"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2654 E., 2024/38 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Süreden Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/250 E., 2021/36 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Muğla ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkinde bulunan 842, 843, 844 parsel numaralı taşınmazların maliki olduğunu, aynı yerde bulunan 851 parsel numaralı taşınmazın da müvekkiline ait olduğunu, 842 ve 851 parsel numaralı taşınmazların içinde kargir ev ve iki ahırın olduğu narenciye bahçesi olarak müvekkili ve ailesi tarafından eklemeli zilyetlikle en az 100 yıldır bir bütün olarak kullanıldığını, 842 parselin kadastro çalışmaları sırasında kargir ev ve iki ahır ve narenciye bahçesi vasfı ile müvekkili adına tespit edildiğini, 851 parsel numaralı taşınmazın ise müvekkili ...'ye ait 842 parselin miktar fazlası olarak mera vasfı ile orta malı olarak tahdit ve tespit edildiğini, kargir ev ve iki ahırının 851 parsel içerisinde bulunduğunu, müvekkiline verilen 842 parsele ilişkin tapu senedinde taşınmazın vasfının kargir ev ve 2 ahır olan narenciye bahçesi olarak yazılı olması nedeniyle 851 ve 842 parsel numaralı taşınmazların tapusunun kendisine verildiğini düşündüğünü, bu nedenle dava açma ve itiraz etme hakkını kullanmadığını, dava konusu 851 parsel numaralı taşınmazın mera niteliğinde olmadığını, kadastro tespit tutanağında taşınmazın halen müvekkilinin işgali altında olduğunun belirtildiğini, taşınmazın eylemli zilyetlik ile müvekkiline ait olduğunu, aynı yörede birden fazla taşınmazı bulunan müvekkilinin zilyetliğinin eski tarihlerden bu yana eklemeli, kesintisiz ve nizasız olarak malik sıfatı ile devam ettiğini, mera ve orta malı yönündeki tespit ve tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek mera olarak tespit gören dava konusu 851 parsel numaralı taşınmazın mera vasfının iptali ile kargir ev ve iki ahır ve narenciye bahçesi olarak müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, ayrıca mera vasfı ile sınırlandırılan taşınmazlar ile ilgili olarak açılan davalarda yasal hasımın köy ya da Belediye tüzel kişiliği olduğunu, bu nedenle davanın ... Belediyesi veya Muğla Büyükşehir Belediyesi aleyhine açılması gerektiğini, yasal hasım konumunda olmayan müvekkili aleyhine dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde taşınmazın batı hududunun mera olması ve bir bütünlük arz etmesi nedeni ile aynı parsel numarası ile tespit edildiği ve dava konusu taşınmazın ...'nin işgali altında olduğu açıklaması ve tespitinin yer aldığını, davacı tarafından taşınmazın mera vasfı ile tespit görmesine ilişkin tescilin yolsuzluğu ve taşınmazın kendi adına tescili taleple ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/259 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2005/591 Esas 2005/597 Karar sayılı karıyla davanın kadastro tespitinden itibaren 10 yıl geçmesi suretiyle açılmış olması nedeniyle süre yönünden red kararı verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğunu, bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde 2005/542 Esas, 2005/720 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verildiğini ve kararın onanarak kesinleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2021 tarihli ve 2019/250 Esas, 2021/36 Karar sayılı kararıyla; Mahkemelerinin 22.12.2005 tarihli ve 2005/542 Esas, 2005/720 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacısının ... olduğu, davada iddianın ileri sürülüş şekline göre; ... ilçesi, ... köyü, ... mevkii, 851 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili mera şeklindeki yolsuz tescilin terki ile 851 ve 842 parseller yönüyle mahallin bir bütün olarak davacı adına tescilinin talep edildiği, Mahkemece 851 parsel sayılı taşınmazın tespitinin 08.11.1988 tarihinde kesinleştiği, dava tarihi itibariyle 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 28.04.2008 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/1-i maddesinde aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının olumsuz bir dava şartı olarak belirtildiği, HMK'nın 303 üncü maddesinde "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir." düzenlemesinin mevcut olduğu, kesin hüküm bir dava şartı olup davanın tarafları ile birlikte tüm külli halefleri de bağlayacağı, bu nedenlerle eldeki dava yönünden Mahkemelerinin 22.12.2005 tarihli ve 2005/542 Esas, 2005/720 Karar sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğu, kesin hüküm ile daha önce karara bağlanan bir uyuşmazlık hakkında yeniden talepte bulunulamayacağı gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı ... Dermenci (Ücel) vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
E. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu talebin, mera vasfında bulunan taşınmazın mera vasfının değiştirilmesi olduğunu, müvekkili adına kayıt ve tescil talebinin bulunmadığının dava dosyasında açık olduğunu, talebin idari işlemin iptali olduğu açık ve net olmasına rağmen Yerel Mahkemece talebin dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkilin mirasbırakanın adına kayıt ve tescili talebi olduğundan bahisle kesin hüküm nedeni ile reddedildiğini, her iki davanın konularının aynı olmadığı gerçeğine rağmen kesin hüküm nedeni ile red kararının eksik incelemeden kaynaklandığını, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, UYAP sistemi üzerinden yasal süresi içinde 08.11.2023 tarihinde istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesini gönderildiğini ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının yatırıldığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
HMK'nin 343/3 üncü maddesinin yollamasıyla 118 inci maddesi, 345 ve 352 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi Kararının davacı vekiline 25.10.2023 tarihinde tebliğ edildiği, iki haftalık istinaf süresinin 08.11.2023 tarihinde sona erdiği, istinaf başvurusunun ise süre geçtikten sonra 15.11.2023 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 nci maddesi uyarınca ONANMASINA;
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.