"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/640 E., 2022/500 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Aydın ili, ... ilçesi, ... beldesi, ... mevkiinde tahminen 2.500,00 metrekare büyüklüğündeki taşınmazı yaklaşık 30-35 yıldan beri zilyet olarak kullanageldiğini, taşınmazın kıraç, susuz ve taşlık arazi olduğunu, kadastro tespitinde tespit harici bırakıldığını, müvekkilinin bu yeri imar- ihya ederek ziraat ve kültür arazisi haline getirdiğini, içindeki yabancı otları, taşları temizlediğini ve bir incir bahçesi yaptığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 20 yılı aşkın süredir nizasız, fasılasız zilyetliğinde bulundurduğunu ve malik sıfatıyla imar-ihya ederek ziraat edegeldiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın çay yatağı olup Devletin hüküm ve tasarruf altındaki yerlerden olması nedeniyle kadastro tespitleri sırasında tescil harici bırakıldığını, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddelerindeki imar-ihya ve zilyetlik ile iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.06.2000 tarihli ve 1998/111 Esas, 2000/488 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 1964 yılında tamamlanan tapulama çalışmaları sırasında Gireniz çayının taşkın sahası olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı, daha sonra davacı tarafından imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline dönüştürüldüğü, davacının zilyetliğinin nizasız ve fasılasız malik sıfatı ile 20 yılı aştığı ve davacı lehine 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü ve 17 nci maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.10.2002 tarihli ve 2002/7300 Esas, 2002/7416 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının dava konusu taşınmazın öncesinin Direniz çayının taşkın alanı olduğunu, bu yerde yapılan ıslah çalışmaları sonucu nizalı taşınmazın ortaya çıktığını ve taşkınlardan kurtulduğunu bildirdiği, dava konusu taşınmazın çay yatağı ya da Direniz çayının taşkın alanı olup olmadığının kesin olarak belirlenebilmesi için nizalı taşınmazın bulunduğu yerde ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise bu ıslah çalışmalarının kim ya da kimler tarafından yapıldığının, Devlet Su İşleri (DSİ) idaresinin bu yerde ıslah çalışmaları yapıp yapmadığının, yapmış ise bu çalışmasının hangi tarihte başlayıp hangi tarihte sona erdiğinin araştırılması gerektiği, eksik araştırma ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Kuyucak Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2003 tarihli ve 2003/20 Esas ve 2003/141 Karar sayılı kararıyla; ... ilçesi, ... kasabası doğu bitişiğindeki Gireniz çayının yatak ıslahının 1985-1988 yıllarında DSİ tarafından yapıldığı, çayın ıslah edilmesi nedeniyle söz konusu parselin taşkın sahası konumunda olmadığı, davacı lehine zilyetlik ile mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 03.06.2021 tarihli ve 2019/1758 Esas 2021/4797 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlik ile mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamına ve yasaya uygun bulunmadığı, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından çekişmeli taşınmazın evvelinde Gireniz Çayı taşkın alanında olması nedeniyle boş olduğu, sonrasında çay yatağında yapılan ıslah çalışmaları neticesinde taşkından kurtarıldığı ve davacının eşi tarafından imar-ihya edilerek kullanılmaya başlanıldığı, DSİ Genel Müdürlüğünce Gireniz Çayı yatağında 1985-1988 yılları arasında ıslah çalışmasının tamamlandığı, bu tarihten sonra çekişmeli taşınmaz bölümünün taşkın sahası konumunda olmadığının bildirildiği, bu durum karşısında, çekişmeli taşınmaz bölümünün Gireniz Çayı yatağında yapılan ıslah çalışmalarından sonra taşkınların etkisinden kurtulduğu ve imar-ihya işlemleri tamamlanarak kullanılmaya başlanıldığı sabit olup Gireniz Çayı yatağı ıslah çalışmalarının 1985-1988 yılları arasında yapılarak tamamlandığına göre ıslah tarihinden dava tarihi olan 1998 yılına kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı lehine gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.12.2022 tarih ve 2021/640 Esas, 2022/500 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtildiği üzere Gireniz Çayı yatağında yapılan ıslah çalışmalarının 1985-1988 yılları arasında yapılarak tamamlandığı, davanın 1998 yılında açıldığı, dava tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanunda öngörülen 20 yıllık sürenin dolmadığı dolayısıyla ıslah tarihinden dava tarihi olan 1998 yılına kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı lehine oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyada bulunan 21.09.1999 ve 20.12.1999 tarihli bilirkişi raporu ve ek raporunda davaya konu taşınmazın 1964-1965 yıllarında imar ve ihya edilmiş olduğunun ve en az 22 yıldır çay yatağı olmadığının tespit edildiğini, bu rapordan da anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazın 1985-1988 yılları arasında yapılan ıslah çalışmalarından çok daha önce tarıma elverişli hale getirildiğini, bu nedenle 20 yıllık zamanaşımı süresinin bilirkişi raporundaki tarihler dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, yanlış değerlendirme sonucu verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazı mirasbırakan ...'ın 20 yıllık zamanaşımı ile kazandığının bilirkişi raporlarıyla ortaya konulduğunu, hüküm kurulmasında esas alınan DSİ'nin 1985-1988 yılları arasında yaptığı ıslah çalışmalarının dava konusu taşınmaz ile hiçbir alakasının olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verildiği halde davalı ... tarafından yapılan yargılama giderlerine (temyiz masraflarına) hükmedilmemiş olması sebebiyle kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın reddine karar verilmesine rağmen kararda bu konuda bir hüküm kurulmadığını ileri sürerek davalı Hazine lehine yargılama giderlerine hükmedilmemiş olması sebebiyle kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK'nın geçici 3/2 inci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ... vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,25.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.