"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2300 E., 2024/259 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/573 E., 2022/297 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; okuması ve yazması olmadığını, hatta Türkçe de konuşamadığını, dava konusu taşınmazın satın alındığı sırada geçici olarak davalı adına tescil edildiğini, dava dışı başka bir taşınmazını davalının pasaport için imza attığını düşündürerek başkasına sattırdığını, bunun üzerine diğer çocuklarının araya girmesiyle dava konusu taşınmazın davalı tarafından kendisine devredildiğini, bu sırada davalının Fransa'ya yerleştiğini, bir süre sonra Fransa'dan dönen davalının yaptığı hatayı telafi etmek istediğini, Fransa'daki ortağının İstanbul'daki 5 katlı binasını alacağını, daireleri aralarında bölüştüreceğini, bir miktar parası olduğunu, kredi çekmesi gerektiğini, dava konusu 1943 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümün kendisine devredilmesi halinde kredi çekebileceğini, kredi borcu bittikten sonra taşınmazı iade edeceğini söylediğini, ısrarlarıyla ikna ettiğini, dava konusu taşınmazı davalıya devrettiğini, davalının ise hemen Fransa'ya döndüğünü, bir süre kendisini oyaladığını, son olarak 08.05.2020 tarihinde taşınmazın devrini istediğinde ise iade etmeyeceğini söyleyerek tehdit ettiğini, bu durumdan dolayı aralarında çıkan tartışmada küçük oğlu Halil Göl'ü silahıyla vurduğunu, davaya konu taşınmazı davalıya satma iradesi olmadığını, satış bedeli almadığını, davalının kendisini kandırdığını, yaşından ve tecrübesizliğinden yararlandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının taraf ehliyeti bulunmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazı 02.03.1990 tarihinde kendi birikimleri ile nakden satın aldığını, hukuki haklarını kullanmaya başladıktan sonra davacının kendisini cezalandırmak için bu davayı açtığını, kardeşi Halil'in dava konusu taşınmazdaki fuzuli işgaline son verdirmek amacıyla hukuki müracaatlarda ve şikayetlerde bulunması üzerine kardeşi Halil'in davacıyı kullanarak ve belkide tehdit ederek görülmekte olan davayı açmaya zorladığını, davacının iddialarının hayatın olağan akışına uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, taraflar arasındaki tapu satış ve devir işleminin tapu memuru huzurunda ve resmi şekil şartlarına uygun surette gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın, hile ve inançlı işlem hukuksal sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olduğu, hak düşürücü süre nedeniyle reddinin usul ve yasaya uygun olmadığı, inançlı işlemin yazılı delillerle kanıtlanması gerektiği, delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir delil sunulmadığı, ancak delil başlangıcı olması halinde tanık dinlenebileceği, davacının yemin delilline de dayanmadığı; hile iddiası yönünden ise tanık beyanlarına göre davacının davalının talebi üzerine tekrar iade edeceği düşüncesi ile taşınmazını davalıya verdiği, sonuç itibari ile ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, gerekçe yönünden düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın devri sırasında tanık olarak bulunanların akrabaları olduğunu, davalının davacıyı hileli davranışlarla dolandırarak söz konusu taşınmazın mülkiyetini devretmek zorunda bıraktığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, hile (aldatma) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1944 doğumlu davacı ...'ün 1943 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki çekişme konusu 10 numaralı bağımsız bölümünü 28.12.2010 tarihinde satış suretiyle oğlu olan davalıya devrettiği anlaşılmaktadır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle Mahkemece, ön inceleme duruşmasında "...taraflar arasındaki uyuşmazlığın; hile nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali tescil talebine ilişkin olduğu ..." denilmek suretiyle davanın hile (aldatma) hukuki nedenine dayandığına ilişkin hukuki nitelendirme yapıldığı, HMK’nın 140/3 hükmü gereğince tahkikatın bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütüleceği, uyuşmazlığın da anılan hukuki sebep esas alınmak suretiyle çözümlenmesi gerekeceği, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. ve 6100 sayılı HMK'nın 190/1. maddeleri gereğince hile iddiasının ise ispatlanamadığı, verilen kararın da bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmakla davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.04.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.