"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1049 E., 2023/1518 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/40 E., 2023/160 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; mirasbırakanı ...'nin Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... mahallesi, 210 ada 1, 2 ve 3; 206 ada 2, 3 ve 4; 207 ada 33 ve 37; 205 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını kadastro çalışmaları sırasında davalı oğulları üzerine yazdırdığını, bu suretle kendisini mirastan mahrum bırakmak amacıyla muvazaalı işlem yaptığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; zamanaşımı ile hakdüşürücü süreler yönünden ve esastan davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin 24.11.2011 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın iddiasının kadastro öncesi sebebe dayandığı, davanın ise 30.01.2023 tarihinde açıldığı, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren dava açıldığı tarihe kadar Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi ile düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyanın esasına ilişkin deliller toplamaksızın hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, kararın usule, yasaya ve dosya kapsamına aykırı olduğunu, gerekli araştırma ve incelemenin yapılmadığını, dava konusunun davacı açısından ancak babasının ölüm tarihi olan 30.01.2015 tarihinde dava edilebilir duruma geldiğini, mirasbırakan ile davalılar arasındaki tüm tasarruf işlemlerinin ve tesis kadastrosuyla belirlenen hak sahipliğinin batıl olup iptali gerektiğini, 01.04.1974 tarihli 1974/1 Esas, 1974/2 Karra sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca tesis kadastrosunun muvazaa nedeniyle gizli bağış işleminin de şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların senetsizden tespit gördüğü somut olayda muris muvazaasının uygulanma olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın usule ve hukuka aykırı olduğunu, davanın esasının incelenmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1932 doğumlu mirasbırakan ...'nin 30.01.2015 tarihinde ölümü ile geride mirasçıları olarak davacı kızı ... ile davalı oğulları ..., ... ve ...'in kaldıkları, kadastro çalışmaları sonucu, Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... Mahallesi, 210 ada 1, 2 ve 3; 206 ada 2, 3 ve 4; 207 ada 33 ve 37; 205 ada 1 parsel sayılı taşınmazların belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibe nedeniyle; 210 ada 1, 206 ada 4 ve 207 ada 37 parsellerin davalı ...; 210 ada 2, 206 ada 2 ve 207 ada 33 parsellerin davalı ...; 210 ada 3, 206 ada 3 ve 205 ada 1 parsellerin davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazların kadastro tespit tutanaklarında mirasbırakan Ahmet'in yirmi yılı aşkın süredir çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyetliğinde iken 1995 yılında haricen, rızaen, kayıtsız ve şartsız davalılara hibe ettiğinin belirtildiği, tutanakların 24.11.2011 tarihinde kesinleştiği, tarafların mirasbırakanı Ahmet'in kadastro tespit tarihinden sonra 30.01.2015 tarihinde öldüğü, davanın ise 30.01.2023 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakanın terekesi ölüm ile intikal edeceğinden ve terekenin açılmasıyla mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olacaklarından, bu tür isteklerde dava hakkı mirasbırakanın ölümüyle ortaya çıkar. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası hükmünde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanmasında da mirasbırakanın ölüm tarihi büyük önem taşır. Değinilen yasal düzenlemede, kadastro tespit tutanağında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. Başka bir ifadeyle, dayanılan hakkın kadastro tespit tutanağının tanzim tarihinden önce doğması halinde anılan sürenin uygulama imkanına kavuşacağı açıktır. Ancak, tutanağın tanziminden sonra doğan haklara ilişkin açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yeri yoktur. O halde; 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanamayacağı açıktır.
3. Öte yandan, bilindiği ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere ''muris muvazaası, mirasbırakanın danışıklı olarak mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklaması halinde, saklı pay sahibi olsun yada olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin BK'nın 18 inci maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilmelerine olanak veren hukuki bir olgu'' olarak tanımlanmaktadır. Kural olarak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Butlan sonucunu doğurarak mirasbırakanın temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın mirasbırakanın tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda iradesini satış doğrultusunda açıklaması icap eder.
4. Somut olayda; çekişme konusu taşınmazların kadastro tespit tutanaklarında mirasbırakan tarafından taşınmazların bağış suretiyle devredildiği belirtilmekle birlikte, mirasbırakan tarafından tapu sicil memuru önünde yapılan temliki bir işlem bulunmadığından, İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmamaktadır.
5. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.