Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1692 E. 2024/3087 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın taşınmazının yarısının davalı tarafından satın alındığı iddiası karşısında, davacı mirasçıların tapu iptali ve tescil talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı mirasçıların, taşınmazın kalan yarısını satın aldıklarını ispatlayamamaları ve yargılama sırasında taşınmazın devri nedeniyle davacıların seçimlik hakkının kullanılmasının sağlanmaması, ayrıca taşınmazın gerçek değerinin tespit edilerek harç ikmalinin sağlanmaması ve bağlantılı dosya ile birleştirilmemesi hususları gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2007/4 E., 2007/216 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalının atanmış mirasçıları ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; dava konusu Muğla ili, Bodrum ilçesi, ... köyünde bulunan 105 ada 6 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ...’ya ait olduğunu, adına tespit edildiğini, davalı ...’nın tespite itiraz ettiğini ve taşınmazın yarısının satış suretiyle kendisine devredildiğini belirtip adına tescilini talep ettiği, ancak hatalı olarak taşınmazın tamamının davalı adına tescil edildiğini, tescilin yolsuz olduğunu, talepten fazlasına karar verildiğini ileri sürerek taşınmazın 32 pay kabul edilerek 3’er payın davacı ... ve ..., 1’er payın davacı ... ve ...ma adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ...; taşınmazın eşi tarafından kendisine satıldığını, daha önce Mahkemenin 2002/16 E. sayılı dosyası ile verilen kararın kesinleştiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ... ise aleyhine açılan davanın husumetten reddini talep etmiştir. III. MAHKEMENİN KARARI

Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 03.03.2005 tarihli ve 2002/218 E., 2005/137 K. sayılı kararı ile; davacılar tarafından açılan Mahkemenin 2002/16 E. sayılı dava dosyasında talebin reddedildiği, Yargıtay’ın bozma ilamına göre dava konusu hususun kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 20.04.2006 tarihli ve 2006/2175 E., 2006/2695 K. sayılı kararıyla; davanın mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu kaydının iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, kayıt malikine karşı açılması yeterli olup Tapu Sicil Müdürlüğünün davalı gösterilmesinin doğru olmadığı, taşınmazın ...’ya ait olduğu, davalının, mirasbırakana ait taşınmazın yarı payını satın aldığını bildirerek Kadastro Komisyonuna itirazda bulunup sadece bu yarı payın tespit ve tescilini istemiş bulunduğuna göre kalan yarı payın ...’ya ait olduğu, davacıların taşınmazın davalıya satışının muvazaaya dayalı bulunduğunu bildirerek açtıkları 2002/16 E., 202 K sayılı tapu iptali ve tescil davasının reddedildiği ancak kesinleşmediğinden kesin hüküm teşkil etmeyeceği, davalının kalan yarı payı da satın ve devraldığını ve kendisine ait olduğunu kanıtlayamadığı gözetilerek davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.2007 tarihli ve 2007/4E., 2007/21 K. sayılı kararı ile; davalının taşınmazın kalan yarı payını satın aldığını kanıtlayamadığı, kalan payın mirasbırakana ait olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı ... aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmediğinden 13.05.2008 tarihinde kesinleştiğine ilişkin şerhin, davalı ...’nın karar tarihinden önce 30.04.2007 tarihinde öldüğü, davalı vekiline yapılan tebliğin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle 18.02.2020 tarihli tutanak ile geri alınmasına, davalı ...’nın yasal ve atanmış mirasçılarına tebliğ yapılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı atanmış mirasçısı ... ve ... vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı atanmış mirasçıları ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde; keşfen değer tespit edilerek harç ikmal edilmediğini, bozma öncesi karar ve Mahkemenin 2002/16 E. sayılı kararında davanın reddine karar verildiğini, bozma kararının çelişkili olduğunu, zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, Mahkemenin 2002/16 E. dosyasının beklenmesi gerektiğini, dava konusu yeri mirasbırakan ve eşinin yarı yarıya satın aldığını, davalının, eşinin payını da satın aldığını, yarı payın adına olduğunu zannettiğini, okuma yazması olmadığını, dinlenen tanıkların durumu doğruladığını, kısmen kabule rağmen lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125 inci maddesi(1086 sayılı Kanun 186), 150 inci maddesi

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu ve 32 nci maddeleri,

3. Değerlendirme

Dava konusu 105 ada 6 parsel sayılı 925,30 m2 miktarlı kargir ev arsası nitelikli taşınmazı, kadastro çalışmalarında senetsiz, vergi kaydı olan, ceddinden intikalen ve taksimen 20 yılı aşkın zamandır ...’nın bir bütün halinde malik iken 1961 yılında iki parçaya ifraz ettiği, 5 parseli oğlu ...’e sattığı, 6 parseli uhdesinde bıraktığı, bu parsele tatbik edilen 1981 tarih cilt 1, sh:6, sıra:1 nolu 200m2 emlak vergi beyanının ... tarafından verildiği ve parseli kapsadığı, miktar fazlasının Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 inci madde şartlarını taşıdığından tamamının ... adına tespit edildiği, davalı ...’nın 26.04.1993 tarihli itiraz dilekçesi ile taşınmazdaki ev ile birlikte arsanın yarısının 06.05.1964 satış senedi ile satın aldığını, ancak senedi ibraz etmediğinden tamamının eşi adına tespit edildiğini belirterek ev ve arsanın yarısının adına yazılmasını talep ettiği, Kadastro Komisyonunun 29.09.1993 tarihli kararı ile satış senedinin dava konusu yeri kapsadığı gerekçesiyle tespitin iptali ile taşınmazın ... adına tespitine karar verildiği, tespitin dava açılmadığından 28.01.1994 tarihinde kesinleştiği, Uyap sisteminde yapılan incelemede dava konusu 105 ada 6 parsel (yeni 438 ada 8) taşınmazın ... adına kayıtlı iken vasiyetin tenfizi gereğince 09.05.2016 tarihinde 1/2’şer pay ile ... ve ... adına tescil edildiği, onların da 18.09.2017 tarihinde satış ve ipotek işlemi ile ... ... A.Ş. şirketine devrettiği, bilahare 26.07.2019 tarihinde ... ...LTD. ŞTİ.’ne devredildiği, geri çevirme ile dosya arasına alınan evraklardan taşınmazda 27.01.2020 tarihinde kat irtifakı kurulduğu, oluşan A blok 1, 2 ,3, 4 ve B blok 1,2 nolu bağımsız bölümlerin dava dışı 3. kişilere şirket tarafından satış suretiyle devredildiği, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/24 E. sayılı dava dosyası ile, davacılar tarafından vasiyet alacaklılarına karşı eldeki davada dava konusu taşınmazın eldeki dava ile adlarına tescile karar verilmesine rağmen Tapu Müdürlüğünde işlem yapılmadığı, davalıların kötüniyetli olarak haklarını ihlal etmek için dava dışı şirkete sattığı gerekçesiyle alacak isteğine ilişkin dava açıldığı, 16.01.2019 tarihli davanın kabulüne ilişkin kararının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 30.11.2021 tarihli ve 2019/1411 E., 2021/2384 K. sayılı kararı ile; eldeki davada davalıya yapılan karar tebliği usulsüz olup, kararın kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi için İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılması ve Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, dosyanın 2021/576 E. sayılı dosya numarasını aldığı ve eldeki dava sonucunu beklendiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; bozma ilamında da belirtildiği üzere davalının mirasbırakana ait taşınmazın yarı payını satın aldığını bildirerek itirazda bulunup sadece bu yarı payın tespit ve tescilini talep ettiği, kalan yarı payın mirasbırakana ait olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı atanmış mirasçılarının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Bilindiği üzere; Usul Hukukumuzda ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, HMK’nın 125 inci maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.

Öte yandan, davanın 3.000.000.000 ETL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16 ncı maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Aynı Kanun'un 30 uncu maddesi “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409 maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde; 32 nci maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın davalı ...’dan itibaren dava dışı kişilere intikaline dayanak tüm belgeler (kütük sayfaları, resmi akit vs.) dosya arasına alındıktan sonra HMK'nın 125 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak dava konusu taşınmaz yönünden davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve sonucuna göre işlem yapılması, taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30 uncu maddesi gereğince işlem yapılması ve Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/24 E. (yeni 2021/576 E.) sayılı davasının eldeki dava ile bağlantılı olduğu gözetildiğinde birleştirilerek görülmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı mirasçıları ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.