Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1332 E. 2025/2594 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi taksim iddiasına dayalı olarak davalı adına tescil edilen taşınmazın yarısının iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, tarafların murisi hayattayken taşınmazın paylaşılmadığı, ancak kadastro çalışmaları sırasında mirasçıların anlaşarak taşınmazları paylaştıkları ve bu paylaşmaya uygun olarak tespitlerin yapıldığı hususunu yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tespit ederek, davacının kadastro öncesi taksime ilişkin iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1284 E., 2023/1582 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karabük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/85 E., 2021/187 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı ... ve dava dışı ... 'ın kardeş olduklarını, babalarından miras yolu ile gelen ... ilçesi, ... köyü, ... Mahallesinde bulunan taşınmazların bir kısmını haricen taksim ettiklerini, bir kısmının ise müşterek olarak bırakıldığını, 2010 yılında yapılan kadastro tespit çalışmalarında köy içinde ve üzerinde evler bulunan 139 ada 2 parselin ... ...., 139 ada 3 parselin müvekkiline, ... ada 4 parselin ise davalı ... adına yazıldığını, ihtilafsız olarak kullanıldığını, ancak babaları...'ın sağlığından itibaren harman yeri olarak kullanılan 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda 2.638,69 m² olarak davalı ... adına tescil olunduğunu, yine bu parselin 400,00 m²'lik kısmının da kadastro tespitinde dava dışı ... .... adına 139 ada 2 parsel içine katılarak toplam 1.263,00 m² olarak tescil edildiğini, müvekkilinin 139 ada 3 nolu parselinin ise 986,94 m² olduğunu, oysa 139 ada 4 nolu parselin 3 kardeş tarafından harman yeri olarak müştereken kullanıldığını, kadastro tespitinde de 3 kardeş adına tescil edilmesi gerektiğini, ancak ... ile ...'ın anlaşarak müvekkilini devre dışı bıraktıklarını, davalı ...'ın 139 ada 4 nolu parselin 1/2'şer nispetinde paylaşımını kabul etmemesi sebebiyle işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek davalıya ait Karabük ili, ... ilçesi, ... köyü, Köyiçi mevkiinde bulunan 139 ada 4 nolu parselin 139 ada 3 nolu parsel cephesinden 1/2'sinin iptali ile müstakil parsel olarak müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde özetle; babaları muris...'dan kalmış bulunan taşınmazların ilçede yapılan kadastro çalışmalarından önce haricen mirasçıları olarak aralarında taksim edilmek suretiyle taksime uygun olarak adlarına tespitinin yapıldığını, davacının iddialarının kötü niyetli bir iddia olduğunu, taraflar arasında yapılmış bulunan taksimin tezahürü olarak taksim tarihinden itibaren tüm taşınmazların nizasız ve fasılasız olarak tespit görmüş bulunan malikler tarafından zilyet olunduğunu, zilyetlik aşamasında hiçbir mirasçı arasında ihtilaf doğmadığını, halen kullanıma da aynı şekilde devam ettiğini, söz konusu zilyetlik durumunun tarafların iradesine göre tezahür ettiğini, davacının taşınmazların yüz ölçümü üzerinden mağdur olduğunu ifade eder nitelikteki beyanlarının taksim anlaşması ve maddi gerçeklikle bağdaşmadığını, zira davacı ve dava dışı diğer kardeşi ...'ın aldığı taşınmazlar üzerinde ev, ahır, ambar ve samanlık gibi müştemilatlar bulunurken tarafına kalan taşınmazın boş tarla niteliğinde olduğunu, adına kayıtlı bulunan taşınmazın 1/2'si oranında tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tescilinin talep edildiğini, dava konusu taşınmazın muris babalarından intikal eden taşınmaz olup davacının ancak kendisine düşen miras hissesi oranında hukuken talepte bulunabilmesinin mümkün olduğunu, davacının mirasçılık hissesini aşar vaziyette taşınmazın yarısına ilişkin talepte bulunmasının açmış olduğu davanın hukuki dayanak ve mesnetten yoksun bulunduğunu gösteren diğer bir hukuka aykırılık olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, kadastro tespitinin 22.06.2010 tarihinde tesis kadastrosu olarak yapıldığı, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, davacının taksim olgusuna ilişkin iddiasını yazılı olarak ispatlayamadığı, dinlenilen tanıklardan davaya konu yerin ve diğer taşınmazların tarafların babası tarafından kullanıldığı, babanın ölümünden sonra kadastro sırasında üç kardeş anlaşarak paylaşımda bulunduğu ve bu şekilde kadastro tutanağının düzenlendiği, davacının da davalı ile birlikte kadastro sırasında hazır olduğu, yapılan tespite o anda veya sonrasında itirazının olmadığı, mahalde dinlenilen ... ve ...'ın beyanlarında davacının da kadastro sırasında taşınmazın yanında olduğu, tespite bir itirazının bulunmadığı, kardeşler arasında konuşmaları ve tapu kaydı oluşumuna ilişkin bir tartışmanın yaşanmadığı, ...'ın davalıya yeterli paylaşım yapılmadığı için buranın davalıya verildiğine ilişkin beyanı, ...'ın da bu beyana benzer beyanda bulunduğu, bu tanıkların davacı tanığı olması hususu ve dosya kapsamında davaya konu yerin davacıya ait olduğu veya ona bırakıldığı yahut onun tarafından uzun süre kullanıldığına ilişkin herhangi bir delilin bulunmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın tarafların murisi...'dan intikal ettiği sabit olup bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın kadastro tespit tarihinden önce taşınmazın mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği noktasında toplandığı, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre tarafların murisi...'ın kadastro tespitinden önce 10.03.1995 tarihinde öldüğü, kadastro tespitinden önce mirasçılar arasında bir paylaşım yapılmadığı, ancak kadastro çalışmalarının başladığı sırada her üç kardeşin taşınmaz başında hazır olduğu ve aralarında anlaşma yaptıkları, taşınmazların tespitlerinin de taraflar arasındaki bu anlaşmaya göre yapıldığı, taşınmazın babalarının ölümüne kadar baba tarafından kullanıldığı, babanın ölümünden sonra kullanım olmadığı, gelen kayıtlara göre davacı ve diğer mirasçı ... adına verilen yerlerin de kadastro sırasında paylaşıma uygun olarak adlarına tespit edildiği ve tapu kaydının oluştuğu, paylaşımın kadastro tespiti sırasında yapılmış olması gözetildiğinde kadastro tespit gününe kadar uzun süreli kullanımdan söz edilemeyeceği, taraflar arasında yapılan paylaşımın geçerli olduğu sonucuna varıldığı, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 139 ada 4 parsel sayılı taşınmazın harman yeri olarak müşterek bırakılmış olmasına rağmen, kadastro tespiti sırasında müvekkilinin olmadığı esnada dava konusu 4 nolu parselin bir kısmı 2 parsel olarak dava dışı ... adına yapılan tespitte evinin arsası dışında kalan ve krokide güney ve kısmen doğu cephesinde harman yeri ve samanlık olarak kullanabileceği fazla bir kısmın ...'ın lehine tespit edildiğini, buna mukabil müvekkili adına tespit olunan 3 parselin ise sadece evinin ve doğu kısmında yer alan samanlığın bulunduğu arsayı kapsamakta olup krokide doğu cephesinde bulunan evvelce müşterek harman olarak kullanılan 4 parselden harman yeri olarak kullanabileceği bir kısım arsanın ayrıştırılmadığını, yani müşterek harman yerinin bir kısmı yine harmanyeri olarak kullanılmak üzere 2 parsel olarak dava dışı ... adına tespit olunduğunu, ancak müvekkili adına harman yeri olarak kullanabileceği bir arsa bırakılmadığını, müvekkilinin evinin bulunduğu 3 nolu parsele hapis olunduğunu, dava konusu taşınmazın babaları tarafından kullanıldığını, onun ölümünden sonra davacı, davalı ve dava dışı ... tarafından harman yeri olarak müştereken kullanıldığını, dava konusu taşınmazın tanık ve bilirkişi anlatımlarına göre kadastro öncesi taşınmazın babaları tarafından kullanıldığını, ölümünden sonra kullanılmadığı, mirasçılar tarafından taksim edilmediğinin bildirildiğini, bu sebeple kadastro tespitinde de dava konusu 139 ada 4 nolu taşınmazın 3 kardeş adına tescil olunması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Kadastro sonucu; Karabük ili, ... ilçesi, İmanlar köyünde bulunan ... ada 4 parsel sayılı 2.638,69 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiş, askı ilan süresi içinde dava açılmadığından tutanak 22.06.2010 tarihinde kesinleşerek tespit maliki adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı ... taşınmazın babalarından miras kaldığı ve paylaşılmadığı iddiası ile taşınmazın 1/2 payının iptali ve adına tescili istemi ile 18.06.2020 tarihinde dava açmıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.