"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/548 E., 2023/201 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece verilen karar Dairece bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1953 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümlerinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini belirterek davanın reddi ile TMK’nın 713/6 ncı maddesi uyarınca taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tescilini istemiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek reddini savunmuştur.
3.Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.07.2010 tarihli ve 2006/318 E. 2010/295 K. sayılı kararıyla; 24.04.2008 tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (C), (G) ve (F) harfleri ile gösterilen 9359, 12.273, 21.329 ve 12.591 metrekare yüz ölçümündeki bölümlerin davacı ..., (D) ve (H) harfleri ile gösterilen 3651 ve 39.163 metrekare yüz ölçümündeki bölümlerin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararları
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine vekili, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.07.2011 tarihli ve 2010/6717 Esas, 2011/3948 Karar sayılı kararıyla; "...Uyuşmazlık 1953 yılında yapılan tapulama çalışmalarında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle ekilemez arazi olarak tescil harici bırakılan dava konusu yerlerin iddia edildiği üzere 1975 ve 1981 yılından itibaren dava tarihine kadar imar-ihya ve zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinde ve bu yerlerin köylülerce mera olarak kullanılıp kullanılmadığında toplanmaktadır. Dosya içerisindeki yazışmalardan, bu köyde mera çalışmalarının tamamlanmadığı ve dava konusu yerlerin mera çalışmalarında mera olarak nitelendirilip nitelendirilmediği anlaşılamadığı gibi taşınmazların bulunduğu köyün mahalle haline gelmesi nedeniyle 1/1000 ya da 1/5000 ölçekli imar planı kapsamına alınıp alınmadığı, varsa hangi tarihte imar planlarının onaylandığının soruşturulmadığı anlaşılmaktadır. Taşınmazların tapulamada ekilemez arazi olarak tespit harici bırakılması nedeniyle aynı köyden yerel bilirkişi dinlenmesi gerekirken komşu Kavaklı köyünden mahalli bilirkişi dinlenmesi doğru olmadığı gibi, mahalli bilirkişilerin beyanlarının müştereken alınarak imzalattırılması da HUMK’a aykırı olmuştur. Tanıklar hakkındaki hükümler bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu nedenle HUMK'un 265 inci maddesi gözetilerek yerel bilirkişilerin ayrı ayrı dinlenmeleri zorunludur. Bunun yanında, hava fotoğraflarıyla ilgili yapılan inceleme Yargıtayın ve Dairenin yerleşmiş içtihatlarına aykırıdır. Dava tarihi itibariyle en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının merciinden Mahkemece usulüne uygun olarak getirtilmesi, dosya arasına alınması, işin uzmanı bilirkişilerce (Jeodezi ve fotogrametri mühendisi) incelettirilmesi ve bir kısım taşınmazlar için 1975 yılı itibariyle, diğer taşınmazlar için 1981 yılı itibariyle imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığının bilimsel verilere göre ve net bir biçimde ortaya konulması zorunludur. Bundan ayrı, mera çalışmalarının tamamlanıp tamamlanmadığı ve bu yerlerin mera olarak sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı belirlenmemiştir. Değinilen nedenlerle Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme noksandır. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazların 1/1000 ve 1/5000 ölçekli nazım imar planı ya da uygulama imar planı kapsamlarında kalıp kalmadıklarının ve imar planlarının mevcut ise onaylanma tarihlerinin belirlenmesi için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Altındağ Belediye Başkanlığından ayrı ayrı soruşturulması, gelecek cevapların kapsamına göre verilecek kararda göz önünde bulundurulması, aynı köyden belirlenecek yaşlı ve yansız üç mahalli bilirkişi huzuruyla keşif yapılması, bu kişilerin kimliklerinin tespitinden sonra ayrı ayrı beyanlarının alınması, tarafların, tanıklarını bildirdiğinde ve mümkün olduğunda keşif mahallinde hazır edilerek (HUMK.m. 258, 259, 253, 265) taşınmazların öncesi, imar – ihya ve zilyetlik durumu ile kullanım biçimi hakkında olay ve zaman belirtilerek kapsamlı bilgi ve beyanlarının alınması, ayrıca mera çalışmaları konusunun ilgili resmi mercilerden sorularak alınacak cevapların değerlendirilmesi gerekmektedir. Tüm bu belirlemelerden sonra hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmamıştır..." gerekçesiyle hüküm bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarihli ve 2011/6648 E., 2011/6425 K. sayılı kararıyla reddedilmiş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; fen bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfleri ile gösterilen 9359 ve 12.273 m2 yüzölçümündeki bölümlerin imar-ihya edildiği, davacı lehine tescil koşullarının oluştuğu, (F), (G) ve (H) harfleri ile gösterilen 12.591, 21.329 ve 39.163 m2 yüz ölçümündeki bölümlerin mera vasfında olduğu, (D) harfi ile gösterilen 3.651 m2 yüz ölçümündeki bölümün ise tarımsal alan ya da mera niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle (A) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerin davacı ... adına, (D) harfi ile gösterilen bölümün Hazine adına tapuya tesciline, (F), (G) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerin mera vasfıyla sınırlandırılmasına karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27.06.2015 tarihli ve 2014/1835 Esas, 2015/7153 Karar sayılı kararıyla;“... Hükmü temyiz eden davalı ... Belediye Başkanlığına kararın tebliğ edildiği 10.12.2013 tarihi ile temyiz tarihi olan 27.01.2014 tarihleri arasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432/1 inci maddesinde öngörülen temyiz süresinin geçtiği belirlenmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.6.1990 tarih 1989/3 Esas ve 1990/4 sayılı Kararı ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432/4 maddesi gereğince temyiz isteminin süre yönünden reddine; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları bakımından dosya içeriğine, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre karar verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (H) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları bakımından her ne kadar öncesi kadim mera değilse de davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmiş olmakla davacı vekilinin bu bölüme ilişkin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (C) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları bakımından Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bu taşınmaz bölümü yönünden bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur. Yargıtay bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozmada işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında, hava fotoğrafları üzerinden yöntemince inceleme yapılması gereğine de değinildiği halde bu hususta yapılan incelemede 1975 tarihli hava fotoğrafında (C) bölümüne ilişkin imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığına dair bir açıklama yapılmadığı gibi 1983 tarihli hava fotoğrafı üzerinden ise bu bölüm için hiçbir araştırma yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün bozulmasına; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece bu taşınmaz bölümleri hakkında mera niteliğinde oldukları gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmaz bölümleri hakkında yapılan araştırmada, taşınmazların öncesinin kadim mera olmadığı, sonradan yapılan mera çalışmalarının ise henüz kesinleşmediği ve mera siciline kaydedilmiş yerlerden olmadığı sabit olup mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, keşif sonrası alınan ve bilimsel verilere dayalı gerekçeli ve ikna edici nitelikte bulunan ziraatçı bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle söz konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği anlaşılmış olmakla bu bölümlerin davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün bozulmasına..."gerekçesiyle karar bozulmuş, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteği Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.03.2016 tarihli ve 2015/21125 Esas, 2016/2113 Karar sayılı kararıyla reddedilmiş, Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, Ankara ili Altındağ ilçesi, ... Mahallesinde bulunan ve bilirkişi raporunda (A), (H) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler hakkındaki hükmün onanmış olması nedeniyle bu bölümler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 30.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda (C) ve (F) harfleri ile gösterilen 12.273 ve 12.591 m2 yüzölçümündeki bölümler ile (G) harfi ile gösterilen 21.329 m2'lik alandan (G1) alanı olarak gösterilen 9308 m2'lik bölümün davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, (G) bölümünde (G2) olarak gösterilen 12.021 m2'lik alanla ilgili davacının talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili, davalı Hazine vekili ile davalı ... Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 10.03.2022 tarihli ve 2021/3947 Esas, 2022/1973 Karar sayılı kararıyla; "...Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (IV/6.) numaralı bendinde açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve hükmüne uyulan bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiş olmasına göre 30.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda (C), (F) ve (G1) ile gösterilen taşınmaz bölümleri yönünden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bilirkişi raporunda (G2) ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; kararın (IV/5.) numaralı bendinde yazılı bozma ilamında; bilirkişi raporunda (G) harfi ile gösterilen 21.329 metrekare yüzölçümlü taşınmaz bölümü üzerinde davacı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olması nedeniyle bu bölüm yönünden davanın kabulü ile taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesi gereğine değinildiği ve bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamına aykırı düşecek şekilde davacının davasının kısmen kabulüne, (G) harfi ile gösterilen 21.329 m2'lik alandan (G1) alanı olarak gösterilen 9308 m2'lik bölümün davacı ... adına tesciline, (G) bölümünde (G2) olarak gösterilen 12.021 m2'lik alanla ilgili davacının davasının reddine karar verilmiştir. Bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı lehine olan taraf açısından usuli kazanılmış hak doğar. Bu hakkın zedelenmemesi için Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması zorunludur. Hal böyle olunca; Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre (G) ile gösterilen bölüme yönelik davacının davasının tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir..." gerekçesiyle karar bozulmuş, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteği Dairenin 19.09.2022 tarihli ve 2022/5264 Esas, 2022/5873 Karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; fen bilirkişi raporunda (G) harfi ile gösterilen taşınmazın öncesinin kadim mera olmadığı, sonradan yapılan mera çalışmalarının ise henüz kesinleşmediği ve mera siciline kaydedilmiş yerlerden olmadığı, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile keşif sonrası alınan ve bilimsel verilere dayalı, gerekçeli ve ikna edici nitelikte bulunan ziraatçı bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle söz konusu taşınmaz bölümleri üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddelerinde ögörülen koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle 30.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda (G) bölümünde (G2) harfi ile gösterilen 12.021 m2'lik alanın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; eksik inceleme ve araştırma sonucu hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, incelenen hava fotoğrafları çok küçük ölçekli ve siyah beyaz olarak gösterildiğinden teknik değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca bilirkişilerin raporunda streoskopik incelemeyi kanıtlayan bilgi- belge bulunmadığını, dava konusu taşınmazların 2007 yılında onaylanan Başkent Ankara Nazım İmar Planı içerisinde yer aldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü, 17 nci, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713/1 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.