"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/530 E., 2024/202 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul / Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret- Temyiz İsteminden Vazgeçmiş Sayılmasına
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/274 E., 2021/290 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 21.03.2024 tarihli ek karar ile; eksik gider avansı ve temyiz harcının yatırılması için çıkarılan muhtıraya rağmen davacı tarafından istenen masraflar yatırılmadığı için davacının temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kayden maliki olduğu 243 ada 29 parsel sayılı taşınmazını 11.08.2014 tarihinde davalı ...'e devrettiğini, yapılan işlemin davalının hata ve hileli davranışları neticesinde gerçekleştirildiğini, ederinin altında bir bedelle tapuda işlem yapıldığını ve kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, ilgili taşınmazın kendisi ( davacı) tarafından yıllar evvel babasından satın alındığını, kardeşi olan davalı ...'in diğer kardeşlerini kullanarak ve onlar üzerinde baskı kurarak dava konusu taşınmaz için hak talep etmeleri gerektiğini, yoksa bu işin sonunun kötü yerlere gideceğini telkin ederek kardeşlerini davacının halen içerisinde yaşadığı taşınmazda hak iddia etmeye yönlendirdiğini, bu telkinlerini de davacının satın aldığı taşınmazın parasını ödemediğini, dolayısıyla miras malı sayılacağına dayandırdığını, ancak herhangi bir dava da açmadığını, ailenin tek erkek çocuğu olan davalı ...'in, davacıya taşınmazı kendisine devretmesi karşılığında bu durumdan kurtulabileceğini, hatta bu durumdan kurtarmanın yanında satış vekaleti çıkararak istediği zaman taşınmazı geri alabileceğini taahhüt ettiğini, bu yolla aldatarak tapu devrini gerçekleştiren davalı ...'in herhangi bir satış vekaleti vermediğini, Almanya'da oluşunu gerekçe göstererek zaman geçirdiğini, ailede kardeşlerin hepsinin davalı ...'in tapuyu bu sebeple ve bu yolla üzerine tescil ettiğini bildiğini, hem davacının sürekli oyalanması hem ailede tek erkeğin davalı ... oluşu hem de Almanya'da yaşıyor oluşundan sebep bu konuda aldatıldığının farkına varamadığını, ancak davalı ...'in 28 Ağustos 2018 tarih ve 24376 yevmiye nolu Gaziosmanpaşa 6. Noterliğinden çektiği ihtarname ile haksızca geriye dönük ecrimisil talebinde bulunduğunu, ihtarnameyi aldıktan sonra aldatıldığının ve hataya düştüğünün farkına vardığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davaya konu talebin hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının tapu memuru önünde bizzat satış yaptığını, bugüne kadar hiç kira ödemediğini, kendisinin (davalının) yurt dışında olması sebebiyle durmadan atlattığını, bundan dolayı noterden ihtar gönderdiğini, ihtar ve ihtar sonrası kira alacağına yönelik icra takibi başlattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.04.2021 tarihli ve 2018/274 Esas, 2021/290 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın evveliyatında tarafların babası ...' e ait olduğu, mirasbırakanın taşınmazı yardım etmek amacıyla davacıya devrettiği, onun ölümünden sonra davalının Almanya' da bulunan dava dışı kardeşlerini doldurarak taşınmazda miras paylarını istemelerini, bu şekilde davacı üzerinde baskı oluşmasını sağladığı, daha sonra davacıya evin en büyük erkeği olduğunu, taşınmazı kendisine devretmesi halinde kimsenin davacıyı evden çıkaramayacağını söylediği, bu şekilde davacıda önce evden çıkarılma korkusu oluşmasını, daha sonra ise kendisine güven duygusu oluşmasını sağladığı, bu eylemleri ile davacıda taşınmazı devretme iradesi yok iken, taşınmazı kendisine devretme iradesinin oluşmasını sağladığı, taşınmazın evveliyatında mirasbırakana ait iken davacıya devredilmesi sebebiyle davalının bu eylemlerinin aldatmaya elverişli olduğu, davacının hile ile iradesinin fesada uğradığı, davacının aldatmayı davalının göndermiş olduğu kira bedeli talepli 28.08.2018 tarihli ihtarname ile öğrendiği, dolayısıyla davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü beyanlarını yineleyip davacı tanıklarının hepsinin üçüncü ağızdan duydukları bilgileri beyan ettiklerini, bizzat kendilerinin şahit olduğu bir durumun bulunmadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu binada hisseye ait iki adet bağımsız bölüm bulunduğunu, bu bağımsız bölümlerden hangisinin davacıya ait olduğunun tespiti için keşif yapılması gerekirken bu hususun göz ardı edildiğini, davacının iki adet daireden birinde oturmakta iken diğerinde kiracının bulunduğunu ve kirasını müvekkiline ödediğini, müvekkili kardeşinden kira istediğinde kira vermemek için bu yola başvurduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2024 tarihli ve 2022/530 Esas, 2024/202 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın evveliyatında tarafların babası ...'e ait olduğu, mirasbırakanın taşınmazı davacıya devrettiği, davacıda taşınmazı devretme iradesi yok iken, davalının taşınmazı kendisine devretme iradesinin oluşmasını sağladığı, davacı hile ile iradesinin fesada uğradığını iddia etmiş ise de dinlenen tanıkların davacının oğlu olması sebebiyle beyanlarının taraflı olduğu, diğer tanık ...'in ise aldatmaya yönelik görgüsünün olmadığı, beyanlarının duyuma dayalı olduğu, davacının iddia ettiği hile olgusunu kesin olarak ispatlamaya yeterli sayılacak bir delilin dosya kapsamında yer almadığı, bu sebeple hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yerel Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine 21.03.2024 tarihli ek karar ile; davacı vekilinin temyiz başvuru dilekçesi üzerine eksik gider avansının tamamlanması ve temyiz harcının yatırılması için 20.02.2024 tarihli muhtıra ile HMK'nın 344 üncü maddesi uyarınca muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, muhtıranın davacı vekiline 26.02.2024 tarihinde tebliğ olunduğu, ancak bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması gerekli harçların yatırılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosyadaki temyiz harcının tamamlanması hakkındaki muhtıranın usulüne uygun olmadığını ve geçersiz olduğunu, nispi nitelikteki temyiz karar harcının eksik ve hatalı tespit edildiğini, zaten temyiz aşamasında dosyanın temyize konu kararı veren mahkemeye iade edilerek harcın tamamlanmasının isteneceğini, dolayısıyla yargılamanın uzamasına sebebiyet vermeyen ve mahkemenin hatasından kaynaklanan bu durumun hak kaybına yol açmaması gerektiğini, davanın reddi halinde kararı temyiz eden taraftan nispi değil maktu temyiz harcı alınması gerektiğini, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğunun açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak şekilde gösterilmesi, bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı, yatırılma merci ve süresi, sonuçlarının net ve doğru biçimde açıklanması gerektiğini, usul kurallarının katı ve dar yorumlanmasının mahkemeye erişim hakkı ile adil yargılanma hakkını ihlal edeceğini, somut olayda da temyiz başvurusunun işleme alınmamasının hak ihlaline yol açtığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36 ncı ve 39 uncu; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesince 21.03.2024 tarihli ek kararla davacı tarafın temyiz başvurusu üzerine eksik gider avansının tamamlanması ve temyiz harcının yatırılması için 20.02.204 tarihli muhtıra ile HMK'nın 344 üncü maddesi uyarınca muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren bir haftalık kesin süre verildiği, muhtıranın davacı vekiline 26.02.2024 tarihinde tebliğ olunduğu, ancak bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması gerekli harçların yatırılmadığı gerekçesiyle davacı ... vekilinin temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş ise de temyiz karar harcının yatırılması ile gider avansının tamamlamasına yönelik olarak HMK’nun 344 üncü maddesine uygun olarak muhtıra düzenlenmediği, davanın reddi halinde maktu temyiz harcı alınması gerekmesine rağmen muhtırada nispi temyiz harcı miktarının belirtildiği (belirtilen bu miktarın dahi yanlış hesaplandığı) anlaşılmakla; açıklanan nedenlerden dolayı muhtıra usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin ileri sürdüğü temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.
2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki olduğu dava konusu 243 ada 29 parsel sayılı, arsa vasıflı taşınmazdaki 28/143 payını 11.08.2014 tarihli satış işlemi ile davalıya devrettiği, davacının çekişmeli taşınmazı mirasbırakan babasından devraldığını, davalı kardeşinin ise taşınmazı kendisine (davalıya) devretmesi halinde, diğer kardeşlerin paylarını istemesi durumunda kendisini koruyabileceğini, daha sonra isterse vekalet çıkararak taşınmazı geri alabileceğini söyleyerek hileli davranışları ile kendisini kandırdığını ve söz konusu temlik işlemini gerçekleştirdiğini iddia ederek eldeki temyize konu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen 21.03.2024 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA,
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına;
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2024 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.