"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/795 E., 2023/1492 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/ Usulden Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alucra Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/50 E., 2022/88 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; Giresun ili, Alucra ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 50-60 senedir zilyet ve tasarrufunda bulundurduğu 169 ada 10 parsel sayılı taşınmazın İbrahim oğlu ... adına, mirasbırakan babası ...'dan intikal eden 132 ada 26 parsel sayılı taşımazın ise davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, 169 ada 10 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 50-60 senedir zilyetliği altında bulunan bir çayır, 132 ada 26 parsel sayılı taşınmazın ise mirasbırakandan intikalen gelen ve yaklaşık 30-40 yıldır zilyetliği altında bulunan bir bahçe olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ... ve ... müşterek sundukları cevap dilekçelerinde özetle; açılan davanın yersiz ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu taşınmazların birbirlerinden farklı olup farklı kişiler adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, davalı köy tüzel kişiliği ile diğer davalılar arasında husumet bağı bulunmadığını, dolayısıyla davaların tefrik edilmesi gerektiğini, dava konusu 169 ada 10 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları ...'a ait olduğunu, eski tapusu bulunan taşınmazın mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasçılarına intikal ettiğini, davacının bu taşınmazla hiçbir alakasının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı ..., ... ve ... ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; dava konusu 169 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastrodan önce babaları adına tapuda kayıtlı olduğunu, kadastro sırasında da babaları ... adına tespit ve tescil edildiğini, davacının bu taşınmazla herhangi bir alakasının bulunmadığını, tapulu taşınmaz hakkındaki zilyetlik iddiasının dinlenemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle, dava konusu 132 ada 26 parsel sayılı taşınmazın davacıya ait olduğunu, kadastro sırasında yanlışlıkla köy tüzel kişiliği adına yazıldığını, bu taşınmazın davacıya babasından kaldığını ve sebze yetiştirmek amacıyla kullanıldığını, taşınmazın davacı adına tapuya tescil edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunmamışlardır.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; keşifte alınan mahalli bilirkişi beyanları ve muhtarlık dilekçesi doğrultusunda Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde düzenlenen olağanüstü zamanaşımı ile kazanma koşullarının davacının mirasbırakanı lehine oluştuğu, harman yeri olarak kullanmak ve meyve-sebze ekim-dikimi yapmak suretiyle dava konusu 132 ada 26 parsel sayılı taşınmaza kadastro öncesi en az 20 yıl boyunca nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile zilyet olunduğu, dava konusu parselin köy tüzel kişiliğine ait bir yer olmadığı, bu aşamada tespiti gerekli olan hususun dava konusu parselin davacıya taksim edilip edilmediğine yönelik olduğu, tapu müdürlüğünden davacının mirasbırakanı ve davacı açısından aynı çalışma alanında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tescil edilmiş tapu kayıtları olup olmadığı hususunun sorulduğu ve davacının mirasbırakanı adına kayıtlı taşınmaz olmadığı, davacı adına ise 3 adet taşınmaz kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, taksim olmamış olsa idi köyde davacı mirasbırakanı adına kayıtlı taşınmazlar olmasının bekleneceğini ve 39 uncu celse dinlenilen mahalli bilirkişi ...'un beyanlarından dava konusu parseli mirasbırakanın vefatından sonra davacı dışında kullanan bir mirasçı görülmediğinin, diğer mirasçıların niza çıkardığına ilişkin bir duyumunun da olmadığının anlaşıldığı, nitekim mirasbırakanın 1981 yılında vefat ettiği ve o tarihten beri davacının parseli kullandığının sabit olduğu, günümüze kadar itirazı olmayan mirasçıların dava konusu yerin davacıya ait olduğuna dair rızalarının olduğu, davacının 169 ada 10 parsel sayılı taşınmaz açısından talebinin tefrik edilerek ayrı bir esas üzerinden değerlendirilmesine, 132 ada 26 parsel sayılı taşınmaz açısından ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Maliye Hazinesi temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davacı adına tescil şartlarının oluşmadığını, Mahkemece eksik inceleme yapıldığını beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davanın, kadastrodan önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin oluğu, tapu iptali ve tescil davalarının sağ ise kayıt maliki, ölmüş ise mirasçıları aleyhine açılmasının gerekli ve yeterli olduğu, nitekim somut olayda da davacı tarafın, tapu kayıt maliki olan davalı ...'ne husumet yönelterek eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında Mahkemece Hazine’nin re'sen davaya dahil edilmesinın adı geçene taraf sıfatı kazandırmayacağı, kural olarak davanın tarafı olmayan kişilerin, aleyhlerine bir durum yaratılmadığı sürece hükmü istinaf veya temyiz edemeyecekleri, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre bir hükmü hukuksal yararı bulunmak koşulu ile ancak davanın taraflarının temyiz ve istinaf edebilecekleri, çekişmeli taşınmaz davalı ... adına tapuda kayıtlı olup çekişmeli taşınmaz yönünden verilen hüküm ile Hazine aleyhine herhangi bir hukuksal durum da yaratılmadığı, davalı Hazinenin kararı istinaf etmekte hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukukla bağdaşmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararında Hazinenin taraf gösterildiğini ve hükümde Hazine ile ilgili olan kısımların da bulunduğunu, bu kapsamda karardan etkilendiklerinin sabit olduğunu, Hazine yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, diğer yandan İlk Derece Mahkemesinin Hazine'yi yasal hasım yapmasının uygun olduğunu, dava konusu olayda davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını, Mahkemece eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verildiğini, hükme dayanak bilirkişi raporlarının hüküm vermeye elverişli olmadığını, tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının yanlı olduğunu, davacının davasını hak düşürücü süre içerisinde açmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ... tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince temyiz eden davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.