"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/800 E., 2023/305 K.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ...; Ankara ili, .... ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümleri hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalılar aşamalarda; çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.03.2016 tarih, 2013/109 Esas, 2016/233 Karar sayılı kararı ile; davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda yeri gösterilen doğusunda 211 parsel sayılı taşınmaz, batısında 188 parsel sayılı taşınmaz ve kuzeyinde 187 parsel sayılı taşınmaz bulunan toplam 387,63 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine vekili, ... vekili ile Ankara Büyükşehir Başkanlığı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarihli ve 2016/16117 Esas, 2020/957 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, bilahare davalı Hazine vekili ve ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.04.2021 tarih ve 2020/9225 Esas, 2021/3644 Karar sayılı ilamıyla; Mahkemece infaza elverişli ve denetlenebilir bir rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz ve hükmün kapsamını belirleme açısından denetime elverişli olmayan rapora dayanarak hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için çekişmeli taşınmaz başında fen bilirkişi refakatiyle yeniden keşif yapılarak dava kapsamını gösterir, hükmün infazına elverişli ve denetlenebilir bir rapor alınmak suretiyle karar verilmesi, karar verilirken tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin davalarda, davanın niteliği gereği vekalet ücreti dahil davalılar aleyhine yargılama giderine hükmedilemeyeceği, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması hususunun da düşünülmesi gereğine değinilerek onama ilamının ortadan kaldırılmasına ve hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 13.06.2022 tarihli fen bilirkişisi raporunda "T1" ile gösterilen 351,06 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz ile aynı krokide "T2" ile gösterilen 280,99 metrekare yüz ölçümlü taşınmazın son parsel numarası verilmek kaydıyla davacı adına tam hisse şeklinde tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın, kadastro sırasında ziraate elverişsiz olması nedeniyle tapulama harici bırakıldığı, bu nedenle imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunu, somut olayda imar ve ihya hususunun araştırılmadığını, öte yandan imar ve ihya olgusunun tek başına taşınmazın mülkiyetinin kazanılması için yeterli olmadığını, mülk edinme koşullarından en önemlisinin zilyetliğin nizasız, fasılasız ve malik sıfatıyla en az 20 yıl devam etmesi hususu olduğunu; ne var ki aşamalarda bu yönler araştırılmadan, mevcut bilirkişi raporlarına yönelik itirazlar değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, davacının taşınmazdan mesken olarak istifade ettiğini, bu nedenle davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili istemine ilişkindir.
1. Davacı ...; ilçesi, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yazılı şekilde davanın kabulüne hükmedilmiştir.
2. Anlam itibariyle usuli kazanılmış hak kavramı, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) gerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir (Hukuk Genel Kurulunun 15.03.2023 tarihli, 2021/2-668 E., 2023/191 K. sayılı kararı,§ 16).
3. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Aynı şekilde mahkemece verilen ilk hükmün temyiz edilmemesi hâlinde, hükmü temyiz etmeyen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla artık bu tarafın kararı temyizinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK) (§ 20). Diğer yandan bir mahkeme kararını temyiz etmeyen taraf hakkında “kararı bu haliyle benimsemiş olduğu” sonucuna ulaşılır. Kararın temyiz edilmeyerek şekli anlamda kesin hükme dönüşmesi karar lehine olan için usuli müktesep hak oluştururken, karar aleyhine olan kimse için de bir katlanma yükümlülüğü meydana getirir. (...) (§ 21).
4. Somut olaya dönüldüğünde; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, davacı ... dava dilekçesinde, yaklaşık 500,00 metrekare bölümün adına tescili istemiyle dava açmış, Mahkemece bozma kararı öncesinde yapılan keşifte çekişmeli taşınmaz bölümünün 387,63 metrekare olduğu belirlenmek suretiyle bu bölüm yönünden davanın kabulü ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, bahsi geçen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Şu halde, önceki karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden davalılar lehine usulü müktesep hak oluşacağı tereddütsüzdür.
5. Eldeki temyiz isteğine konu kararda ise bu kez hükme esas alınan fen bilirkişisi raporunda "T1" ile gösterilen 351,06 metrekare yüz ölçümlü taşınmaz ile "T2" ile gösterilen 280,99 metrekare yüz ölçümlü taşınmazın davacı adına tesciline hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca bozma kararından sonra hükmü temyiz etmeyen davacı lehine olacak şekilde, davalılar yönünden oluşan müktesep hak gözetilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Doğru sonuca varılabilmesi için bozma ilamından önceki karara esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli kroki ile eldeki karara esas fen bilirkişi krokisi çakıştırılmalı, ilk krokiye konu edilen yer ile hükme esas alınan ikinci krokide gösterilen yerin aynı taşınmaz olup olmadığı belirlenmeli, aynı taşınmaz olmadığının anlaşılması halinde usulü kazanılmış haklara riayet edilmek suretiyle ilk krokide belirlenen yer kadar bölümün davacı adına tesciline karar verilmelidir.
Mahkemece, değinilen husus gözetilmeksizin, söz konusu tereddütler giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme açık olmak üzere,
14.05.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.