Logo

1. Hukuk Dairesi2024/124 E. 2025/209 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Murisin sağlığında çocuklarına yaptığı taşınmaz devirlerinin muvazaalı olup olmadığı ve mirasçıların tapu iptali ve tescil isteğinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Murisin, terekeden mal kaçırma kastıyla hareket ederek taşınmazları gerçekte satış değil bağış yoluyla devrettiği, mirasçıların haklarının ihlal edildiği ve devir işlemlerinin muvazaalı sayılması gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1613 E., 2023/1787 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şarköy Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/83 E., 2021/131 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; muris ...'ın 02.11.2000 tarihinde ölümünden önce 1987 yılında adına kayıtlı bulunan Tekirdağ ili, Şarköy ilçesi, Eriklice Mahallesi 275, 288, 326, 335, 336 ve 2360 parselde kayıtlı taşınmazları satış yolu ile, yine 1998 yılında 2513 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakma akdi ile davacının kardeşi, davalıların murisi ...'a devrettiğini, davalıların murisi ...'ın 275 ve 335 parsel sayılı taşınmazları sağlığında iyiniyetli 3. kişilere devrettiğini, muris ...'ın diğer çocuklarını mirastan mahrum etmek amacı ile bağışlamak istediği mal varlığını satış ve ölünceye kadar bakma akdi göstermek suretiyle devrettiğini belirterek davalının murisi ve davalı ... adına kayıtlı taşınmazlar yönünden miras hissesi oranında tapu iptali ve tesciline; iyiniyetli 3. kişilere devredilen 275 ve 335 parsel sayılı taşınmazlar bakımından ise gerçek değerlerinin tahkikat sonucunda belirlenmesinin mümkün olduğundan şimdilik 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan miras hisseleri oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davaya konu işlemlerin bizzat davacının da tarafı olduğu ve tüm çocukların da katılımı ile Tapu Müdürlüğü nezdinde gerçekleştirildiğini, çocukların bilgisi, rızası ve katılımları ile taşınmazları paylaştırdığını, her ne kadar taraflar arasında gerçekleşen resmi işlem satış şeklinde yapılmış ise de gerçekte bir para alış-verişi olmadığını, muris tarafından bedelsiz paylaştırma amacı ile devir işlemlerinin gerçekleştirildiğini, davacı ...'ün 1979 yılında, diğer kızı Safinaz'ın 1982 yılında evlenerek köyden ayrıldığını ve bu tarihe kadar da halen şehir dışında yaşadıklarını, diğer oğlu İlyas'ın da bekarlığından itibaren Edirne’de yaşayıp orada vefat ettiğini, murisin gerçek amacının mal kaçırma olmadığını, istisnasız bütün yasal mirasçılarına sağlığında taşınmaz temlikleri yaptığını, öldüğü tarihe kadar da köyde hep beraber yaşadıklarını, ...'ın, babası ...'a ölünceye kadar baktığını ve sözleşmenin gereğini eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu 2513 parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlar yönünden, muris ... ve davacının da dahil olduğu murisin dört çocuğu arasında 22.07.1987 yılında satış akdinin yapıldığı, davacının satış işlemi esnasında huzurda bulunduğu, muris tarafından davalıların murisi ...'a yapılan satış işleminden haberdar olduğunun anlaşıldığı, murisin dört çocuğundan her birine taşınmaz devir ettiği, davacı ... ve dava dışı kızı Safinaz Tosun'a 908 parsel sayılı taşınmazı 150.000,00 TL bedelle yarı yarıya devrettiği, denkleştirme yapılırken mutlak surette eşitlik aranmayacağı ve tüm mirasçıları kapsar şekilde devir yapıldığı anlaşıldığından somut olayda murisin mal kaçırma kastıyla hareket etmediği, yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris ...'ın davalıların murisi ... ile birlikte fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğini, gerçekte bağışlamak istediği dava konusu taşınmazları satış ve ölünceye kadar bakım akdiyle devredilmiş gibi gösterdiğini, davalıların da bu durumdan haberli olduklarını, murisin devrettiği bu taşınmazların neredeyse murisin tüm malvarlığına isabet ettiğini, paraya ihtiyacı olmadığı anlaşılan murisin söz konusu muvazaalı işlemleri yapmakta haklı ve geçerli bir sebebinin bulunmadığını, davalıların murisinin söz konusu tarihte dava konusu taşınmazları alım gücünün bulunmadığını, bir minnet duygusu olarak da dava konusu taşınmazları davalıların murisine devretmediğini, davalıların murisi ile arasında akdedilen ölünceye kadar bakım akdi yönünden sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları, elinde bulunan malvarlığının miktarı, devredilen malın tüm malvarlığına oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı kıstasları da davanın haklı olduğunu gösterdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; muris ...'ın davacının da dahil olduğu dört çocuğu arasında 22.07.1987 yılında tapuda satış akdinin yapıldığı, 15.10.1998 tarihinde ise ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıların murisi olan ... lehine kazandırmada bulunduğu, 22.07.1987 tarihli resmi senet ile murisin, dört çocuğundan her birine taşınmaz devir ettiği, davacıya ve dava dışı kızı ...'a Şarköy ilçesi, Eriklice köyü, 908 parsel numaralı taşınmazı 150.000,00 TL bedelle yarı yarıya devrettiği, görüleceği üzere değerler arasında açık ve aşırı bir fark bulunduğu gibi murisin aynı gün içerisinde 8 ayrı taşınmazını birden satmasını gerektirecek nitelikte büyük bir ihtiyaç durumunun dosyaya yansımadığı, bu durumda davacı tanıklarının murisin o yıllarda durumunun iyi olduğu, taşınmaz satmaya ihtiyacının bulunmadığı ve dava konusu bağımsız bölümü davalıya bağışladığı yönündeki beyanları da dikkate alındığında murisin terekeden mal kaçırma iradesiyle hareket ettiği ve yapılan temlikin gerçekte satış olmayıp bağış niteliğinde olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; İstinaf Mahkemesinin kararının yanılgılı olduğunu, murisin aralarında ailevi hiçbir problem bulunmayan tüm çocuklarına az veya çok mallarını paylaştırma iradesi ile hareket ettiğini ve tüm çocuklarının da bu duruma rıza gösterdiğini, murisin ölene kadar çocukların da taşınmazlarını kullandığını, murisin vefatından 19 yıl sonra huzurdaki davanın ikame edilmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, murisin yaptığı paylaştırmada oğlu Celal’e daha fazla mal vermiş olmasının işlemin muvazaa ile illetli olduğunun göstergesi olmadığını, murisin minnet duygusuyla hareket ettiğini, davalı tanık beyanları ile de bu hususun teyit edildiğini, murisin diğer çocuklarının şehir dışında yaşadıklarını, davacı ...'ün 1979 yılında, diğer kızı Safinaz'ın 1982 yılında evlenerek köyden ayrıldığını ve bu tarihe kadar da halen şehir dışında yaşadıklarını, diğer oğlu İlyas'ın da bekarlığından itibaren Edirne’de yaşayıp orada vefat ettiğini, öldüğü tarihe kadar da köyde hep beraber yaşadıklarını, ...'ın, babası ...'a ölünceye kadar baktığını, satış işleminin bedelsiz yapılmasının tek başına muvazaanın göstergesi olamayacağını, murisin mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinin somut delilleriyle ispatlanması gerektiğini, ispat yükü altında olan davacı yanın muvazaa iddiasını ispatlayamadığını, muris ile oğlu ... öldükleri tarihe kadar Eriklice köyünde birlikte yaşamış olduklarını, murisin tüm ihtiyaçlarının Celal ve ailesi tarafından karşılandığını, sözleşme tarihi itibariyle 74 yaşında olan murisin her türlü ihtiyaçları ve sağlık sorunları ile aynı çatı altında yaşayan oğlu ...'ın ilgilendiğini, 2513 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temlikin, karşılıklı edimler yükleyen ve gereği de taraflarca eksiksiz olarak yerine getirilmiş bir tasarruf olduğunu, nitekim sözleşme tanzim edildikten vefat ettiği 02.11.2000 tarihine kadar da murisin herhangi bir şikayet, yakınma, dava gibi bir başvurusunun olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1924 doğumlu muris ...'ın 02.11.2000 tarihinde ölümü ile geriye eşi Ayşe Acar, kızı davacı ..., kızı ..., oğlu İlyas Acar, oğlu davalıların murisi ...'ın mirasçı olarak kaldığı, ...'ın ise 25.05.2016 tarihinde vefat ettiği ve davalıların mirasçı olarak kaldığı; 22.07.1987 tarihli resmi senet ile davaya konu Tekirdağ ili, Şarköy ilçesi, Eriklice Mahallesi 288 (yeni 163 ada 30 parsel), 326 (yeni 162 ada 70 parsel), 336 (162 ada 29 parsel), 2360 (148 ada 16 parsel), 275 (yeni 163 ada 92 parsel) ve 335 (yeni 163 ada 10 parsel) parsel sayılı taşınmazları satış yoluyla oğlu ...'a devrettiği, bununla birlikte 908 parsel numaralı taşınmazı davacıya ve dava dışı kızı Safinaz'a, 1910 parsel sayılı taşınmazı ise oğlu İlyas'a satış yoluyla yarı yarıya devrettiği; öte yandan 15.10.1998 tarihinde davaya konu 2513 (yeni 130 ada 13 parsel) parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıların murisi ...'a devrettiği anlaşılmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA, Aşağıda yazılı 12.388,23 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.01.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.