"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/232 E., 2023/338 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairemizin 08.02.2023 tarihli, 2021/6442 Esas, 2023/636 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar ... ve müşterekleri vekili dava dilekçesinde; dava konusu 361 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafla müvekkillerinin müşterek kök mirasbırakanları olan ...’ndan geldiğini, kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın yanlışlıkla dava dışı bir kişi adına tescil edildiğinin öğrenilmesi üzerine kök mirasbırakanın oğlu ... tarafından tapu maliki ile yapılan görüşmeler sonucunda yanlışlığın düzeltilerek taşınmazın ... adına tescil edildiğini, bu arada mirasçılar arasında yapılan anlaşmayla taşınmaz üzerine her bir mirasçıya bir daire düşecek şekilde bina yapılmasına karar verildiğini, müvekkilleri ...’e güvendiği için mirasbırakan ...’dan kendilerine düşen payları adlarına tescil ettirmediğini, bunun yerine taşınmaz üzerine yapılacak binadan bir daire almayı yeterli gördüklerini, müvekkillerin paylarına düşen masrafı, inşaat işini üstlenen kök mirasbırakanın diğer oğlu ...’ye ödediklerini, bu sırada kök mirasbırakının mirasçılarından ..., ... ve ...’nin tapu maliki ... aleyhine dava açarak mirasbırakandan gelen paylarının adlarına tescilini sağladıklarını ancak daha sonra taşınmazın ...’ye devredildiğini, bundan sonra taşınmaz ile ilgili olarak yeni bir protokol yapıldığını ancak görüşmelere müvekkillerinin davet edilmediğini, bu protokolün mirasçılar arasında yapılan önceki anlaşmaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin taşınmazdaki mülkiyet hakkının zedelendiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının müvekkillerinin kök mirasbırakandan gelen payları oranında iptali ile adlarına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde ise taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenerek müvekkillerinin kök mirasbırakandan gelen paylarına isabet edecek miktarın şimdilik 1.000,00 TL’sinin davalı taraftan alınarak kendilerine verilmesini istemiştir.
2. ... müdahale dilekçesinde; kendisinin de davacılar gibi ... mirasçısı olduğunu, dava konusu taşınmazda kendisinin de hakkının bulunduğunu ileri sürerek müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar ... ve müşterekleri vekili cevap dilekçesinde; davalılardan ...’ın tapu maliki olmadığını, bu nedenle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, diğer davalılar yönüyle ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.10.2020 tarihli, 2020/14 Esas, 2020/297 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği ve tazminat istemine ilişkin koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davacıların ve müdahil davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığını, delillerinin toplanmadığını, hukuki nitelemede hata yapıldığını, eldeki davanın kök muristen mirasçılarına intikal eden taşınmazda diğer mirasçılara duyulan güven ve yapılan inançlı işleme rağmen muvazaalı işlemlerle müvekkillerinin miras hakkı ihlal edilerek taşınmazın devredilmesine ilişkin olduğunu, hak düşürücü sürenin eldeki davada uygulanamayacağını, halihazırda tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 15.04.2021 tarihli, 2021/374 Esas, 2021/341 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilememiş olmasına göre İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK'nın 353/1-b.(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2.Karar, Dairemizin 08.02.2023 tarihli, 2021/6442 Esas, 2023/636 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre davacıların kadastro öncesi nedene dayalı talepleri bakımından hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, bununla birlikte bir davada birden fazla hukuki nedene dayanılmasının kural olarak mümkün olduğu, davacıların talebi kadastro öncesi sebep açısından hak düşürücü süreye uğramış ise de kadastro öncesi neden yanında kadastro sonrası şahsi hakka dayalı talepte de bulunulduğu, ne var ki, Mahkemece bu konuda herhangi bir değerlendirme, araştırma ve inceleme yapılmadığı, hal böyle olunca davacıların kadastro sonrasına dayalı davaları bakımından da araştırma yapılması, taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 11.10.2023 tarihli, 2023/232 Esas, 2023/338 Karar sayılı kararıyla; davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği ve tazminat istemine ilişkin koşulların oluşmadığı, davacının kadastro sonrası şahsi hakka dayalı bir talebinin bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine, davacıların ve müdahil davacının davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verilmesinin yerinde olmadığını, kök muristen gelen dava konusu taşınmazın ...’e duyulan güven sebebiyle ... adına tescil ettirildiğini, mirasçılar tarafından yapılan bir takım muvazaalı işlemler sebebiyle müvekkillerinin miras yoluyla gelen haklarını alamadıklarını, Mahkemece yolsuz olarak yapılan tescilin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın kadastro öncesi sebebe dayalı olduğu kabul edilerek 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a) 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi
b) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/5 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro çalışmaları sonucunda Trabzon İli, Of İlçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 361 ada 3 parsel sayılı 870,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına tespit ve 19.02.2008 tarihinde tescil edilmiş; taşınmaz 24.08.2009 tarihinde satış suretiyle ... adına tescil edilmiş; 2014 ve 2018 yıllarında taşınmazın 1/9’ar payı hükmen ..., ... ve ... adlarına, kalan pay ise ... adına tescil edilmiş; taşınmaz 2019 yılında cebri satış suretiyle ... mirasçıları adına tescil edilmiş ve dava tarihinden önce 19.07.2019 tarihinde kayden satış suretiyle ... adına tescil edilmiştir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, davacılar kadastrodan önceki nedene dayanarak eldeki davayı açtığına ve taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 19.02.2008 tarihinden eldeki davanın açıldığı 13.01.2020 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığına ve mülkiyet hakkı bulunmayan davacı tarafça artık bu hakka dayalı olarak tazminat isteminde de bulunulamayacağına göre usul ve kanuna uygun olup, davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 157,75 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
03.04.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.