"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/967 E., 2024/715 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şanlıurfa ili, Merkez ilçesi, ... köyü, ... mevkinde bulunan 251 parsel sayılı taşınmazı müvekkilinin babası ... oğlu ...'nın 25-30 yıl önce satın aldığını, sonrasında 20.04.2007 tarihinde oğlu ...'e sattığını, 251 parsel sayılı taşınmaz alındıktan sonra parselin bitişiğinde bulunan ve kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tapulama harici bırakılan taşınmazın müvekkilinin babası, annesi ve kendisi tarafından taşlarının temizlenip, ekin ekilmek ve sürülmek suretiyle imar ve ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini, üzerine üzüm bağı, incir ağaçları ve antep fıstığı ağaçları diktiğini, dava konusu taşınmazda gerek babasının gerekse kendisinin zilyetliğinin nizasız fasılasız 25-30 yıldan beridir devam ettiğini, toplam olarak ihya edilmiş arazinin 80-90 dönümlük bir alan olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı ile mülkiyet iktisap etmenin tüm şartlarının müvekkili lehine gerçekleştiğini ileri sürerek yaklaşık 90.000 metrekare büyüklüğündeki tapu harici bırakılan yerin müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek davanının reddi ile dava konusu yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Dahili davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde tapulama harici bırakılan yerin vasfının belirtilmediği gibi, imar ve ihya olgusuna da dayanılmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Dahili davalı ... vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Şanlurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.07.2015 tarihli ve 2012/329 Esas, 2015/692 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında taşlık olduğu, davacının kadastrodan sonra taşınmazı kullanmaya başladığı, emek ve zaman harcayarak içerisindeki taşları toplayıp temizlemek suretiyle taşınmazı tarla haline getirdiği, taşınmaz üzerine zeytin, fıstık ağaçları, incir ağaçları ve üzüm bağları diktiği, 2-3 yıl içerisinde emek ve zaman harcayarak taşınmazın imar ve ihya işlemini bitirdiği, davacının taşınmazdaki zilyetliğinin 20-25 yıldır ve halen nizasız, aralıksız ve malik sıfatıyla devam ettiği, taşınmazın orman, mera, Hazine ve köy tüzel kişiliğine ait yerlerle ilgisinin bulunmadığı, taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile belirtilen kısmı IV. sınıf tarım arazisi olup üzerinde 18-20 yaşlarında bağ fidanlarının ve fıstık ağaçlarının olduğu, 27 yıl önce imar ve ihyasının tamamlanmış olduğu, 1985 tarihli hava fotoğrafında dava tarihi itibariyle 27 yılı aşkın süredir işlemeli tarım yapıldığı, tarım arazisi vasfı kazandığı, özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden de olmadığı, dava konusu taşınmazın Devlet eliyle sulanan arazilerden olmadığı, kadim veya tahsisli mera niteliğinde bulunmadığı, davacı lehine dava tarihine kadar zilyetlikle kazanma süresi ile koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Harita mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisi tarafından tanzim edilmiş 12.12.2013 havale tarihli rapor ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen kısım yönünden davanın kabulüne, krokide (B) ve (C) harfi ile gösterilen yerlerin ise imar ve ihyasının yapılmadığı gerekçesiyle bu yerler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve dahili davalılar Eyyübiye Belediye Başkanlığı vekili ile ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin, 18.09.2017 tarihli ve 2015/16447 Esas, 2017/5365 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1976 yılında kadastro çalışmaları yapıldığı ve taşınmazın "dağ" niteliği ile tespit harici bırakıldığı, Mahkemece; temyize konu (A) bölümü yönünden davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin karar için yeterli bulunmadığı, dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığının araştırılmadığı, mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişilerin dinlenilmediği, davacı tanıklarının soyut, taşınmazdaki imar - ihya işleminin hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiği ve zilyetliğin sürdürülüşü yönünden yetersiz beyanlarına itibar edildiği, tek kişilik ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, yapılan incelemede komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmadığı, yalnızca 1985 tarihli tek hava fotoğrafı üzerinde inceleme yaptırıldığı, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamayacağı, hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için dava konusu taşınmazın imar planı kapsamında olup olmadığının, imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihinin Eyyübiye Belediye Başkanlığı ile Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı ayrı sorulması, taşınmaz imar planı kapsamına alınmışsa bu tarihten, imar planı kapsamında değilse dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının tarihleri açıkça yazılmak suretiyle en az üç tanesinin Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması gerektiği, yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiğinin etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmesi, bilirkişi ve tanık sözlerinin komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi; teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırların haritasında işaret ettirilmesi, komşu taşınmazlarla mukayeseli mahkeme gözleminin tutanağa geçirilmesi; 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmazın eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, taşınmaz üzerindeki ağaçların cinsi, adedi ve yaşı, taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, taşınmaz üzerinde ekonomik amaçlı zilyetliğe ne zaman başlanıldığını ve taşınmazın kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen ve sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınması; HMK'nın 290/2 inci maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla raporlarda belirtilen hususların somutlaştırılması için taşınmaz ve çevresini tüm yönleriyle gösterecek şekilde yakın plan fotoğrafları çektirilip fotoğraflar üzerinde dava konusu taşınmazın kabaca işaretlettirilmesi ve Mahkemece onaylanmasını müteakip dosya arasına konulması gerektiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 nci maddesi göz önüne alınarak taşınmaz imar planı kapsamında ise imar planının onay tarihine kadar, imar planı kapsamı dışındaysa dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17 nci maddesinde öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olup olmadığına ilişkin olarak tüm deliller değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekilinin karar düzeltme talebinin de 16. Hukuk Dairesinin 25.12.2018 tarihli ve 2018/5339 Esas, 2018/8237 Karar sayılı kararı ile reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.03.2020 tarihli ve 2019/77 Esas ve 2020/274 Karar sayılı kararıyla; yapılan keşifler ve sunulan bilirkişi raporlarına göre davacı tarafından kullanılan ve 09.12.2019 tarihli krokide (A1) ve (B) harfleri ile gösterilen yerlere ait 1985, 1992, 1999 tarihli hava fotoğraflarının 1/5.000 ölçekli kadastro paftasına çakıştırılması sonucu, bu parsellerde imar-ihya çalışmasının yapılarak tamamlandığının belirtildiği, bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi (A1) ve (B) harfleri ile gösterilen dava konusu yerlerde 1985 yılında imar-ihya çalışmalarının bitirildiği ve davacının zilyetlik süresi başlamış olduğundan kanunun öngördüğü zilyetlik süresinin tamamlandığı, Mahkemece yapılan gözlemler, dosyadaki bilirkişi raporları dikkate alındığında, dava konusu yerin TMK'nın 715 nci maddesinde belirtildiği gibi Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden (sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar) olmadığı; ayrıca, özel mülkiyete konu olamayan yerlerden (yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar) olmadığı, dosyadaki fotoğraflarda da görüleceği üzere dağlık veya taşlık olmadığı, tarım arazisi olarak kullanıldığı, ayrıca dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, dava konusu yer üzerindeki ağaçların yaşları dikkate alınarak ve yerleşik Yargıtay İçtihatları göz önünde bulundurularak davacının dava konusu yerde tescil tarihinden önce 20 yıldan fazla aralıksız, fasılasız, 1985 yılından bu yana malik sıfatıyla zilyet olarak bulunduğu, bu hususa yapılan ilanlara rağmen itiraz eden olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davacının (A2) ve (C) harfi ile gösterilen taşınmazlar hakkında açtığı davanın reddine, (A1) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmazlar hakkında açtığı davanın kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 03.10.2022 tarihli ve 2021/4978 Esas 2022/6328 Karar sayılı kararıyla; dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı Hazine ve dahili davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği, ancak Mahkemenin bozmadan önceki kararında, 12.12.2013 tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 metrekarelik taşınmaz bölümü hakkında verilen ret kararı davacı tarafından temyize getirilmediği için davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu halde bu kez hükme esas alınan 10.12.2019 tarihli bilirkişi raporunda yine (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 metrekarelik aynı bölümün davacı adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı, hal böyle olunca; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 10.12.2019 havale tarihli rapor ekinde yer alan krokide (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yönelik açılan davanın reddi ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekili ve dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Dairenin 27.03.2023 tarih ve 2023/1485 Esas, 2023/1808 Karar sayılı kararıyla davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Şanlıurfa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2024 tarih ve 2023/967 Esas, 2024/715 Karar sayılı kararıyla; Dairenin bozma ilamı doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 09.12.2019 tarihli harita bilirkişileri tarafından düzenlenen rapor ve ekindeki krokide (A1) harfi ile gösterilen 22.062,96 m² yüzölçümlü yerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı Hazinenin tescil talebinin kabulü ile 09.12.2019 tarihli harita bilirkişileri tarafından düzenlenen rapor ve ekindeki krokide (A2) harfi ile gösterilen 7.120,00 m² yüzölçümlü yer, (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 m² yüzölçümlü yer ile (C) harfi ile gösterilen 41.581,51 m² yüzölçümlü yerlerin davalı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişinin imar-ihyanın başladığı ve tamamlandığı tarih ile imar-ihyanın ne surette yapıldığı hakkında ayrıntılı bir rapor hazırlamadığını, rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından hukuki niteliği itibarıyla ihya fiiline muhtaç olan taşınmazın ihyasının hangi tarihte tamamlandığının açık ve net bir biçimde anlaşılamadığını, imar-ihya ile dava konusu taşınmazın iktisap edilebilmesi için öncelikle kültür arazisi haline getirilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmaza davacının zilyet olmadığını, taşınmazın para ve emek ile imar-ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmediğini, taşınmazın zilyetlik, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmediğini ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabına ilişkin şartların davacı lehine gerçekleşmediğini, yargılama aşamasında toplanan delillerin davacının Kanunda belirtilen kazanma koşullarını sağladığına dair kanaat uyandırmadığını, taşınmazın tespit dışı bırakılma anındaki niteliğine göre kazanılacak yerlerden olup olmadığının net bir şekilde araştırılmadığını, imar-ihya olgusunun ispat edilemediğini, davalı Hazine yönünden ise ilgili taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 16 ncı maddesi uyarınca ilgili taşınmazların müvekkili Belediye adına tescili gerekirken buna ilişkin bir araştırma yapılmadığını, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve Hazine adına tescil edilen yerlerden olup olmadığının ilgili yerlerden sorularak tescile uygun yerlerden değilse davanın bu yönden de reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 ve 17 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Şanlıurfa ili, Merkez ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan ve 09.12.2019 tarihli fen ve harita mühendisi raporunda (A), (A1), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen dava konusu taşınmaz dağ olarak tescil harici bırakılmıştır. Davacı ..., kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle irsen intikal, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır.
2. Temyizen incelenen nihai kararların bozulması, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla davada uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesindeki sebeplerin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin j bendi gereğince dahili davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 2.769,40 TL
fazla alınan onama harcının istek halinde temyiz eden dahili davalı ... Başkanlığına iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.