"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/999 E., 2024/96 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/195 E., 2023/45 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine 05.05.2023 tarihli ek karar ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Ek Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Giresun ili ... ilçesi ... Köyü 110 ada 37, 180 ada 81, 181 ada 10, 183 ada 50 ve 188 ada 37 parsel sayılı taşınmazların tapuda davalılar adına müştereken kayıtlı olduğunu, söz konusu taşınmazların gerçekte tarafların ortak mirasbırakan babaları ...'ya ait iken ölümüyle birlikte mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçılar arasında harici ve fiili bir taksim yapılmadığını, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davalıların müstakilen ve hukukça korunmaya değer bir haklarının bulunmadığını, nitekim yine mirasbırakandan intikal eden 173 ada 7 parsel sayılı taşınmazın mirasçılar adına müştereken yazıldığını beyanla, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davacı tarafın eldeki davayı açmakta haklı olmadığını, zamanında gerekli paylaşımın yapıldığını, hatta paylaşım sonucu davacı adına kayıtlı taşınmaz da bulunduğunu, haksız açılan davanın reddi gerektiğini, çekişmeli taşınmazların büyük dedelerinin babalarından kalan ve bu zamana kadar ailelerinin kullanımında olan taşınmazlar olduğunu, babalarının ölümünden sonra tüm ailenin bir araya gelerek yerleri taksim ettiklerini, davacının kendi beyanında dahi adına kayıtlı taşınmaz bulunduğunu ifade ettiğini, aile büyüklerinin huzurunda yapılan taksimde herkesin hakkına razı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.02.2023 tarihli ve 2019/195 Esas, 2023/45 Karar sayılı kararıyla; mahalli bilirkişi ve davacı tanığının anlatımlarından dava konusu taşınmazların hangi dip mirasbırakandan geldiğinin bir netlik kazanamadığını, alınan bilgilerden davacının dava konusu taşınmazlarda bir miras payı olduğu kanaatine varılabilir ise de hangi mirasbırakandan gelen ve hangi oranda pay olduğunun bir netliğe kavuşmadığı ve dava konusu taşınmazların yalnızca davacının babası İhsan'a ait olduğu hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine 05.05.2023 tarihli ek karar ile ; mahkemece 17.03.2023 tarihli kapalı tebligat yapılmak suretiyle davacı vekiline gerekçeli kararın e tebligat olarak gönderildiği, davacı vekilinin mahkeme kalemine gelerek 17.03.2023 tarihli kapalı tebligat içeriğinin olmadığını ve görünmediğini ve gerekçeli kararın bulunmadığını şifahi olarak kalem personeline beyan ederek yeniden gerekçeli karar tebligatının gönderilmesini istediği, kalem personeli tarafından 21.03.2023 tarihinde gerekçeli kararın yeniden kapalı tebligat yapılmak suretiyle gönderildiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede ; 17.03.2023 tarihli tebligat evrakının mazbatası incelendiğinde 22.03.2023 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, yine 21.03.2023 tarihli tebligat evrakının mazbatası incelendiğinde 26.03.2023 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekiline bu şekilde gerekçeli kararın iki kez tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, halbuki 17.03.2023 tarihli tebligat evrakı üzerinde içerisinde gerekçeli kararın bulunduğunun yazılı olduğu, bu durumda 22.03.2023 tarihinde davacı vekiline yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu, ikinci kez tebligat çıkarılmasının usulsüz olduğu, bu nedenle davacı vekilinin 07.04.2023 tarihli istinaf dilekçesinin yasal süresi içerisinde sunulmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusu talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece kararın kendilerine iki kez tebliğ edildiğini, ikinci tebliğ tarihi itibariyle kendileri tarafından istinaf dilekçesi sunulduğunu, ikinci tebligatın ilk tebligata göre işleyen süre içerisinde yapılmış olduğundan istinaf süresinin uzatılmış olduğunun kabulü gerektiğini, kendilerine talep edilmeden mahkemece kendiliğinden yeniden tebligat yapıldığına göre bu yeni tebligatın usulsüz sayılmasının mümkün olmadığını, kaldı ki kararın teknik aksaklıklar nedeniyle bir süre tebliğ edilemediğini, çıkarılan tebligatın kendilerine ulaşmadığını, yeniden denendiğinde zarfın üzerinde gerekçeli karar yazılı olmasına rağmen gerekçeli kararın taraflarınca açılması ve görülmesinin mümkün olmadığını, diğer bir deyim ile muhtemel o andaki UYAP ve UETS'deki teknik aksaklık nedeniyle taraflarınca okunamadığını, akabinde mahkemece yeniden tebligat yapıldığını, esas yönünden de verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2024 tarihli ve 2023/999 Esas, 2024/96 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına, kamu düzenine aykırı bir hususun tespit edilememiş olmasına, gerekçeli kararın davacı vekiline e-tebligat yoluyla 22.03.2023 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına, iş bu tebligat işleminde herhangi bir usulsüzlük bulunmamasına, bu tarihe göre hesaplama yapıldığında iki haftalık yasal istinaf süresi 05.04.2023 tarihinde dolmasına rağmen davacı vekili tarafından 07.04.2023 tarihinde istinaf başvurusu yapılmış olmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yasal iki haftalık süresinden sonra yapıldığı noktasında herhangi bir tereddüt bulunmamasına, davacı vekiline sehven yapılan ikinci tebligat işlemi geçerli olmadığı gibi hukuken herhangi bir sonuç doğurmayacak olmasına, yasa tarafından belirlenen sürelerin uzaması ya da kısalmasının mümkün bulunmamasına, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine dair yerel mahkemenin 05.05.2023 tarihli ek kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, istinaf taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca mahkemeye erişim hakkına da aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 345 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın davacı vekiline 22.03.2023 tarihinde tebliğ edildiği istinaf dilekçesinin ise yasal süre geçirildikten sonra 07.04.2023 tarihinde verildiği, Dairece eksikliğin giderilmesi yolu ile getirtilen belgelerden; mahkemece gönderilen gerekçeli karara ilişkin tebligat içeriğinin 17.03.2023 tarihinde sistem tarafından kabul edildiği, yine aynı tarihte ilgili tebligatın adresine başarılı bir şekilde teslim edildiği ve okunduğu, 22.03.2023 tarihinde ise tebligatın alıcısının hesabına iletilmesini müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda kanunen tebliğ edildiği, UYAP sisteminde teknik aksaklık bulunmadığı hususlarının bildirildiği anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.