Logo

1. Hukuk Dairesi2024/147 E. 2024/983 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile buna karşı açılan el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil taleplerinin hukuki dayanaklarının olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu iptali ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiği, karşı davada ise miktar veya değerin kesinlik sınırının altında kaldığı gözetilerek, karşı dava temyiz dilekçesinin değerden reddine, asıl dava yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/249 E., 2022/773 K.

HÜKÜM/KARAR : Asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne/İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kızılcahamam Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/40 E., 2020/171 K.

Taraflar arasındaki asıl davada tapu iptali, tescil, tazminat, karşı davada elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil isteklerinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Asıl davada davacı vekili, karşı davada taraf vekilleri tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı vekili, karşı davada taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı (karşı davada davalı) ... ada 10 parsel sayılı taşınmazın babalarından miras kaldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydının gerçeğe ve hukuka aykırı olarak davalıların mirasbırakanı adına kayıt ve tescil edildiğini, bu tescilin gerçek hak durumunu yansıtmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa taşınmaz üzerinde kendisi ve mirasbırakanları tarafından yapılan tüm masraflar (yapılan yapılar, dikilen ağaçlar) ile davalılarca el konulan yem ve saman bedelleri toplamı olarak şimdilik 10.000,00 TL'nin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; karşı davanın reddini savunmuştur.

II. CEVAP

Davalılar (karşı davada davacılar) ... vd.; tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının taşınmazda haksız işgalci konumunda olup taşınmaz üzerindeki yapılar sebebiyle tazminat talep edemeyeceğini, yapıların ve ağaçların da davacıya ait olmadığını, kaldı ki, kendileri tarafından dava konusu taşınmaz üzerine yapı yapılmasına ve ağaç dikilmesine müsaade edilmediğini belirtip davanın reddini savunmuşlar; karşı davada, davalının taşınmaza haksız müdahalesinin önlenmesini, taşınmazdaki yapıların kal’ini ve ecrimisil talep etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada, tapu iptali ve tescil isteği bakımından hak düşürücü sürenin geçtiği, terditli talep sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat isteği bakımından dava tarihi itibariyle taşınmazın halen davacı tarafından kullanıldığı, samanlık içerisinde bulanan samanların alınmasına davalıların (karşı davada davacıların) engel olduğu iddiasının da ispatlanamadığı, davalıların davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmedikleri, davacının terditli talebi yönünden davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçeleriyle asıl davanın reddine karar verilmiş; karşı davada, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan samanlık nitelikli yapının davalının (asıl davada davacının) kullanımında olduğu, davalının bu bölümde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, taşınmaza haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın el attığı, diğer bölümlere yönelik müdahalesinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davalının taşınmazdaki samanlık niteliğindeki yapıya müdahalesinin önlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 04.12.2019 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamaya itibar olunarak karşı davada davacıların ecrimisil isteminin kabulüne, davacılar tarafından kal isteminde de bulunmuş ise de, dava konusu taşınmazın bir bölümünün salt kullanımı dışında davalı tarafından taşınmaz üzerinde bir yapı meydana getirilmesi ve ağaç dikilmesi hususu ispat edilemediğinden kal talebinin pasif husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili, karşı davada taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı (karşı davada davalı) vekili; asıl davanın hak düşürücü süreden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın tapulama tutanağında da beyan ve tespit olunduğu üzere aslen senetsiz olan taşınmazın davacının da kök mirasbırakanı olan ... olarak bilinen tarafların beşinci kuşak ortak mirasbırakanlarına ait olduğunun açık olduğunu, kadastro çalışması sırasında taşınmazın davalıların adlarına tespiti için şart olan zilyetliğin bulunmadığını, tespitin miras taksimine ve trampaya aykırı olduğunu, uzun yıllar önce yapılan kapı numarataj çalışmalarında da taşınmazın davacının mirasbırakanları adına kayıt ve tescil gördüğünü, buna ilişkin kayıtları talep etmelerine karşın belediyeden dosyaya gelmesinin sağlanmadığını, miras hakkına dayalı mülkiyet ve muris muvazaası iddiaları ile trampanın varlığı, Dereağzı mevkiinde bulunan taşınmaz kaydının da dosyaya alınmasını gerektirirken bu taşınmaz kaydının dosyaya alınmamasının da eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasına sebep olduğunu, trampanın varlığının kadastro öncesi olup olmadığının araştırılmadığını, karşı davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Karşı davada davacılar vekili; bilirkişilerce hesaplanan ecrimisil miktarının oldukça düşük olduğunu, net gelir hesabına göre yapılan hesaplamanın rayiç değerin çok altında kaldığını, emlakçı bir bilirkişi marifetiyle bu hususun saptanması gerektiğini, karşı davada davalının kullandığı çardak ve fırının onun talimatı ve isteği üzerine inşa edildiğini, bu durumda çardak ve fırının karşı davada davalı tarafından yaptırıldığı sabit olmasına rağmen hukuka aykırı gerekçe ile kal talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, haksız el atma devam ettiğinden samanlık yönünden de yıkıma karar verilmesi gerektiğini, samanlık ve çardağın kapladığı zeminin değerinin de çok düşük belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl davada, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 14.01.1954 tarihi ile davanın açıldığı 06.02.2019 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve geçici 4 üncü maddesinde yazılı hak düşürücü sürelerin geçtiği anlaşıldığına göre, asıl davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca, davacı aleyhine davalı tarafın sebepsiz zenginleşmediği nazara alınarak terditli talebi yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar vermesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı; karşı davada, karşı davalının taşınmaz üzerinde yer alan samanlık dışında kalan diğer kısımlarına müdahalesinin ispatlanamadığı, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen 04.12.2019 tarihli raporda belirlenen ecrimisil miktarının hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık olmadığı, ayrıca dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıların karşı davalı tarafından meydana getirildiğine ilişkin hususun da ispat edilemediği, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili, karşı davada taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davacı vekili, karşı davada taraf vekilleri, istinaf dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat; karşı dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci maddesinin birinci fıkrası; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 362 nci, 366 ncı maddeleri ve 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi; 4721 sayılı TMK'nın 683 üncü maddesi,

3. Değerlendirme

1. Karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun'un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Somut olayda, karşı davada keşfen saptanıp harcı ikmal edilen dava değeri el atmanın önlenmesi isteği bakımından 3.632,00 TL, yıkım isteği bakımından 840,00 TL, ecrimisil isteği bakımından ise 787,49 TL olup anılan değerlerin 2022 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kaldığı görülmektedir.

2. Asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince;

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları neticesinde dava konusu 117 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 154,30 m² yüz ölçümü ve tarla niteliği ile irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların mirasbırakanı ... adına tespit edildiği, tespitin itiraza uğramadan 14.01.1954 tarihinde kesinleştiği, davanın 06.02.2019 tarihinde açıldığı, Kadastro Kanunu′nun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan karşı davada taraf vekillerinin temyiz dilekçesinin değerden REDDİNE,

Karşı davada taraflardan alınan peşin harcın istek halinde iadesine,

2. Asıl davada davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davanın davacısından alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

...