Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1250 E. 2024/2772 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından 20 yıldan fazla süredir zilyetliğinde bulunduğu iddia edilen ve 1956 yılı tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili istemine karşı Hazine'nin itirazı üzerine uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, toplanan deliller ve yapılan keşif neticesinde davacının ve mirasbırakanının taşınmaz üzerinde 20 yıldan fazla süredir devam eden, nizasız ve malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunduğu, taşınmazın mera vasfında olmadığı ve Hazine'nin mülkiyetinde bulunmadığı kanaatine vararak, davacının tapu tescili talebinin kabulüne dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1411 E., 2023/1414 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul / Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/494 E., 2023/374 K.

Taraflar arasındaki tapusuz taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... köyü Köprübaşı mevkiinde bulunan, doğusu;... Köyü Tüzel Kişiliğine ait taşınmaz, batısı; arazi yolu, kuzeyi; arazi yolu, güneyi; ... taşınmazı ile çevrili bulunan taşınmazın 20 yıldan fazla bir süreden beri zilyedliğinde bulunduğunu, zilyetliğinin malik sıfatıyla nizasız ve çekişmesiz olduğunu, dava konusu taşınmazların bir bütünden bölünme olmadığını, komşu taşınmaz mallardan kesin sınırlar ile ayrılmış bulunduğunu, dava konusu taşınmaz malların köyün tapulama tespitinden evvel de evvelki zilyedin hüküm ve tasarrufunda bulunduğunu, zilyedin tasarrufunun yasanın aradığı manada zilyetliği kesilmeden geçici olarak kesintiye uğradığını, bu sırada köyün tapulama tespiti yapılmış bulunduğu için tespit dışı kaldığını, tapulama tespitinden sonra yine zilyetliğinin devam ettiğini, sonrasında da büyük masraflarla eski hale getirildiğini, taşınmazların yeniden imar ve ihya edildiğini, taşınmazın köy hükmi şahsiyeti ile hiçbir ilgi ve alakasının bulunmadığını, taşınmazların sazlık, bataklık mera olmadığını, taşınmazın 3402 sayılı Yasanın 16 ve M.K'nın 715 inci maddesinde belirtilen özel mülkiyete konu olamayacak devletin hüküm ve tasarrufunda olan yerlerden olmadığını ileri sürerek söz konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine, dava konusu yerin mera olma ihtimalinin bulunduğunu, iktisap koşullarının oluşmadığını, açılan davanın yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Boyabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.04.2023 tarihli ve 2021/494 Esas, 2023/374 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında "taşlık" olarak tapulama harici bırakıldığı, davaya konu taşınmazın mera olmadığı ve köylünün ortak kullanımına ayrılan yerlerden olmadığı, jeoloji bilirkişisinden usulüne olarak alınan rapor uyarınca taşınmazların üzerinde ırmak ve dere yatağına rastlanmadığı, taşınmaz alanı ve çevresinde taşkın durumun söz konusu olmadığı, dinlenen mahalli bilirkişi anlatımlarından taşınmaz üzerinde davacının mirasbırakanı ...'nın 30 yılı aşkın bir süre beri devam eden ve nizasız fasılasız süren bir zilyetliğinin bulunduğu, ...'nın yaşlandığı için malvarlığını çocukları arasında taksim ettiği ve davaya konu taşınmazın da davacıya isabet ettiği, yine harita mühendisi bilirkişinin raporuna göre 1990 tarihli hava fotoğrafının incelenmesinden taşınmaz üzerindeki imar ihyanın tamamlandığı, dava konusu taşınmaza davacı ve mirasbırakanı tarafından tarım arazisi vasfı kazandırıldığının ortaya çıktığı, davacı ve mirasbırakanın emek ve para harcayarak bu hale getirdiği taşınmazdaki çabasının imar ihya olgusunu oluşturduğu ve zilyetlik için aranan süreyi aştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu olan yerlerden olup, iş bu sebeple zilyetlikle kazanılmaya elverişli olmadığını, dosyada mevcut bilirkişi raporlarında ve tanık beyanlarında her ne kadar imar ve ihyadan bahsedilmiş ise de bunun içeriği ve niteliğinin, zilyetliğinin ne zaman başladığının belirtilmediğini, ayrıca tescil harici olarak bırakılan bu alanın Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi öncesinin imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı ve zilyetliğin sürdürülüş biçiminin açıklanmadığını, bu sebeplerle de dava konusu taşınmaz hakkında TMK 713 üncü madde ve Kadastro Kanunu 17 nci maddede istenilen koşulların oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.11.2023 tarihli ve 2023/1411 Esas, 2023/1414 Karar sayılı kararıyla; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların zilyetliği doğrulamasına, uzman jeodezi ve fotogrametri bilirkişinin çekişmeli ve istinafa konu taşınmaz bölümünün 1987, 1990 ve 2005 tarihli hava fotoğrafları ile 2010 yılı ortofotoda, 2013 tarihli uydu görüntüsü ve 2021 tarihli ortofotoda tarım arazisi olarak kullanıldığını,1990 yılında imar-ihyanın tamamlandığını, zilyetlik faaliyetlerinin devam ettiğini ve etrafındaki tarım arazileri ile benzer özellik gösterdiğini bildirmesine, incelenen 1990 tarihli hava fotoğrafı ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla bir sürenin geçmiş bulunmasına, ziraat bilirkişinin çekişmeli taşınmaz bölümünün tarım arazisi olduğunu, 20-25 yıldır ekilip biçildiğini bildirmesine, jeolog bilirkişinin taşınmaz üzerinde ırmak ve dere yatağı izine rastlanmadığını, taşınmazın alanı ve çevresinde taşkın durumunun söz konusu olmadığını ve taşınmazın ırmağın etki alanı dışında olduğunu bildirmesine, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile dava konusu taşınmazın davacının babasından davacıya kaldığının ve davacının babasının sağlığında kendisi tarafından mirasçıları arasında taksim edildiğinin beyan edilmesine, yapılan senetsiz araştırması sonucunda da norm kısıtlamasının aşılmadığının anlaşılmasına, bu halde çekişmeli ve istinafa konu taşınmaz üzerinde adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve TMK’nın 713 üncü maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinin belirlenmesine göre, davalı temsilcisinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. 1956 yılında Sinop ili, Boyabat ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, dava konusu taşınmaz “taşlık” vasfında olduğundan bahisle tescil harici bırakılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.