Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1808 E. 2025/1506 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti kesinleşmiş taşınmazlar hakkında açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespitlerine karşı yasal süresinde itiraz edilmemesi veya itirazın reddi halinde zamanında dava açılmaması nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının açılma ihtimalinin 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1237 E., 2024/41 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Doğanşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/464 E., 2022/132 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, Malatya ili, Doğanşehir ilçesi, ... Mahallesi 814, 816 ve 818 parsel sayılı taşınmazların mera parseli olduğunun iddia edildiğini, bu hususu Doğanşehir Kaymakamlığının 17.04.2017 tarih ve 03 sayılı kararı ile öğrendiklerini ve bu karar karşı İdare Mahkemesinde dava açtıklarını, dava derdest olduğundan parsellerin kadastro tespitlerinin henüz kesinleşmediğini, mera olmadığını ve yaklaşık 70-75 yıldır kendisi tarafından ekilip biçilerek kullanıldığını, aynı mahiyetteki 815 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açtığı davanın kabul edildiğini ileri sürerek 816 ve 818 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 814 parsel sayılı taşınmazın ise 3.314,73 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Medeni Kanun’un 713. ve Kadastro Kanun’un 14. maddesinde belirtilen koşulların davaya konu 814 parsel sayılı taşınmazın 3.314,73m2’lik kısmında, 816 ve 818 parsel sayılı taşınmazların ise tamamında davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili ve yargılama giderleri yönünden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından davacının istinaf itirazlarının reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/(1).b.2 maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davalıların davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri belirtilerek lehine vekalet ücretine karar verilmemesi ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, yapılan işlemler neticesinde davayı açmak zorunda kaldığını, istinaf başvurusunun reddinin yerinde olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçeli

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden, Malatya ili, Doğanşehir ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmalarında 818 parsel sayılı 2000m2 miktarlı taşınmazın mera olarak sınırlandırıldığı, tespite karşı davacının komisyona itiraz ettiği, komisyonca itirazın reddine karar verildiği ve karara karşı dava açılmaması nedeni ile tutanağın 23.12.1987 tarihinde kesinleştiği, 816 parsel sayılı 1800m2 miktarlı ve 814 parsel sayılı 4.800m2 miktarlı taşınmazların ise yine mera olarak sınırlandırıldığı, ilan süresi içerisinde itiraz edilmediğinden tespitlerin 16.10.1986 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 06.12.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.