"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/184 E., 2023/416 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar; davalılar ..., ..., ... vekili ve davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; ...'nın misraçıları olduklarını, davalıların vekili olarak hareket eden Avukat ...'nın Ankara Sulh Hukuk Mahkemesine eksik nüfus kaydı ibraz ederek 23.03.1987 gün, 1986/337 Esas ve 1987/102 Karar sayılı veraset belgesini düzenlettiğini, dava konusu 523 parsel sayılı taşınmazı davalılar adına intikal ettirdikten sonra taşınmazın davalı ...’ya satış suretiyle devredildiğini, davalı ... tarafından ketmedildiklerini ileri sürerek 523 parsel sayılı taşınmazın ... ( ...) ...'dan intikal etmesi gereken 1/7 payının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar; veraset ilamının doğru olduğunu, yaklaşık 10-11 yıl önce paylarına düşen taşınmazları sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.06.2013 tarihli ve 1998/1020 Esas, 2013/529 Karar sayılı kararı ile; davacıların ...'e yönelik tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 04.06.2013 tarihli kararının davalı ... vekili ve ..., ... ve ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 23.11.2017 tarihli, 2016/16591 Esas, 2017/6721 Karar sayılı kararıyla; yargılama sırasında ölen davacıların mirasçılarının bulunduğu gözetilerek davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması, mahallinde uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak davalı ...’nın eski 523 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarından da pay temlik aldığı ve taşınmazın imar uygulaması ile ifraz gördüğü dikkate alınarak 1116 ve 1124 parsel sayılı taşınmazlara kök mirasbırakan ... oğlu ...’nin (...) eski 523 parseldeki 1/7 payının ne kadarlık bir kısmının isabet ettiği denetime elverişli bilirkişi raporu ile saptanarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davalılar ..., ..., ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, davacıların taşınmazda tasarrufları bulunmadığını, eski veraset ilamının usulüne uygun olduğunu, davanın husumetten reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; karar başlığında yer alan tarafların ve vekillerinin düzenli bir şekilde yazılmadığını, taraf teşkilinin düzgün olmadığını, kendilerine tebligat yapılmadığını, savunma haklarının kısıtlandığını, muris ...’nın çok sayıda kişiden pay aldığını, veraset ilamının hatalı olduğunu bilmediğini, iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, eski veraset ilamında yer alan kişilerin paylarının satın alındığını, yeni veraset ilamında yer alanların payları yönünden karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, dava konusu olayda uzman olmadıklarını, bozma ilamında dava dışı kişilerden alınan payların dikkate alınmadığını, davanın tazminat davası olmadığını, davacıların bu yönde talepleri de bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; kök mirasbırakan ... oğlu ...’nin (...) hicri 1320 yılından önce öldüğü, bir kısım davalıların vekili olan davalı ...’nın başvurusu üzerine Gölbaşı(Ankara) Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/337 Esas, 1987/102 Karar sayılı mirasçılık belgesi ile bir kısım davalıların kök mirasbırakanın mirasçıları olarak tespit edildiği, çekişmeli eski 523 parsel sayılı taşınmazın dava dışı diğer paydaşlarının 24.10.1985 tarihinde toplam 50/448 payı davalı ...’ya satış suretiyle temlik ettikleri, taşınmazda ölü ... adına hükmen 18.2.1977 yılında 1/7 pay tescil edildikten sonra kök mirasbırakan ... oğlu ...’nin 1/7 payının 28.5.1987 tarihinde Gölbaşı(Ankara) Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/337 Esas, 1987/102 Karar sayılı mirasçılık belgesi ile bir kısım davalılara intikalinin sağlandığı ve aynı gün 1529 yevmiyo nolu satış işlemi ile davalı ...’ya devredildiği, dava dışı kişilerden satın alınan diğer paylar ile nihai olarak davalı ...’nın dava konusu 523 parsel sayılı taşınmazda 9042780/189665280 pay sahibi olduğu, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/650 Esas, 2002/171 Karar sayılı ilamı ile Gölbaşı(Ankara) Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/337 Esas, 1987/102 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verildiği ve kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından onanarak 10.05.2007 tarihinde kesinleştiği, davalılardan ..., ... ve ... ile davalı ... tarafından Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesine, Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/650 Esas, 2002/171 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali ile Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/337 Esas, 1987/102 sayılı mirasçılık belgesinin geçerli olduğuna karar verilmesi amacıyla açılan davanın da takipsiz bırakıldığından açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 14.10.2016 tarihinde kesinleştiği, kök 523 parsel sayılı taşınmazın imar nedeniyle 1109 ilâ 1126 parsel sayılı taşınmazlara gittiği, dava konusu 1116 parsel sayılı taşınmazın müstakilen ... adına tescil edildiği, anılan taşınmazın 20/25 payının 27.11.2002 tarihinde dava dışı Kooperatife temlik edildiği, 5/25 payın ise ... üzerinde kaldığı, dosya arasında yer alan plana göre 1116 parsele yapılan bağımsız bölümlerden A-2 bloktaki 4, A-3 bloktaki 1, 2, 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin ...’ya isabet ettiği, geri kalan bağımsız bölümlerin Kooperatife ait olduğu, 2002 yılında taşınmazda kat irtifakı tesis edildiği, sonrasında da kat mülkiyetine geçildiği, UYAP üzerinden yapılan sorgulamada ...’ya isabet eden yerlerin de üçüncü kişiler adına kayıtlı olduğu, dava konusu 1124 parsel sayılı taşınmazın 2467/6961 payının ... adına, 4494/6961 payının ise kök 523 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden ölü ... adına tescil edildiği, ölü ... payının 22.04.1998 tarihinde ... adına hükmen devrinin yapıldığı, Mahkemece davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden dosyanın eldeki davadan tefrikine karar verildiği görülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, Dairenin 23.11.2017 tarihli bozma kararında da vurgulandığı gibi ketmi verese hukuksal nedenine dayanılarak açılan davada davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur. Bir kısım davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
Bilindiği üzere; Mahkemelerce Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması sonunda o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün meydana geleceği 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı gereğidir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayabileceğimiz bu hal, usul hukukunun vazgeçilmez temellerinden birisi olup kamu düzeni ile ilgilidir.
Diğer taraftan; dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 sayılı HUMK'un l86. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usuli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Bu usul kuralının kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Öte yandan, HMK'nın 297/2 hükmünde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.
Bu bilgiler ve bozma ilamı doğrultusunda somut olayın incelenmesine gelince;
1. Mahkemenin 04.06.2013 tarihli kararı ile dava konusu 116 parsel sayılı taşınmazın 5/25 payı yönünden davanın kabulüne karar verildiği, dava dışı Kooperatife temlik edilen payın kabule konu edilmediği gibi anılan Kooperatifin de davada taraf olmadığı gözetildiğinde 20/25 pay yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek davada sadece 5/25 pay yönünden değerlendirme yapılması ve 116 parsel sayılı taşınmazda kat mülkiyeti kurulduğu, bu nedenle davalı ...’nın 5/25 payına isabet eden bağımsız bölümlerin tespit edilmesi, tespit edilen bağımsız bölümlerin ... adına kayıtlı olmaması halinde HMK’nın 125. maddesinin uygulanması ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile HMK'nın 297/2 hükmü uyarınca infazı kabil olmayacak şekilde dava dışı kişilerin tapu kayıtlarının iptaline karar verilmiş olması doğru değildir.
2. Aşamada ölen davalı ... 'nın kök 523 parsel sayılı taşınmazda sadece kök muris ...’dan intikal eden 1/7 payı satın almadığı, diğer paydaşlardan da pay alımı yaptığı, sonrasında taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulduğu ve muhtelif imar parsellerine gittiği, anılan parsellerin bir kısmında tam, bir kısmında paylı mülkiyet ile malik olan ...’nın taşınmazların bir kısmını elden çıkardığı, davacı tarafın eldeki davaya imar uygulaması ile oluşan parsellerden 1116 ve 1124 parseller yönünden devam ettiklerini bildirdiği, imar uygulaması sonucu oluşan 1124 parsel sayılı taşınmazın 2467/6961 payının ... adına, 4494/6961 payının ise kök 523 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden ölü ... adına tescil edildiği, ölü ... payının 22.04.1998 tarihinde ... adına hükmen devrinin yapıldığı, bu payın davacıların mirasbırakanı ile bir ilgisi olmadığı hususu görmezden gelinerek taşınmazın tamamı üzerinden iptal ve tescile hükmedilmiş olması yerinde değildir.
3. Kararların infazında tereddüt çıkmaması ve kararda hükmedilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için karar başlığında davanın taraflarının tereddüde imkan vermeyecek şekilde ve doğru olarak yazılması gerektiği kuşkusuzdur. Bu bağlamda, Mahkemece davacı ve davalı taraflardan ölenlerin mirasçılarının davada hangi sıfatı haiz oldukları anlaşılmayacak şekilde genel olarak mirasçı başlığında toplanmak suretiyle hüküm başlığında gösterilmiş olması da isabetsizdir.
4. Eldeki davada, mirasbırakanlarının payı ketmedilerek bir kısım davalılar adına tescil edilen davacılar arasında elbirliği mülkiyet nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı olmasına ve eldeki davada taraf sıfatlarının devam etmesine rağmen Mahkemece davacılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden dosyanın eldeki davadan tefrikine karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacılardan ...’in cezaevinde olduğunun bildirilmesine rağmen anılanın tutuklu ya da hükümlü olup olmadığı ve kendisine vasi atanıp atanmadığı hususları araştırılmadan anılana tebligat çıkarılması da isabetli değildir.
5. Dairenin 23.11.2017 tarihli bozma ilamında mahallinde uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak davalı ...’nın eski 523 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarından da pay temlik aldığı ve taşınmazın imar uygulaması ile ifraz gördüğü dikkate alınarak 1116 ve 1124 parsel sayılı taşınmazlara kök mirasbırakan ... oğlu ...’nin (...) eski 523 parseldeki 1/7 payının ne kadarlık bir kısmının isabet ettiği denetime elverişli bilirkişi raporu ile saptanarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen noksan soruşturma ile yetinilip hatalı bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacıların taleplerinin tamamının 1116 ve 1124 parsel sayılı taşınmazdan karşılanması yönünde hüküm kurulması da hatalıdır.
Hal böyle olunca, öncelikle yargılama sırasında ölen davacıların mirasçılarının bulunduğu gözetilerek davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması, mümkün olmaması halinde terekeye temsilci tayin ettirilmesi, dava konusu 1116 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tüm tapu kayıtları getirtilerek ...’na ait 5/25 payın yargılama devam ederken önce kat mülkiyetine dönüştülerek özgülendiği bağımsız bölümlerin tespit edilmesi, sonrasında anılan taşınmazların el değiştirmiş olması durumunda ise HMK’nın 125. maddesinin uygulanması ile davacılar ve davalılar yönünden taraf teşkili sağlandıktan sonra imar konusunda oluşturulacak yeni bir uzman bilirkişi heyeti marifetiyle dava konusu 1116 ve 1124 parsel sayılı taşınmazlara kök mirasbırakan ... oğlu ...’nin (...) eski 523 parseldeki 1/7 payının hangi oranda yansıması gerektiğinin denetime elverişli bilirkişi raporu ile saptanarak ondan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar ..., ..., ... vekilinin ve davalı ... mirasçıları vekilinin değinilen yönler itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün, açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,
Dosyanın Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.