Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1938 E. 2024/4655 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil davasında, davalıya yapılan tebligatın usulsüz olup olmadığı ve davalının savunma hakkının ihlal edilip edilmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya dava dilekçesi, bilirkişi raporları ve duruşma günlerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı şekilde taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği ve bu durumun davalının savunma ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 1996/1 E., 1998/908 K.

DAVALILAR : ... vekili Avukat ..., ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 24.07.1996

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil istekli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Mersin ili, Erdemli ilçesi, ... ... mahallesi çalışma alanında bulunan 186 ada 16 parsel sayılı taşınmazın davalıların mirasbırakanı ... adına tespit edildiğini ancak taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık vasfında olup zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılardan Bayramali Doğruöz ve Hayri Doğruöz; dava konusu taşınmazın mirasbırakanları ... ...’ya babasından intikal ettiğini, iddianın ... olmadığı belirterek davanın reddini istemişler, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.

III. MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın taşlık, çalılık ve kayalık olup tarıma elverişli olmadığı, mahalli bilirkişi beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, karardan 22.02.2024 tarihinde haberdar olunduğunu, yargılama sırasında dava dilekçesi ile bilirkişi raporları ve duruşma günlerinin de davalıya tebliğ edilmediğini, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, mirasçılarının davaya dahil edilmesinin ... olmadığını, mirasbırakan ...’nun kızı olan ...’in mirasçılarının davaya dahil edilmediklerini, dava konusu taşınmazın mirasbırakan ile ölümü üzerine mirasçıları tarafından 100 yılı aşkın süredir kesintisiz malik sıfatı ile kullanıldığını, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10 ve 35. maddeleri, Mülga Tebligat Tüzüğü'nün 55. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27. (1086 sayılı Kanun'un 73.) maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428. maddesi.

3. Değerlendirme

Mersin ili, Erdemli ilçesi, ... ... mahallesi çalışma alanında bulunan 186 ada 16 parsel sayılı taşınmaz senetsizden ...’nun babasına ait iken intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile ...’ya ait olduğu, ...’nün 1973 yılında ölümü ile taşınmazın mirasçılarına geçtiği ancak mirasçıların tam olarak tespit edilemediğinden taşınmazın ölü ... adına tarla vasfı ile ve 80.272 m2 yüz ölçümlü olarak tespit edildiği, kadastro tutanağının 13.02.1995-15.03.1995 tarihleri arasında askı ilanında kalarak 16.03.1995 tarihinde kesinleştiği ve davanın davacı ... tarafından 16.03.1995 tarihinde açıldığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve kararın temyiz edilmediğinden 19.03.2002 tarihinde kesinleştirildiği, taşınmazın hükmen davacı ... adına tescil edildiği ve daha sonra yapılan 22/A uygulaması sonucu taşınmazın aynı ada ve parsel numarası ile halen 80.263,34 m2 yüz ölçümlü olarak tarla vasfı ile davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz." hükmüne; 6100 sayılı Kanun'un 27. maddesinde ise, "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." hükmüne yer verilmiştir.

Bilindiği üzere; yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. Anayasa'nın 36. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. (1086 sayılı Kanunun 73.) maddelerinde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka dava ve duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hâllerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanarak işin esasına girildikten sonra deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle, tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu (7201 sayılı Kanun) ve Tebligat Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun'un amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasa'nın 90/son maddesi delâletiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının bir gereğidir.

Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.

Tebligat Kanunu'nun 35/1.fıkrası ile kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.

Tebligat Kanununun 35/2 ve Tüzüğün 55.maddelerine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Evvelce yapılan tebligat usulsüz ise 35. maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir.

Somut olayda, kararı 07.03.2024 tarihinde temyiz eden davalı ... vekilinin gerekçeli kararın davalıya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, karardan 22.02.2024 tarihinde haberdar olunduğunu belirtmiş olup dava dilekçesinin davalı ...’ün “... ...” adresine tebliğ edildiği, adres yetersizliğinden tebligatın iade edildiği, kolluk marifeti ile yapılan adres araştırmasına göre davalının adresinin İstanbul/Bakırköy olarak belirlendiği ancak 05.10.1997 tarihli duruşmada, anılan davalıya daha önce tebligat yapıldığı belirtilerek yeniden tebligat yapılmasına yönelik bir ara karar kurulmadığı ve gerekçeli kararın da davalının ... ... adresine tebliğ edildiği, tebligatın adres yetersizliğinden iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılmasına karar verildiği ve tebligat zarfında davalının açık adresi bulunmadığından “... Belediyesi ilan panosuna asıldı” açıklaması ile kararın tebliğ edildiği ve askı tarihinin de 19.03.2002 olduğu belirtilmiş olup davalı ...’e usulüne uygun şekilde yapılmış bir tebligat bulunmadığından TK’nın 35. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebliğinin usulüne uygun olduğu söylenemeyeceği gibi, belediye panosuna yapılan ilanın da usulüne uygun bir tebligat olarak kabul edilmesine imkan bulunmamaktadır. Bu itibarla, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süresinde olduğu açıktır.

Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Davalı vekili, yargılama sırasında dava dilekçesi ile bilirkişi raporları ve duruşma günlerinin davalıya tebliğ edilmediğini, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, ...’nun ise mirasçı olmadığını, mirasçılarının davaya dahil edilmesinin ... olmadığını, mirasbırakan ...’nun kızı olan ...’in mirasçılarının davaya dahil edilmediklerini, dava konusu taşınmazın mirasbırakan ile ölümü üzerine mirasçıları tarafından 100 yılı aşkın süredir kesintisiz malik sıfatı ile kullanıldığını, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiş olup yukarıda ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere davalı ...’e yargılama sırasında dava dilekçesinin tebliğinden itibaren Tebligat Kanuna uygun şekilde yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunmadığı ve yargılamanın davalının yokluğunda yürütülerek savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca; usulsüz tebligat ile savunma ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesinin ... olmadığı ve dava konusu taşınmazın ölü ... adına tespit ve tescil edildikten sonra davanın ... mirasçılarına husumet yöneltilerek açıldığı, ... terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu gözetilerek dava dilekçesi ve duruşma gününün usulüne uygun şekilde ... mirasçılarına tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ...’ün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

09.09.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.