Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1888 E. 2024/4697 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz taşınmazın tescili davasında, davacının vefatı nedeniyle tescil hükmünün kime kurulacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vefat etmiş olmasına rağmen adına tescil kararı verilmesinin hatalı olduğu, ancak bu hususun yeniden yargılama gerektirmediği gözetilerek, kararın düzeltilerek mirasçıları adına tescil kararı verilmesi suretiyle onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/171 E., 2022/198 K.

HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Dava Kabul

Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen kararlar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı dava dilekçesinde; Muş ili ... köyünde tarafları ..., ... ve dere ile çevrili olan yaklaşık 6 dönümlük tarlanın 25-30 yıldır zilyetliğinde olduğunu, taşınmazın kadastro tespitinde tescil harici bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiş, aşamada 07.08.2020 tarihinde ölümü üzerine mirasçı ... 11.09.2020, ... 12.09.2020, ... ve ... 16.11.2020, ... 05.02.2020, ... 14.09.2020, ... 24.02.2021 havale tarihli dilekçeler ile davanın mirasçı ... tarafından takip edildiğini, dava sonunda taşınmazın onun adına tesciline muvafakat ettiğini bildirmişlerdir.

Birleştirilen davada davacı dava dilekçesinde; Muş ili, Merkez ilçesi, ... köyünde sınır komşuları ..., ... ve dere ile çevrili olan yaklaşık 6 dönümlük tarlanın 70-80 yıldır önce babası ...’ın, onun ölümü ile de kendisinin zilyetliğinde olduğunu, taşınmazın kadastro tespitinde tescil harici bırakıldığını, taşınmazı tütün, buğday ve değişik ürünler ekerek kullandığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine cevap dilekçesinde; taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olmadığını, etrafının Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kuru dere ve taşlık olduğunu, zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, yasal hasım olduklarından aleyhlerine yargılama giderleri hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Asıl dava ve birleştirilen Muş Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış, Mahkemenin 2011/175 Esas sayılı davası 25.01.2012 tarihli karar ile 2011/32 Esas sayılı asıl dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, 2011/32 Esas sayılı davada dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, dosya görevli ve yetkili Muş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/667 Esasını almış, Mahkemenin 15.03.2013 tarihli ve 2012/667 Esas, 2013/229 Karar sayılı kararı ile; asıl ve birleştirilen davada dava konusu yerlerin imar- ihya edildiğine ilişkin delil sunulmadığı gibi bilirkişi raporlarında da imar-ihya edildiklerine dair hiçbir olguya rastlanılamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 05.07.2013 tarihli ve 2013/6951 Esas, 2013/7932 Karar sayılı kararı ile; eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 29.03.2016 tarihli ve 2014/105 Esas, 2016/559 Karar sayılı kararı ile; davacıların dava tarihinden geriye doğru 20 yıl davaya konu taşınmazları ekip biçtikleri, ekonomik amaca uygun olarak nizasız ve fasılasız zirai faaliyet yapmak suretiyle kullandıkları, davaya konu taşınmazların zirai faaliyet yapılmak suretiyle kullanıldığı ve 20 yılı aşkın süredir davacılar tarafından ekilip biçildiği, davacılar bakımından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiş; karar, asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 04.12.2019 tarihli ve 2016/13840 Esas, 2019/8148 Karar sayılı kararı ile; ilan yapılmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemesince İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen karar ile; davacılar bakımından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın bitişiğinde kuru dere bulunduğunu, kuru dere yatağının doldurulduğu kanaati ağırlık gösterdiğinden bu husus incelenmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, tanık beyanları ve bilirkişi raporları ile 2007-2008 yıllarından sonra zilyetliğin olmadığının sabit olduğunu, jeodezi raporunda 2001 yılına ait hava fotoğrafı net değil denilmesine rağmen tarım yapıldığının belirtilmesinin çelişkili olduğunu, ot biçmenin hukuken hiçbir anlam ifade etmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 713. maddesinin birinci fıkrası,

3402 sayılı Kanun'un 14. ve 17. maddeleri

3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararı uyarınca işlem yapılmasına göre asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Somut olayda, lehine tescil hükmü kurulan asıl davada davacı ...’ın hüküm tarihinden önce 07.08.2020 tarihinde öldüğü halde ölü kişi adına tescil hükmü kurulması doğru değildir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekilinin değinilen yön itibariyle temyiz itirazının kabulü ile; Mahkeme kararının “1.” bendinde yer alan “davacı ... adına” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine “Muş 3. Noterliğinin 07.09.2020 tarihli ve 4278 yevmiye numaralı mirasçılık belgesi uyarınca davacı ... mirasçıları adlarına payları oranında” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j bendi gereğince davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

09.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.