yöndeki kabulünün doğru olmadığını, zaten olsa idi resmi şekilde taşınmazın müvekkili adına tescil edilmesinin sağlanacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.10.2021 tarihli ve 2020/941 Esas, 2021/1318 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar davacı ve müdahil davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil talep etmişlerse de; dava konusu eski 1192 (yeni 116915 ada 2 ) sayılı parselin hükmen 06.05.1970 tarihinde tapuya tescil edildiği, davanın 28.12.2016 tarihinde açıldığı, kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılması nedeniyle kadastro tespitinden önceki nedene dayalı talebin hak düşürücü süreye uğradığı, tapu kaydı oluştuktan sonraki zilyetlik iddialarına gelince; davacının taşınmazı malik sıfatıyla kullandığını ispat edemediği gibi dava konusu taşınmazın kadastro tespitinde isimleri belirtilmemiş olsa da "... mirasçıları" adına tespit ve tescil edildiği, ... adına tespit edilmediği, bu nedenle tapu kaydının hukuki değerini yitirmesinin de söz konusu olamayacağından TMK'nın 713/2 nci maddesinde öngörülen koşulların da oluşmadığı sonucuna varıldığından Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 ve 14 üncü maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ıncı ve 713/1 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu Ankara ili, ... ilçesi, ... köyünde yer alan 1192 parsel sayılı 16.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... oğlu ...'ın zilyetliğinde iken 1968 yılında ölümü ile eşi ... ve evlatları ..., ..., ...'i terk ettiği ve mirasçıları adına tespit yapıldığı belirtilerek malik hanesine ise ... oğlu ... (mirasçıları) şeklinde yazılarak tespit yapıldığı, hükmen 06.05.1970 tarihinde ... mirasçıları adına tescil edildiği, 2012 yılında yapılan uygulama kadastrosu ile de eski 1192 sayılı parselin yeni 116915 ada 2 parsel sayılı taşınmaz olarak ve 17059,10 m2 yüzölçümü ile tescil edildiği, 27.10.2017 tarihinde intikal yolu ile ...'ın tüm mirasçıları adına tapuya tescil edildiği, davacı ...'ın 28.12.2016 tarihinde taşınmazın öncesinde babasının sonrasında kendisinin zilyetliğinde olduğu iddiasına dayanarak TMK'nın 713 üncü maddesi gereğince adına tapuya tescili istemiyle dava açtığı, yargılama sırasında ...'ın, dava konusu taşınmazı kadastro öncesinde mirasbırakanı ...'ın köy senedi ile ...'dan satın aldığını, 17.08.1992 tarihli gayrimenkul satış senedi ile alındığını ileri sürerek davaya müdahil olduğu, ... oğlu ...'ın 17.11.1947 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak 1997 yılında ölen eşi ...'den olma çocukları ..., ... ve Hacılaver'in kaldığı, ...'ın 2017 yılında, ...'ın da 2006 yılında ölümü ile mirasçılarının kaldığı, Hacılaver'in ise sağ olduğu anlaşılmaktadır.

2.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 368,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.