Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1182 E. 2025/2426 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edildiği ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğinin iktisap edildiği iddiasıyla açılan tapu tescil davasında, taşınmazın zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın ırmak yatağı niteliğinde olması sebebiyle sadece imar ve ihya ile zilyetlikle iktisap edilebileceği, mahkemenin yaptığı araştırmanın yetersiz olduğu, taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre konumunun belirlenmediği, taşkın yatağı olup olmadığının netlik kazanmadığı ve ziraat bilirkişi raporunun bilimsel verilere dayanmadığı gerekçeleriyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/982 E., 2023/888 K.

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasının; bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; .... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine; çekişmeli taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davacı lehine imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kabulüne, harita mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 20.05.2015 tarihli krokili raporda (A) harfiyle gösterilen 1.756,39 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.10.2018 tarih, 2016/2690 Esas, 2018/5510 Karar sayılı kararıyla: ''Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davacının aktif dava ehliyetinin araştırılması, bundan sonra çekişmeli taşınmazı kapsayan dava tarihinden en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi, 3 kişilik ziraat mühendisi, 3 kişilik jeoloji mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılması suretiyle alınan bilirkişi raporları ile tanık ve yerel bilirkişi beyanları marifetiyle çekişmeli taşınmazın özel mülkiyete konu olacak şekilde imar ve ihya edilip-edilmediği, zilyetlikle kazanma şartlarının davacı taraf lehine oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi'' gereğine değinilerek kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; çekişmeli taşınmazın özel mülkiyete konu nitelikte tarım arazisi vasıflı yerlerden olduğu, somut olayda imar-ihya suretiyle zilyetlikle iktisap koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfiyle gösterilen 1.640,40 metrekarelik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir.

V.TEMYİZ

A.Temyiz Sebepleri

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Davalı Hazine temsilcisi; davanın hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığını, görev, yetki ve husumet itirazlarının bulunduğunu, çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında tespit harici bırakılmasının o yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna delalet olduğunu, bu nitelikteki taşınmazların ise zilyetlikle kazanılamayacağını, somut olayda zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleşmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili isteğine ilişkindir.

1. Davacı, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapulama sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın adına tescili isteğiyle dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşif ve birleşik kroki incelendiğinde iddiaya konu taşınmazın ırmak yatağı nedeniyle tescil harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.

2. Bilindiği üzere, bir yerin zilyetlikle edinilebilmesi için taşınmaz malın çekişmesiz ve aralıksız, ekonomik amaca uygun şekilde en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla kullanılması gerekmektedir. Bu cümleden olmak üzere, zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak dava açan iddia sahibinin, lehine iktisap koşullarının oluştuğunu somut ve bilimsel verilere uygun delillerle ispat etmesi gerekecektir. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Kanun'un 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

3. Somut olayda, çekişmeli taşınmaz ırmak yatağı niteliğiyle tespit harici bırakıldığına göre ancak imar-ihya ve ekonomik amaca uygun zilyetlik yoluyla iktisabı mümkündür. Mahkemece, olayda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne hükmedilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Mahallinde keşif günü taşınmaz başında alınan görüntüler incelendiğinde taşınmazın yer yer sazlık vaziyette olduğu, taban suyu seviyesinin yüksek olduğu, zeminin alüvyal tabaka ile kaplı olduğu, ırmak yatağı ile çekişmeli taşınmaz arasında yer yer kot farkının çok düştüğü anlaşılmaktadır. Diğer yandan jeoloji mühendisleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde taşınmazın ırmak yatağından kazanılmadığı, aktif ırmak yatağına dahil olmadığı bildirilmiş ise de rapor içeriğinde taşınmazın bulunduğu alanın taşkına maruz kalabileceğinin belirtildiği, bu haliyle raporun kendi içerisinde çelişkili olduğu, taşınmazın niteliği hususunda tereddüt oluştuğu anlaşılmaktadır. Tüm bunlardan bağımsız olmak üzere taşınmazın bitişiğinde akarsu yer aldığı halde, taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre konumu belirlenmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemez.

4. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu sahayı kapsayan topografik haritalar ile hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ve temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede İdarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi olup olmadığı, var ise İdarece belirlenen kıyı-kenar çizgisinin davacıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı ve kıyı-kenar çizgisini gösterir haritanın bir sureti dosyasına eklenmeli, İdarece kıyı-kenar çizgisi belirleme çalışması yapılmadığının tespiti halinde ise 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi kıyı-kenar çizgisi Mahkemece usulüne uygun şekilde tespit edilmeli, bu tespit yapılırken 13.03.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan kıyı şeridinin nasıl tespit edileceğine dair kural ve yöntemler ile 17.04.1990 tarih, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlar ve 9. maddesi hükmü göz önünde tutulmalı, bu şekilde dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisi, 3621 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre bu işlerde uzman olan üç jeoloji mühendisi ile ziraat ve harita mühendislerinden oluşturulacak beş kişilik uzman bilirkişi kurulu huzuruyla keşif yapılmalıdır.

5. Yapılacak keşif sırasında öncelikle, varsa İdarece belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre çekişmeli taşınmazın konumu tespit edilmeli ve harita üzerinde bu konum gösterilmeli, İdarece belirlenen kıyı-kenar çizgisinin bulunmaması halinde ise yukarıda belirtilen esaslara uygun olarak kıyı-kenar çizgisi saptanarak çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisinin kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli, dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, ırmak ile çekişmeli taşınmaz arasında inşa edildiği anlaşılan setlerin hangi tarihte yapıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; ziraat bilirkişisinden çekişmeli taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, öncesinin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, imar-ihya gerektiren yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte başlanıp tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ve çekişmeli taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen, bilimsel verilere dayalı, önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, çekişmeli taşınmaz ve çevresinin yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmaz sınırları kabaca işaretlettirilmeli; harita ya da jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden dosya kapsamında yer alan stereoskopik hava fotoğrafları ile topografik haritalar, memleket haritaları ve uydu görüntülerinin incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz ile komşusu ırmağın konumunu, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı, sunulan raporda çekişmeli taşınmazın memleket haritası ve uydu fotoğrafları üzerindeki konumu gösterilmeli; fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli kroki ve ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli; mahalli bilirkişi ve tanık beyanları teknik raporlar ile denetlenmeli, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Boyabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

07.05.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.