"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/670 E., 2022/2522 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret / Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/21 E., 2019/320 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde kain 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan 4.250 m2 yüz ölçümlü alanın tarla vasfı ile davacının dedesi, babası ve davacı tarafından 40-50 yıldan beri davasız ve aralıksız, malik sıfatıyla, imar-ihya edilerek arpa, buğday, soğan gibi yıllık bitkiler ekildiğini, öncesinde küçük sulama havuzu yapıldığını, sonradan 1 km mesafeden borularla su getirildiğini, hububat ekimi yanında 18 aşılı zeytin ağacı, 1 adet 20 yaşında dut ağacı dikildiğini, komşu arazilerde de benzer tarımsal faaliyetin yapıldığını, dava konusu edilen yerde 17,62 m2'lik iki odalı kargir evin yaklaşık 30 yıl önce yapıldığını, davacının bu kargir ev ve arsası için 3194 sayılı Kanun'un geçici 16 ncı maddesine istinaden 08.01.2019 tarihinde yapı kayıt belgesi aldığını, emlak vergilerinin ödendiğini, taşınmazın davalı Hazineyle bir ilgisinin bulunmadığını, 2013 yılındaki kadastro sırasında dava konusu taşınmazın hatalı şekilde davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesinin ekindeki krokide gösterilen 4.250 m2 yüz ölçümlü kısmının davalı Hazine adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; geçmiş tarihli uydu görüntülerinden dava konusu taşınmaz üzerinde imar-ihya ve zilyetlik olgularının bulunmadığının anlaşılacağını, davayı ispata yarar emare bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 27.09.2019 tarihli ve 2019/21 Esas, 2019/320 Karar sayılı kararı ile; keşif sonucu alınan 26.04.2019 tarihli fen, inşaat ve ziraat bilirkişileri heyet raporunda dava konusu yerde iş makinesinin çalıştığı, imar-ihyası için çalışma yapıldığı, ancak çalışmanın çok eskiye dayanmadığının görüldüğü, ağaçların dağınık hâlde dikildiği ve yaşlarının 1 ilâ 17-18 arasında olduğu, geçmiş dönemde tarım yapıldığına dair emare bulunmadığı, dava konusu taşınmazın içindeki 19 m2'lik ahşap kulübenin ekonomik değeri olmadığının tespit edildiği, talimatla alınan jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi raporunda 1953, 1970, 1975 ve 2010 yıllarında sınırlarının doğal ve yapay işaretli olmadığı, sınırların çevrilerek belirli hâle getirilmediği, toprağında işleme, sürme, teraslama gibi tarımsal faaliyet olmadığı, tarımsal amaçlı tesis olmadığı, taşınmazın çalılık, taşlık, doğal hâli arazi görünümünde olduğu ve imar ihya emaresine rastlanmadığının tespit edildiği, imar-ihyanın henüz tamamlanmamış olması ve tarımsal imar ihya ile desteklenmeyen salt zilyetliğin TMK'nın 713 üncü maddesinden kaynaklanan eldeki davayı ispata yeterli olmadığı, mahalli bilirkişilerin beyanları ve bilirkişi raporları doğrultusunda dava konusu taşınmaz bölümünde imar-ihyanın tamamlanmamış olduğu, TMK'nın 713 üncü ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesindeki davacı yararına şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; keşfe katılmayan harita mühendisi jeodezi bilirkişisinin raporunun hükme esas alınamayacağını, jeodezi raporunda harita mühendisi yanında fotogrametri bilirkişisinin de olması gerektiğini, harita mühendisi tarafından dosya üzerinden hazırlanan jeodezi bilirkişisi raporunun, keşfe istinaden hazırlanan önceki bilirkişi raporuyla karşılaştırmalara yer vermediğini ve birbirine tamamen zıt olduklarını, keşfe katılan bilirkişilerin raporunda hava fotoğraflarının incelenmediğini, taşınmazın imar ihyasının önceki bilirkişi raporunda açıklandığı üzere tamamlandığını, jeodezi raporunda sınır işareti olmadığı belirtilmesine rağmen zeminde kullanılan ve sınırları ayıran yurt yeri, hayvan yerleri, hasat yerleri olduğunu, dikilen ağaçların yaşlarının da görüleceğini, önceki bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın tarım arazisi olduğu, önceleri buğday, arpa, yem bitkisi ve meyve ağaçları dikildiği ve ihya edildiğinin açıklandığı, tanık ve bilirkişi beyanlarının taşınmazın imar-ihya edildiğini, zilyetlik süresinin yeterli olduğunu ispat ettiğini, tarım arazisi olarak kullanılan dava konusu taşınmazın davacıya devredilmeden önceki zilyedi tarafından da kullanıldığı, davacının aldığı yapı kayıt belgesinin değerlendirilmediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2022 tarihli ve 2020/670 Esas, 2022/2522 Karar sayılı kararı ile; yapılan keşif, dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ve tanık beyanları, alınan bilirkişi raporları uyarınca davacının, dava konusu taşınmazlar üzerinde tespit tarihinden önce zilyetliğinin bulunduğuna dair delil ibraz edemediği, alınan raporlara istinaden taşınmazda davacının herhangi bir kullanımının olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar etmekle davanın 2019 yılında açıldığını, son hava fotoğrafının da 1990 yılına ait olduğunu, 1990 yılından dava tarihine kadar 29 yıl geçtiğini, 1990 yılına bağlı değerlendirmenin hatalı olduğunu, 1990 yılından bugüne taşınmazda değişiklik olmasının muhakkak olduğunu, imar-ihyanın 1990 yılına kadar değerlendirilmesi gerekirken sadece 1990 yılının değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, 1990 yılına bağlı düzenlenen bilirkişi raporundaki tespitler yapılırken yeterli değerlendirme yapılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının Mahkemece değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 37 nci maddeleri,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri,
3. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi ile 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Mersin ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde kain 177 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1974 tarihinde yürürlükte olan 766 sayılı Tapulama Kanununa göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici taşlık olarak tescil harici bırakıldığı, 18.12.2012 tarihinde 3402 sayılı Kanun'un geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışması sırasında ise 113.017,92 m2 yüz ölçümüyle senetsizden tarla vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tespitin 30.03.2013 tarihinde kesinleştiği, keşifte hazır bulunan fen, ziraat ve inşaat bilirkişilerinin 26.04.2019 tarihli heyet raporu ekinde yer alan krokide (A) harfiyle gösterilen 3.515,11 m2 yüz ölçümlü ve dava tarihindeki toplam değeri 143.889,40 TL olan taşınmaz üzerindeki 37 adet muhtelif meyve ağaçlarının yaşlarının 1 ilâ 18 arasında değiştiğinin, dava konusu kısımdaki imar-ihya çalışmalarının çok eskiye dayanmadığının ve taşınmazda geçmiş dönemde tarım yapıldığına dair emare bulunmadığının bildirilmesi, 1953, 1970 ve 1975 tarihli hava fotoğrafları ve 2010 tarihli ortofotonun talimatla jeodezi bilirkişisi tarafından incelenmesi sonucu hazırlanan 23.08.2019 tarihli jeodezi ve fotogrametri bilirkişisinin raporunda dava konusu edilen taşınmaz üzerinde herhangi bir yapı ve havuz görünmediği, teraslama ve erozyon önleme çalışmasının olmadığı, toprak işlemesi ve tarımsal faaliyet olmadığı, sınırların belirgin olmadığı, taşlık ve çalılık olduğu, hali arazi görünümü olduğunun bildirdirildiği, davacının iddia ettiği gibi bilirkişisi raporlarının birbirleri ile çelişmediği, aksine dava konusu edilen taşınmaz kısmında tarımsal faaliyet ve imar-ihyanın olmadığı noktasında raporların birbirlerini teyit ettiği, ek olarak1990 tarihli bir hava fotoğrafının da mevcut olmadığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazın dava tarihinden hemen önce işlenmeye başlandığını beyan etmeleri, davacı tanıklarının da taşınmazın imar-ihyasına, zilyetliğin ne zaman başlayıp ne şekilde sürdüğüne dair bilgi içermeyen soyut beyanları, özellikle dava konusu taşınmazı ilk işleyenin kendisi olduğunu, sonrasında da davacıya devrettiğini iddia eden davacının kayınpederi olan tanık Hasan Erdem'in dut ve zeytin ağaçlarını yaklaşık 15 yıl önce diktiğine dair beyanları karşısında, davacının dava konusu taşınmazı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle iktisabını sağlayacak imar-ihya ve 20 yıllık davasız aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetlik şartının oluşmadığı ve davanın reddine dair verilen hükümde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,25.03.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.