"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2498 E., 2023/2186 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/110 E., 2023/174 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı birleştirilen davada davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı Hazine vekili; dava konusu 2 ada 2 parsel sayılı taşınmaz maliki ...’nın ölü ya da sağ olduğu anlaşılamayıp mirasçıları da tespit edilemediğinden Adalar Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.11.2004 tarihli ve 2004/102 Esas, 2004/134 Karar sayılı kararıyla İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolduğunu ileri sürerek taşınmaz malikinin gaipliğine ve tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı ... İdaresi vekili; Şehzade Sultan ... Vakfından olan dava konusu 2 ada 2 parsel sayılı taşınmaz maliki ...’nın mirasçıları tespit edilemediğinden İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, aslı vakıf olan taşınmazın Hazineye intikalinin söz konusu olmayacağını, vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek taşınmaz malikinin gaipliğine karar verilmek suretiyle tapu kaydının iptali ile Vakfı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı Kayyım vekili; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.02.2020 tarihli ve 2017/7 Esas, 2020/41 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarında Şehzade Sultan ... Vakfından mukataalı şerhinin bulunduğu, aslı vakıf olan dava konusu taşınmazların Vakfına rücu etmesi gerektiği, 24.09.1983 tarihinden sonra Hazine adına tesciline yasal imkan bulunmadığı belirtilip asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne, tapu kaydının iptali ile taşınmazın Vakfı adına tesciline karar verilmiştir.
Kararın asıl davada davacı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2021 tarihli ve 2020/767 Esas, 2021/254 Karar sayılı kararıyla; eksik inceleme ve araştırma yapıldığından bahisle hüküm ortadan kaldırılarak Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Şehzade Sultan ... Vakfından mukataalı dava konusu taşınmazın aslının vakıf olan dava konusu taşınmazların vakfına rücu etmesi gerektiği, 24.09.1983 tarihinden sonra Hazine adına tesciline yasal imkan bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulü ile kayıt maliki ... kızı Ana'nın gaipliğine, tapu kaydının iptali ile taşınmazın Vakfı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı Kayyım vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 2 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kaydında Z.Ş.M.V.(Zemini Şehzade Sultan ... Vakfı) şerhi bulunduğu, kayıt maliki ... kızı Ana'ya İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığı ve mirasçılarına ulaşılamadığı, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda Şehzade ... Vakfının taşınmazın aynı üzerinde bir hakkı bulunmadığı ve Cumhuriyet döneminde aşarın ilgası ile taşınmazın vakfı ile ilişkisinin tamamen ortadan kalktığı, bu haliyle taşınmazın vakıf malı niteliği bulunmadığı, 5737 sayılı Yasa'nın 17. maddesi uyarınca taşınmazın Vakfına rücu etmesinin mümkün olmadığı, kayıt maliki ve mirasçılarına ulaşılamadığı, on yıllık kayyımla idare süresinin dolduğu gerekçesiyle davacı Hazinenin istinaf başvurusunun kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak asıl davanın kabulüne, kayıt maliki ... kızı Ana'nın gaipliğine, tapu kaydının iptali ile taşınmazın Hazine adına tesciline, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Birleştirilen davada davacı ... İdaresi vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, vakıf hukukunda uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlandığını, 24.09.1983 tarihinden sonra Hazine adına tesciline yasal imkan bulunmadığını, vakfın türü sahih mi gayri sahih mi olduğu hususunda yeterli araştırma yapılmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl dava, Türk Medeni Kanunu'nun 588. maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil; birleştirilen dava ise 5737 sayılı Kanun'un 17. maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 2 ada 2 parsel sayılı taşınmazın iktisap sebebi "seneden" gösterilmek suretiyle ... adına 01.06.1891 tarihinde tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydında "Zemini Şehzade Sultan ... Vakfından mukataalı olduğuna dair şerh bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere;
5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 17. maddesi “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.”
TMK’nın 588. maddesi; “Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilan süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.”
hükümlerini içermektedir.
Diğer taraftan; 22.09.1983 tarihli, 2888 sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle değiştirilen 2762 sayılı Yasa'nın 29. maddesinde, Medeni Kanun'un 501. maddesindeki Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmak suretiyle "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Bu nedenle, 2888 sayılı Yasa'nın yürürlük tarihi olan 24.09.1983 sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan; daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasası'nın tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyeti mutasarrıfa geçtiğinden, mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan Yasa'nın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
Somut olayda, Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; dava konusu 2 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... kızı Ana adına tesciline esas 01.06.1891 tarihli senedin ve kadastro tespitine dayanak ilgili belgelerin getirtilmediği gibi, dava konusu taşınmazın vakfiyede yer alıp almadığı, taşınmazın Vakıf ile ilişkisi tespit edilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; öncelikle dava konusu taşınmazın ... kızı Ana adına tesciline ilişkin 01.06.1891 tarihli senedin ve kadastro tespitine dayanak tüm belgelerin temini ile getirtilecek belgelerdeki verilerden yararlanmak suretiyle kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölüp ölmediği ya da gaip kişilerden olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, diğer yandan taşınmazın Şehzade Sultan ... Vakfı ile olan ilişkisinin tespiti, taşınmazın vakfiyede yer alıp almadığının, davacı Vakfa ait olup olmadığının uzman bilirkişi raporu alınmak suretiyle belirlenmesi, toplanan ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Birleştirilen davada davacı ... İdaresi vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden birleştirilen davada davacıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.