"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/359 E., 2022/276 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar ve tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davaya konu 20 parça taşınmaz mirasbırakanı ''... ve ... oğlu 1888 doğumlu ...'e'' ait olduğu halde ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, ancak tescilin hiçbir dayanağının bulunmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakanı adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında bir kısım mirasçı da davacı yanında davaya müdahil olmuşlardır.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazların bir bölümüne intikal yolu ile paydaş olduğunu, bir bölüm taşınmazı ise kendisinin veya mirasbırakanının satış suretiyle edinmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.09.2014 tarihli ve 2009/271 E- 2014/423 K sayılı kararıyla; davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 10.07.2017 tarih ve 2016/7141 E- 2017/3951 K sayılı kararıyla; " ... Somut olayda, davanın, terekeye iade istekli olarak açıldığı, mirasbırakanın dava dışı mirasçılarının bulunduğu görülmektedir. Hâl böyle olunca, davada taraf olarak yeralmayan mirasçıların davaya olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640 ıncı maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı uyarınca Kırıkhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/102 Esas sayılı dosyası ile miras ortaklığına temsilci atandığı, kararın kesinleştiği, atanan temsilci huzurunda gerçekleştirilen duruşmada dosyanın incelendiği; dava konusu taşınmazın tedavüllü tapu kayıtları ve taşınmazda mevcut olan satış senetlerinden davacının taşınmazda hak sahibi olmadığının anlaşıldığı, dosya arasında mevcut alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın oluşumu ve tescilden itibaren tedavüllerinin bildirildiği; yapılan incelemede davacının ve annesi ... kızı ...'in dava konusu taşınmaz ile miras yoluyla herhangi bir ilgisine rastlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili, davacılar ... ve ... ile tereke temsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik araştırma ve inceleme neticesinde hatalı bir karar verildiğini, çekişme konusu taşınmazların annesi ile ilgisinin bulunmadığına ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu, kök parsellerin tedavüllerinin yeterince incelenmediğini, buna göre hazırlanan bilirkişi raporlarının da hatalı olduğunu, ayrıca kök 623 parsele ilişkin olarak ...; ... ve ... tarafından adlarına kayıtlı payların annesi ...'ya satışına ilişkin resmi senetteki imza ve parmak izinin grafolojik olarak incelenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacılar ... ve ... temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik araştırma ve inceleme sonucunda hatalı olarak hazırlanan bilirkişi raporlarına dayanılarak karar verilmesinin doğru olmadığını, kök tapu kayıtlarının yeterince incelenmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
3. Tereke temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece çekişmeli taşınmazların davacı ve annesi ile ilgisi olmadığı belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de kararın doğru olmadığını, dosya kapsamında yer alan tapu kayıtları ve tedavüllerinin yeterince incelenmediğini, kök 623 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak imza incemelesi yapılmadan karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705 inci maddesi, 1022 nci maddesinin birinci fıkrası, 1025 inci maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1888 doğumlu mirasbırakan ...'in 16.12.1946 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 1992 yılında ölen oğlu ...'dan olma davalı torunu ..., 1999 yılında ölen kızı ...'dan olma davacı torunu ... ve dava dışı çok sayıda mirasçılarının kaldığı, Dairemiz bozma kararı sonrası Kırıkhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/102 Esas -2021/193 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın terekesine Avukat ...'un temsilci olarak atandığı, söz konusu kararın 15.10.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
2. Dava konusu taşınmazlardan;
- 139 parsel sayılı, 616 metrekare miktarlı, bahçeli ev vasıflı taşınmazın 7/12 payının davalı ... tarafından dava dışı şahıslara karşı açılan Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/406 E- 1972/314 K sayılı ferağa icbar davası neticesinde, davalıların davayı kabul etmeleri üzerine ... adına kayıtlı hale geldiği,
- 81 ve 82 parsel sayılı taşınmazların öncesinde 10 parsel sayılı taşınmaz olarak 03.10.1927 tarihli kadastro işlemi ile dava dışı ... oğlu ... adına kayıtlı iken 25.10.1956 tarihli intikal işlemi ile 3485/5120 payının ... oğlu ... Baki vereseleri adına kayıtlı hale geldiği, 18.08.1958 tarihli intikal işlemi ile de 80/5120'şer payların davalının babası ... ve davacının annesi ... adına tescilli hale geldikten sonra ... adına kayıtlı payın 14.01.1993 tarihli intikal işlemi ile mirasçılarına intikal ettiği, davalı ...'in bahsi geçen taşınmazlarda bu yolla pay edindiği, davacının annesi ... adına kayıtlı payların ise ifrazen başka taşınmazlara gittiği,
- 282 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 60 parsel sayılı taşınmaz olarak 20.06.1936 tarihli iştira işlemi ile dava dışı ... oğlu ...adına kayıtlı iken 28.04.1951 tarihli satış işlemi ile 1/22 payının ... oğlu ... adına kayıtlı hale geldiği, daha sonra 25.01.1958 tarihli satış işlemi ile davalının babası ... oğlu ...'e temlik edildiği, 29.01.1984 tarihinde yapılan ifraz işlemi ile 282 parselin oluştuğu ve 14.01.1993 tarihinde ... mirasçıları olan davalı ... ve diğerlerine intikal ettiği,
- 314 ve 319 parsel sayılı taşınmazların öncesinde 26 parsel sayılı taşınmaz olarak 13.06.1932 tarihli kadastro işlemi ile dava dışı ... oğlu ... ve ... ... oğlu ... adlarına 1/2'şer paylı olarak tescilli hale geldikten sonra çeşitli tarihlerde dava dışı mirasçılarına intikal ettiği, davalının babası ...'in 15.02.1956 ve 13.09.1955 tarihli satış işlemleri ile dava dışı şahıslardan paylar satın aldığı, daha sonra edindiği payları 03.06.1980 tarihli bağış işlemi oğlu davalı ...'e devrettiği, 31.12.1985 tarihinde DSİ lehine kamulaştırıldığı,
- 297-298 ve 299 parsel sayılı taşınmazların öncesinde 91 parsel sayılı taşınmaz olarak 29.08.1932 tarihli kadastro işlemi ile dava dışı şahıslar ve 240/2400 payı da davacı ile davalının müşterek mirasbırakanı ... kızı ... adlarına kayıtlı iken, davalının babası ...'in 02.03.1994 ve 10.01.1949 tarihli iştira ve alım işlemleri ile kök 91 parsel sayılı taşınmazda paylar edindiği, 297 parsel sayılı taşınmazdaki ... kızı ... adına kayıtlı payın 16.07.1996 tarihli intikal işlemi ile davacının annesi ... ile hissedarları adına iştirak halinde mülkiyet olarak tescilli hale geldiği, 298 ve 299 parsel sayılı taşınmazlardaki payların ise ... kızı ... uhdesinde bulunduğu,
- 324 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 72 parsel sayılı taşınmaz olarak dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı iken davalının babası ...'in 14.02.1934 tarihli iştira, 15.03.1967 tarihli bağış ve 28.03.1974 tarihli alım işlemleri ile söz konusu taşınmazda paylar edindiği, ifrazen 324 parsel sayılı taşınmazın oluştuğu ve 14.01.1993 tarihli intikal işlemi ile davalı ... ve diğer mirasçıları adlarına kayıtlı hale geldiği,
- 321 ve 335 parsel sayılı taşınmazların öncesinde 82 parsel sayılı taşınmaz olarak dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı iken davalının babası ...'in bu şahıslardan taşınmazda paylar edindiği, daha sonra ifraz işlemine tabi tutulduğu ve 14.01.1993 tarihli intikal işlem ile davalı ... ve diğer mirasçıları adlarına kayıtlı hale geldiği,
- 329 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 81 parsel sayılı taşınmaz olarak dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı iken davalının babası ...'in 1944-1974 ve 1967 tarihli iştira- alım ve bağış işlemleri ile taşınmazı edindiği, dava sonra ifraz işlemine tabi tutulduğu ve 14.01.1993 tarihli intikal işlemi ile davalı ... ve diğer mirasçıları adlarına kayıtlı hale geldiği,
-332 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 75 parsel sayılı taşınmaz olarak kayıtlı olduğu, davalının babası ...'in 400/2400 payını kadastro yolu ile edindiği, 300/2400 payını 15.03.1967 tarihli bağış ve 100/2400 payını ise 28.03.1974 tarihli alım işlemi ile dava dışı şahıslardan edindiği,
-43 parsel sayılı , 20446 metrekare miktarlı, tarla vasıflı taşınmazın 4/16 payının 29.06.1932 tarihli kadastro işlemi ile ... oğlu ... kızı ... adına kayıtlı iken 16.07.1956 tarihli intikal işlemi ile davacının annesi, davalı ve dava dışı mirasçılar adlarına kayıtlı hale geldiği,
- 326 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 73 parsel sayılı taşınmaz olarak dava dışı şahıslar adlarına kayıtlı iken davalının babası ...'in 02.03.1994 tarihli iştira, 15.03.1967 tarihli bağış ve 28.03.1974 tarihli alım işlemleri ile taşınmazda paylar edindiği, ifrazen 326 parselin oluştuğu ve 14.01.1993 tarihli intikal işlemi ile davalı ... ve dava dışı mirasçıları adlarına kayıtlı hale geldiği,
- 490 ve 491 parsel sayılı taşınmazların 4/16'şar payları 11.03.1996 tarihli ifraz işlemi ile ... oğlu ... kızı ... adına kayıtlı iken 16.07.1956 tarihli intikal işlemi ile davacının annesi ... ve davalı ile dava dışı mirasçılar adlarına kayıtlı hale geldiği,
- 4993 ve 4994 parsel sayılı taşınmazların öncesinde 623 parsel sayılı taşınmaz olarak 26.01.1927 tarihli kadastro işlemi ile dava dışı ... oğlu ... adına kayıtlı iken 5.12.1965 tarihli intikal işlemi ile dava dışı mirasçıları adlarına kayıtlı hale geldiği, aynı tarihli satış işlemi ile davalının babası ... ve dava dışı amcaları ... ve ... tarafından 1/3'er paylı olarak edinildiği, 31.10.1973 tarihli satış işlemi ile ise adı geçenlerin 600/2649'ar paylarını üzerlerinde ipka ederek 849/2649'ar paylarını davacının annesi ...'ya temlik ettikleri, 02.10.1988 tarihinde yapılan ifraz işlemi ile kök 623 parselin 4993-4994 ve 4995 parsellere gittiği, davacının annesi ...'nun bu taşınmazlardaki paylarını 19.09.1988 tarihli satış işlemi ile dava dışı ...'a devrettiği anlaşılmaktadır.
2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle dava konusu taşınmazlardan 81 ve 82 parselin geldisi olan 10 parselin kadastro tespitinin 03.10.1927 tarihinde, dava konusu taşınmazlardan 314 ve 319 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 26 parselin kadastro tespitinin 13.06.1932 tarihinde, 332 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 75 parselin kadastro tespitinin ise 02.03.1944 tarihinde dava dışı üçüncü kişiler adlarına yapıldığı, bahsi geçen taşınmazlarda ve dava konusu diğer 282, 297, 324, 321, 329, 335 parsel sayılı taşınmazlarda davalının babası ...'nın satış, bağış ve iştira gibi işlemlerle pay edindiği ve ölümü üzerine adına kayıtlı payların mirasçılarına intikal ettiği, yine dava konusu 139 parsel sayılı taşınmazdaki davalı adına kayıtlı payın ise hükmen tescil yolu ile oluştuğu, bahsi geçen taşınmazlarda davacının miras hakkının bulunmadığı, dolayısıyla aleyhine bir yolsuz tescilin söz konusu olmadığı, 1927 -1932 ve 1944 yıllarında yapılan kadastro işlemlerinin dava konusu edilmediği, yine dosya kapsamına ve alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu 490-491 ve 43 parsel sayılı taşınmazlarda ise davacının annesi ... adına kayıtlı payların bulunduğu, 1999 yılında ölen ...'nun üzerindeki taşınmazların davacı adına intikalinin sağlanması mümkün bulunduğu gözetilerek sonucu itibariyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tereke temsilcisi tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4. Öte yandan, belirtmek gerekir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer.
Somut olayda, Mahkemece verilen karara karşı tereke temsilcisi haricinde davacı ... vekili ve mirasçı davacılar Bekir ve ... vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Ne var ki; davacıların davada takip yetkisi kalmadığından karara karşı temyiz talebinde bulunma hakları da bulunmamaktadır. Bu durumda, davacıların temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine,
2.Tereke temsilcisinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın, HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Alınması gerekli onama harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.